DÜN öğle namazı çıkışı bir gurup yaşlı amcalar kendi aralarında konuşuyorlardı. Kulak misafiri oldum. Gönüllü Afrin harekâtına katılmak istediklerini dile getiriyorlar, nereye müracaat edelim diye soruşturuyorlardı. Duygulandım, kendi kendime dedim ki: “ Allahın izni ile bu milleti hiçbir güç bu topraklardan silemez!” Yediden yetmişe şehit olmak için can atan bir milleti kim yok edebilir ki? Hiçbir hainin gücü buna yetmeyecektir. “Allah’a inandığımız gibi inanıyoruz!” “ Nereye?” El cevap: “Kızıl Elmaya!” “Dönüş ne zaman?” “Beklemesinler!” “Mesajın nedir?”:” Bu vatanı Bölemeyecekler!”

                                               ******

Vatan toprağının kutsal olması demek, milletinin bağımsızlıktan yana bir bütün halinde, aynı ülkü çerçevesinde meseleyi bir namus kavramı çerçevesinde, çağdaş düzeyde ele alması demektir. Vatan müdafaasından maksat, sadece sahip olunan toprakları korumak olmayıp, bunun arka planındaki esas gaye, o topraklar üzerinde yaşayan insanların dinini, canını, malını, ırz ve namusunu korumak ve milletin fertlerini hürriyet içinde yaşatmaktır. Bunu başaramayanlar devlet olma gücünü kaybederler.

Cenâb-ı Allah Kur’anı Kerimde şehitliğin mertebesi ile ilgili olarak şöyle buyuruyor: “Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfünden kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak mızıklandırmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler.”  (Al-i İmran 3/169-170)

Peygamber Efendimiz de Hadis-i Şeriflerinde “Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşmak ve öldürülmek, sonra savaşmak ve yine öldürülmek, sonra yine savaşmak ve öldürülmek isterdim.”  (Buhari) buyurmak suretiyle Allah yolunda savaşmanın ve şehit edilmenin ne büyük bir fazilet olduğuna işaret etmektedir.

“Allah yolunda bir gün hudut nöbeti tutmak, dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır. Sizden birinizin kamçısının cennetteki yeri, dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır. Kulun Allah Teâlâ'nın yolunda akşamleyin veya sabah erken vakitteki yürüyüşü de dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır." (Buhârî ve Müslim)

Bir Allah’a kurban edeceği koça, birde askere gönderdiği evladına kına yakan anaların bu inancı her türlü takdirin üzerindedir. Bu inançtır ki Türk’ü ölümsüzleştirmiş, ölümü güzelleştirmiş, Mehmetçiğin ölüme âdeta düğüne ve gül bahçesine gider gibi gitmesine sebep olmuştur.  Tarih Mehmetçiğin ve Türk evladının böyle kahramanlıkları ile doludur.

Afrine giden Mehmetçiklerimizi görmediniz mi? Nereye gidiyorsunuz diye soranlara: DÜĞÜNE diyor! Düğüne gider gibi cepheye giden başka asker gördünüz mü? Sanmıyorum. Mehmetçik Afrin de yeni bir destan yazıyor. Kahraman pilotumuz inlerine yolladığı bomba ile pilotluk tarihine giriyor!...

“Vatan sevgisi imandandır.” diyen bir Peygamberin hem dini kişiliğini, hem de askeri ve komutanlık kişiliğini örnek alacaktır. Onun için askerimizin adı her hangi bir ad değil de” Mehmetçiktir”. Bilindiği gibi Mehmed, Peygamberimizin ismi olan Muhammed’in Türkçe’ deki okunuş şeklidir. 

Bütün şehit ve gazilerimizin makamları Cennet, dereceleri âli olsun. Aziz Milletimize ve şehit ailelerine baş sağlığı diliyoruz. Cenâb-ı Allah bu milleti merhumeye rahmetiyle, merhametiyle ve inayetiyle muamele eylesin. Birlik ve beraberliğimizi daim eylesin. 70 lik dedelere de diyoruz ki: sabredin size henüz sıra gelmedi. Sıra size gelirse bilin ki; KIYAMET KOPMUŞ demektir. Kimse bu milletin sabrını denmeye kalkışmasın!. Evvel Allah Gök kubbeyi başına yıkarız..