1967 Altı Gün Savaşı sonrasında İsrail, Batı Şeria ve Gazze'yi ele geçirdi ve Doğu Kudüs'ü işgal etti. Bu dönemde Filistin bayrağı ve renkleri İsrail tarafından yasaklandı. Ancak bu yasağa karşı Filistinliler karpuz dilimi sembolünü buldular.
Karpuz dilimi sembolü, işgal altındaki Filistin topraklarında dayanışma ve direnişin bir ifadesi haline geldi. Karpuzlar, Cenin'den Gazze'ye kadar tüm Filistin'de yetiştiriliyor ve bu sembol, Filistinli halkın bağımsızlık ve kimliği için güçlü bir ifade biçimi olarak kabul edildi.
1993 yılında ABD'nin The New York Times gazetesi, Gazze Şeridi'nde karpuz dilimi taşıyan genç erkeklerin gözaltına alındığını bildirmiş, ancak bu detayı daha sonra haberden kaldırmıştı. Buna rağmen, karpuz dilimi sembolü Filistin direnişinin bir parçası olarak büyümeye devam etti.
Aynı dönemde, Sliman Mansour, Nabil Anani ve Issam Badr adlı sanatçıların İsrail tarafından kapatılan sergisinin ardından karpuz dilimi sembolünü benimsedi. İsrail askerleri, sergideki eserleri siyasi buldukları için sergiyi kapattılar ve Issam Badr, "Peki ya sadece bir karpuz çizseydim?" diye sordu. İsrail askeri, "Ona da el konulurdu, bir karpuz bile çizseniz el konulacaktır" şeklinde yanıtladı.
Bu olayın ardından, karpuz dilimi sembolü resmi bir sembol haline geldi ve bu sembolü temsil eden eserler dünyanın dört bir yanında sergilendi. Karpuz dilimi, İsrail'in Filistin bayrağına yönelik yasaklarına karşı barışçıl bir protesto aracı olarak kullanılmaya devam ediyor.
Son zamanlarda İsrail'de Filistin bayrağının yasaklanması yeniden gündeme geldi. Bu yasağa karşı çıkanlar, karpuz dilimi sembolünü kullanarak protesto ettiler. Karpuz dilimi, Filistin direnişinin güçlü bir sembolü olarak hala varlığını sürdürüyor.
