Yeni bir proje söz konusu son günlerde,“ Yozgat Tanıtım Günleri” Peki, kimi tanıtıyoruz? Ya da kime tanıtıyoruz?
    Biz biliyor muyuz kendimizi ki başkalarına tanıtalım? Evet, öğreneceğiz  zamanla belki fakat neyi nasıl tanıtacağız ki?
    Çiğdem Şöleni ile tanıtılacağız. Kime tanıtılacağız, herkese tabiî ki. Çiğdem nedir, ne anlama gelir, neden böyle bir şölen yapılır? Gibi sorular sorup kendimize sonra buyurun şölene. Yozgat Belediyesi başarılı bir organizasyonla ilkini gerçekleştirdi. Bana göre harika bir noktaya parmak bastı. Ben dahil olmak üzere 40 yaş altında ola, Yozgat topraklarında yaşayan bir çok kişinin bilmediği bir konuyu hem bize anlattı, örfümüzü ananemizi bize öğretti ve tanıtımımızı on numara yaptı. Ankara’lara, İstanbul’lara, İzmir’ lere furarlara gitmeden tanıttık kendimizi.
    Ankara’da standımızı kurup bizim merkezde şu kadar otelimiz var, Çamlık Mili Parkımız var, falan diye anlatmaktansa biz varız. Biz bizim memleketimizde de varız dedik. dışarıda tek bir unsurun neyini tanıtacağız ki?
    Bizim Çamlığımız var da Çamlıkta neyimiz var? 4 tane hatıra fotoğrafı çekinip mangal yapmaktan başka misafire uzun süre ne verebilir?
    Bunlar tartışılır konular...
    Birde işin daha ilginç boyutu var.
    Kaç şehir kendini tam anlamıyla anlatmak için fuar düzenliyor biliyor musunuz?
    Hayır tabii ki.
    Şehirler fuarlara katılıyor ancak özellikleri ile katılıyor.
    Kültürel, sanatsal, ticari ve bu gibi özellikleri ile kısacası iddialı olduğu branşları ile katılıyor.
    Katılalım olur tabi, kaplıcaların tanıtıldığı imkanların ortaya koyulduğu bir fuara katılalım. Sayın Metin Özışık’ın mücadelesini verdiği Hayvancılık OSB olunca göğsümüzü kabarta kabarta katılalım.
    Tiyatromuzla katılalım. Bunu belirtmek isterim birçok kimselerin ruhu bile duymuyor, desteklenmiyor fakat zaten katılıyoruz tiyatro dalında.
    Yani bizim yaptığımız ve bununla övündüğümüz bir tanıtım fuarına katılalım.
    Kuru kuru neyin peşinden gidilir ki?
    Geçenlerde gördük hepimiz olanları. Görmeyenler, haberlerden takip edemeyenler içinde kısaca anlatayım hemen.
    2010–2011 Eğitim Öğretim dönemi Proje Tabanlı Beceri Yarışması yapıldı. İnsanlar aylarca hazırlıklar yaptı ve sonucu için beklediler. Değişik tasarımlar, buluşlar ya da düzenlemelerin görüldüğü hoş bir sergiyle karşılaştık. Ancak işin bombası şu ki; burada birinci olan buluşlar Kayseri’de ki yarışmaya katılarak Yozgat’ı temsil edecekler. Zaman geldi çattı dereceye girenler açıklanırken birde ne duyalım. Sunucu konuşuyor üçüncü şu dalda şu okul, ikinci şu dalda şu okul, birinci “ Ödüle Laik Eser Bulunamadığı için yok!”
    Hadi bakalım buradan ne çıkarırsan çıkar. Kırk ürünle yarışmaya katılan olmuş, ikinci var, üçüncü var, birinci olmaya laik  eser yok.
    Şaka mı bu diye düşündüm ilk önce ama ödülleri de görünce şaka olmadığını anlıyor insan. Nasıl olurda ikinci üçüncü seçilirken birinciliğe laik eser bulunmaz.
    Tam bir saçmalık bu olay. Yani kısaca deniyor ki bu eser Kayseri’de Yozgat’ı temsil etmeye laik değil.
    Peki Yozgat’ın temsil edilmemesi, basit eserle gidilmesinden daha kötü değil midir? Kayseri’de Yozgat’ın eseri de bumuymuş diye dalga geçilmekten mi korkuyorsunuz.
    Bence bu şehrin orada anılmaması daha utanç verici bir olay.
    Tabii anlayana...
    Şimdi tekrar konumuza dönelim biz!
    Tanıtımımızı Cumhuriyet Meydanı’nda yaptık. Dedik ki bizim bir çiğdem pilavı kültürümüz vardır. Bizim tekerlemeli, manili, oyunlu eğlenceli kutlamalarımız olur dedik. Bizim bir tarihimiz var dedik. Ne oldu gelen gördü. Kültürümüzü memleketimizde tanıttık. Farklı şehirlerden televizyon kanalları geldi, diğer ulusal kanallarda bu görüntüleri kullandı ve akşam televizyonlarda Yozgat’ta Çiğdem Şöleni sesleri duyuldu. İşte şimdi Yozgat’ı herkes tanıdı. Bu ilkiydi eksiklikler olabilir. İkincisi daha neşeli ve geniş geçecektir eminim.
    Kim bilir belki bu defa Gazi üniversitesi yerine Bozok Üniversitesi öğrencileri şenlikte görev üstlenir. Bu sene bir icraatlarını göremedik ama hazırlanırlarsa önümüzdeki yıl kendi memleketimizde kendi üniversitemizin icraatlarını görmek isteriz.
    Bırakalım bu işleri kendi içimizde birbirimizi yarışmalarda “birinciliğe laik” göremezken birlik olup Ankara’da şehrimizi tanıtalım. Olmaz böyle!
    Düşünceye saygım var ama buyurun birlik olup biz önce memleketimizi kalkındıralım. Memleketimizde Çiğdem Şöleni gibi festivallere canlılık verelim sonra bu şehre gelecek olanlar davetsizde gelir. Yeter ki isteyelim ve çalışalım. Bunun sonucunda Ankara gelsin burada ki fuarda kendini tanıtsın bize... Gazi Üniversitesi gibi!
    Hem o zaman yılda bir kez ya da her yıl bir hafta tanıtma ihtiyacımızda olmaz. Çünkü biz onların zihinlerine kazınacağız.
    Yozgat denilince; Çamlık, kaplıca, hayvancılık, tarım, seracılık, jeotermal kaynak, tarih hepsi akla gelir olacak.

Bizim reklamımız ticaretle olmalı,burada yaptığımız şenliklerle, icraatlarla olmalı. Bizim reklamımız içimizden, memleketimizden doğmalı...
    Hayırlı olur inşallah...