Hiçbir eğitim almamış, töre ve geleneklere bağlı olarak yaşamış Anadolu delikanlıları ile yine eğitimsiz, evden dışarı çıkmamış oldukça cahil köylü kızları baba ve anne referansları ile görücü usulü evlendirilir, binbir çeşit fukaralık ve zor koşullar altında gurbete yollanırlar.
Beraber çalışır, beraber didinirler.
Çocuklarını aynı zorluk ve eğitimsizlik içerisinde büyütürler. Her şart dahili altında sadakatlerini yitirmezler ve namusum, onurum diyerek birbirlerine sıkı sıkıya bağlanırlar.
Yaşadığım şehirde bakıyorum belirli bir eğitim almış ama hiç uygulama fırsatı bulamamış ukela dediğimiz tipte ki insanlar yapmış oldukları evliliklerini maddi kazanımlar, sosyal statüler ve değişik itibar arayışları nedeniyle kısa sürede bitiriyor, kadın da erkek  de çok mağdur durumlara düşüyorlar.
40 yaşında 50 yaşında bekar veya dul erkeler ve kadınlar aile saadetini yaşayamadan hayatlarının son günlerini mağdur ve kimsesiz geçirmektedirler.
Artık biliyoruz evlenmeden, dayanaksız bir hayatın güç ve zahmetlerini…
Asıl araştırmamız gereken boşanma sayılarının diğerleri yanında devede kulak olarak kaldığı onur ve namus anlayışının ağır bastığı, şiddet uygulamalarına rağmen erkek egemenliğinde bir ömrün geçtiği bir yastıkta kocanılan, ölümle biten köylü evliliklerini.
Belki diğerleri için çekilmez, uygun olmayan ve asla rağbet etmedikleri bir model ama aile saadetini yaşamak isteyenlerin mutlaka bu modelde bir evlilik denemeleri önerilmez mi. Bundan da anlaşılıyor ki; Ayrı keselerin tutulduğu, sen erkeksen ben de kadınım diyerek itirazların olduğu, töre ve geleneklerin demode görüldüğü, her işin, her paylaşımın, her varlığın eşit şekilde görüldüğü evlilikler zoraki birliktelik değil de ne..
Milyarlarca lira maaş alanlar, damak tadına göre beslenenler, gezi ve eğlencede sınır bilmeyen insanlar neden uzun süreli evlilikler yapamamaktadırlar.
Her sıkıntıya rağmen, hiçbir maddi varlığı olmayanlar hastalıkta, sağlıkta, her imkanını seferber ederek helalim dediği kadınının erkeğinin vefalı bakıcısı oluyor v e bir yastıkta kocayarak ölüyorlar.
Bizler onurlu ve faziletli Türk geleneklerinden uzaklaştıkça aynen günümüz  evliliklerinde olduğu gibi çok sadakatsiz ve sorunlu biten olaylara gebe olacağız.
Geleneklerimize sıkı sıkıya bağlanalım ve yinede  muasır medeniyetlerle yarış yapalım.
Çünkü dünya coğrafyasında uzun mesafeler, türlü badireler ve sayısız entirikaları yenmiş tecrübeli, adil ve onurlu Türk Tarihi, gelenek, görenek ve töre olarak benimsediği her davranışı bir deneyimin ürünüdür.
Evlilik dahil her istikrarsızlığın, formülü törelerimizdir.