YOZGAT'ta seçim sürecinin 1 Nisan tarihi itibariyle bittiğini söylemekle ne kadar çok yanıldığımızı ilerleyen süreçte ancak anlayabildik. Zira, 1 Nisan itibariyle bizler arkamıza yaslanıp, seçim sürecinde vaatedilen hizmetlerin hayata geçirilmesine yönelik çalışmaların planlamalarını, 'tebrik ziyaretleri' sonrasında beklerken, kendimizi İstanbul'daki yenileme seçimlerinin içerisinde buluverdik. Hemşeri derneklerinin yoğun bir siyasi atmosfer içerisinde adaylardan birisi adına taraf olmalarını izlerken, asıl niyetin dışa vurularak, dernekçiliğin yakın gelecekte siyaseten bir makam sahibi olabilme hevesinden ibaret olduğunu tanıklık ettik...
Tarafsız olmaları gereken hemşeri derneklerinin belirli bir siyasi partinin arka bahçesine dönüştürülmüş olunmasına üzülmüş olsak da, bizi daha çok yaşadığımız bu topraklara İstanbul seçimleri sonuçlarının nasıl yansıyacağı yönündedir. Yozgat'taki siyasi partilerin il, ilçe, belde yöneticileri, Belediye Başkanları, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, İl Genel Meclisi, Belediye Meclisi üyeleri, mahalle muhtarları İstanbul'a taşındı. Yozgat insanı bu süreç ikendi kendisini yönetti. Sel, süne ile dolu ile mücadele etti. 
Belediye Başkanları çok çalıştı. Karşılığını aldılar mı? Alacaklar mı? Orasını bilmiyorum. Ancak, sosyal medya hesaplarına yansıdığı kadarıyla çok çalışıp, yorulan belediye başkanlarımız, 'Hadi köyümüze dönelim, Fadime'nin düğününde halay çekelim' türküsü eşliğinde geldiler. Şu günlerde dinleniyorlar. Yorgunluklarını üzerlerinden atıp, umuyoruz ki Pazartesi gününden itibaren yoğun bir tempo ile zinde bir şekilde hizmetlere, yatırımlara başlayacaklardır. Dedim ya, umuyoruz, bekliyoruz. Yanıltmazlar bizi diye düşünüyoruz..