BOZKIRIN üç ili arasında paylaşılamıyor “Gönül Dağı” dizisi.

Eskişehirliler: "Dizi bizim Sivrihisar'da çekiliyor, plakalar neden 66? Eskişehir neden dizide gösterilmiyor?" diyor.
Kırşehirliler: "Bozkır'ın Tezenesi Neşet Ustamızın türkülerini çalıyorsunuz; dizi niye Kırşehir'de çekilmiyor?" diyor.
Yozgatlılar da "Dizinin ham maddesi bizim, plaka bizim, neden Yozgat'ta çekilmiyor?" diyor.

Dizi reyting listesinde ilk sırada. Anadolu insanının hikayesi Gönül Dağı. İzleyen herkesin kendinden bir şeyler bulacağı, karakterlerin kendisinin aynası olduğunu fark edeceği, düşüncelere dalacağı, ağlayacağı, güleceği ama mutlaka seveceği bir dizi.

Hemşehrimiz Mustafa Çiftçi'nin hikayelerinden esinlenilmiş olması, bizler için diziyi ayrıca önemli yapıyor, hikayeyi adeta kendimiz yazmışçasına gururlanıyoruz.

Fakat kısa bir süre önce okurlarımızdan gelen mesajlarda, Gönül Dağı’nı izleyip izlemediğim soruldu. "Dizinin hikayesi hemşehrimize ait, dizi Yozgat'ı ve yaşam koşullarını, kültürünü anlatıyor, dizideki araç plakaları 66, ancak dizinin çekimleri Eskişehir'de yapılıyor." yazıyordu mesajlarda. Sadece bunlar da değil, dizide Yozgat'a ait olmayan örf ve geleneklerin, kentimizde varmış gibi gösterildiğini, bundan üzüntü duyduklarını da yazmış okurlarımız. Benim diziyi izleme hikayem de gelen mesajlar sonrasında başladı. 

Bölüm tekrarlarını izledim.

Dizide Sefer’in Badegül'ünden tutun da, üç amcaoğlunun binbir emekle, imkânsızlıklar içinde yapıp uçurmaya çalıştıkları uçaklarına kadar bütün araçlar 66. Söylerken dilimize, işitirken kulağımıza hoş geliyor 66. Görselliği de çok güzel. Basamaklarındaki rakamların aynı oluşundan mı, yoksa bizim Yozgatlı oluşumuzdan mı bilmem, çok fiyakalı plakamız.

Ruhumuzu okşayan plakamızın yanında, okurlarımızın mesajlarında serzenişte bulundukları ağıtçı ve düğüncü ekibini de hayretle ve üzülerek izledim.

Biz acımızı, sevincimizi; akrabalarımız, komşularımızla paylaşır, yaşarız. Ölümüzün ardından üzülmemiz ve ağlamamız için bir organizasyon şirketinin gönderdiği ağıtçılara ihtiyaç duymayız. Son yıllarda yaygınlaşan ağıtçı kiralamanın bu diziyle bizlere mal edilmesi çok acı ve şehrimize yakışmıyor.

Ağıtçılık var mı, var. Özellikle, Anadolu'dan gelen insanlarla harmanlanan iller de kendilerine özel sokak, mahalle, hatta ilçe oluşturmuş; Anadolu'nun her kentinden göç etmiş olanlar, örf ve geleneklerini sınırlı da olsa yaşarlar. O nedenle göç alan illerde ağıtçıları görmek hiçbirimizi şaşırtmıyor.

2000'li yılların başında bir TV'de izlemiştim. İstanbul'da, bir cenaze töreninde, kendini parçalarcasına ağlayan, ağıt yakan adam, uzatılan mikrofona "Meşgul etme abi işimizi yapalım, bunun için para alıyoruz." demişti.

Ölü için üzülme ve sessizce göz yaşı dökmenin günah olmadığını açıkça ifade eden hadisler var elbet. Hz. Peygamber, oğlu İbrahim ölmek üzereyken ağlamış ve bunu garip karşılayan Abdurrahman b. Avf'a: "Gözümüzden yaş akar, kalbimize hüzün çöker ama dilimiz, Allah'ın rızasına aykırı bir söz söylemez." demiştir. 

Tamamen ticarete dönüşen ağıtçılığın tarihçesi eskiye dayansa da Yozgat'ın geçmişinde olmadığını düşünüyoruz. Hikayede ağıtçı ve düğüncüler; bozkırın gülü Yozgat'a aitmiş gibi kaleme alındı mı, yoksa esere ekleme, çıkarma, değiştirme gibi tüm haklarını satın alan yapım şirketi mi diziye eklemiştir diye de soruyoruz.

Okurlarımızın diğer bir kırgınlığı ise, 66 plakalı araçların Yozgat yerine Eskişehir sokaklarında izleyiciye sunulması.

Aslında bunun en önemli nedeni; Eskişehir'in başarılı yerel yönetiminin kenti, sinema ve dizi sektörüne sunan çalışmalar yapması, alanlar açması.

İstanbul'da eski yalılar, köşkler; dizi sektörünün en çok rağbet ettiği yerler. Sahipleri için de bir gelir kapısı. Tıpkı Güneydoğu'da yaşanmış öykülerin anlatıldığı dizilerdeki devasa konaklar, şatolar gibi. 

Gönül Dağı dizisini izlerken Yozgat Belediye Başkanı, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün bu konuda ne yaptığını da bilmek gerekmiyor mu? İl ve ilçe belediyelerin tanıtım ve reklam için dizi ve sinema sektörüne sembolik rakamlarla parklarda, sokaklarda, özel ve resmi binalarda çekim izni verdiği, rahat çalışmaları için her türlü imkânı sunduğu da bir gerçek. 

Yozgat Belediyesi'nin, şehrimizin tanıtımı için, özellikle Gönül Dağı gibi Yozgat’ı yansıtan hikayelerin dizi olarak çekilmesini sağlaması gerekmez mi?

Hemşehrilerimiz; içlerinden çıkmış, içlerinde yaşayan bir yazarın eserini TV ekranlarında izlemekten elbette mutludurlar. Ancak, "Bizim plaka 66'yı, Yozgat sokaklarında dolaşırken görürüz; dağımızı, parkımızı, camimizi... görürüz." diye beklerken başka bir kentin güzelliklerini izlemekten hiç de mutlu değiller.

Şehrimizin yerel yönetimi ve tüm kurumları bu konuda adım atmalı.