MAKAMDAKİ adamı, dağdaki çobanı, sokaktaki simitçiyi, kaldırımları, yolları, kediyi, Ali’yi, Veli’yi… Yazdın.
Çöpü taşmış konteynırı, bozuk yolları, Yozgat ziyaretçisi abileri, cinayetleri, zamları, hanları, hamamları, yürek burkan, dudak uçurtan, şaşırtan olayların haberini yaptın.
Elinde fotoğraf makinası, cillop gibi kamera olay yerinin en can alıcı resmini çektin. Muhabirsin, rüzgardan dağılan saçlarına aldırış etmeden yaşanan olayı heyecanla mikrofona aktardın. Yazarsın, bulduğun konuyu, yererek, irdeleyerek, överek köşene taşıdın.
Yok öyle! Gazetecisin diye çuvaldızı hep ele batırıp, iğnenin ucunu kendine batırmadan kırıp atamazsın.
İster gazeteci ol, ister köşe yazarı ol, her insan, her yerde, yaptığı her işte karakteri kadar var olabiliyor. Ne eksik ne fazla. Devrin gazetecisi olanlar başka tabii. Zamana, iktidara, adama göre gazetecilik yapanlar, büründüğü yapay kişilikle yandaş gazeteciliğe devam ediyorlar.
Siyasi partilerin, kurumların, makamların, kişilerin gazetesi olmaz. Özgürlüğünüzü birilerinin kafesine girerek hapsetmeyin! 
Kendisine yakın siyasi partinin haberini yaparken aldığı keyfi, muhalif siyasi partinin haberini yaparken de almalı gazeteci. Yazar, kendi düşüncesine uzak düşünceyi eleştirirken kullandığı hakkı, yakın düşünceyi eleştirerek de kullanmalı. 
Hükümete aman dokunmayalım prensibiyle haber yapan gazeteler, emin olun bir kağıt parçasını karalamaktan ötede değiller. O da kırılmasın, bu da üzülmesin, kurumun müdürü akrabam, aman ha bu belediye reisi, bu devlet reisi… Tıp! Sus! 
Sustunuz mu, yanlışa yanlış demediniz mi? Bravo! Yozgat’ta bir numarasın o halde. Gazeteyi arayan vekilden, başkandan, partiliden tebrik alırsın. Böylelikle arşa değer belki başın! Birilerini hedef alarak birilerini de görmeyerek Yozgat’a haksızlık yapmamalısın! Gazetede doğru tartan bir terazi bulundurmalısın!
Yozgat’ın gazetesi, Yozgatlının gazetecisi olmalısın! 
Gazetecisin ama önce insansın, unuttun mu? Gazetecilik, acılara yazarak ortak olma sanatıdır. Yaptığın haberin acısını duymalısın. Acıları hafifletmeli, mutlu insanlara acıyı tarif etmelisin. 
Gazetecisin, haksızlığın yanında değil karşısında olmalısın. Vatandaşın hakkını ezip geçen her kim varsa; korkmadan, işinin gereğini yapmalısın! Yargıç değilsin elbette! Sadece hakikati yazmalısın! Doğruluğundan emin olduğunuz bir haberi korkularınıza yenik düşerek herkesten önce kendiniz sansürlememeli, dokuz köyden kovulacak olsanız da yazmalısınız.
Bir gazeteci egosundan arınmadan gazetenin kapısından içeriye adımını dahi atmamalı. Egolu insan, hayata, olaylara, kişilere objektif bakamıyor çünkü. Gazetecilikte objektif olmak şarttır. Gazetenizde size verilen yetkileri egolarınıza hapsetmeyin.  Gazete, ekip çalışması gerektirir. Uyumlu bir ekibin çıkardığı gazeteyi; okur, her şekilde hisseder.
Masa başı haber avcılığı yapmamalı gazeteci dediğin. Haberin asıl kaynağına ulaşmış olmalısın! Ulaşmadıysan, yerinde görmediğin olayı, konuşmasını dinlemediğin bir başkanı kelimelere ancak bu kadar dökebilirsin. 
En çok yazan köşe yazarı olmak uğruna al acele köşe yazısı yazmamalısın Sayın Yazar. Yozgat’ta tespit ettiğin sorunlara itinayla yazdığın yazınla çözüm olabilirsin. 
Ben, sen, hepimiz halkın ve hakkın terazisinde tartılacağız!
Gazeteciysen, köşe yazarıysan, hafif mi geleceksin?