Ünlü komedyen Cem Yılmaz, bir reklam filminde, sahte gıda maddesi üretimi yapan kişi olarak yakayı ele verince, ''Eğitim şart!'' diyerek, Türkiye'nin eğitim sistemine gönderme yapmıştı. Bu da herkesin diline dolanıp, filmin televizyonlarda döndüğü dönemde gündemde kalmıştı.
Şimdi bu girişgahın ardından Yozgat'ın eğitim durumunu masaya yatırmam gerekiyordu ama bugün hafta sonu olunca, böylesine bir günde kimsenin canını sıkmak, birilerinin kafa yormasına vesile olmak istemediğimden, konuyu başka bir zaman dilimine bırakmak daha uygun olur düşüncesindeyim...
Geçtiğimiz günlerde, ikincisini düzenlediğimiz ''Yozgat Lisesi Mezunlar Günü'' etkinliğinde, lise eğitimini aldığımız tarihi Yozgat Lisesi bahçesinde toplandık, sınıflarımızı gezip, geçmişte yolculuk yaptık. Yozgat Lisesi'nde eğitime başladığım yıl klasik matematikten modern matematike geçiş yapıldı. Temel eğitimimiz olmadığından modern matematik bizlere çok ağır gelmişti. Rakamlar yerine harflerin kullanıldığı bir sistemle bizlere matematiği öğretmeye çalışan öğretmenimize bir gün sorma ihtiyacı duydum.
''Hocam'' dedim, ''Biz ne anlarız x-y'den, bugüne kadar aritmetik gördük, bugünden sonra matematik öğretmeye çalışıyorsunuz. Bu bizim işimize nerede yarayacak?'' diye devam ettim. Yaşıyorsa Allah uzun ömürler versin Adanalı matematik öğretmenimiz Adnan Menderes, hafiften tebessüm edip, ''Bugün için bir şey anlamayabilirsiniz ama yarın bu sistem her alanda gerekli olacak. Özellikle üniversite eğitimi alacak olanlar modern matametiğin getirdiği rahatlığı her alanda yaşayacaklardır'' deyince, hemen şu yanıtı vermiştim:
''İyi de hocam bu okulda okuyan arkadaşlarımızın önemli bir bölümünün üniversiteye gitmek gibi bir derdi yok. Büyük çoğunluk lise diplomasını alıp, Bira Fabrikasına kapağı atmanın, ekmek parası kazanmanın derdinde...''
Aradan yıllar geçti. Gelinen noktada halen ''Ekmek'' derdi, Yozgat insanını fazlasıyla germeye devam ediyor. Hal böyle olunca da, genç nesil kısa yoldan bir iş sahibi olabilmenin hesabı ile eğitimlerine devam ediyor. Verilen eğitim, öğretimden mezun olanların tek düşüncesi ise, bir masa başı iş bulup, umut bağladığı şans oyunları ile zamanını geçirmek, sonrasında da emekli olup, ikramiyesi ile aldığı evinde öteki dünyaya yatırım yapmak.
Hal böyle olunca, ''Onca eğitime, eğitim kurumlarına gerek var mı?'' sorusunu sormadan edemiyorum. Yani At Yarışlarını takip etmek, sayısal, on numara, şans topu, milli piyango, sayısal loto, iddia, spor toto, spor loto ve benzeri şans oyunu kuponu doldurmak için üniversite bitirmeye, oradan alınan diploma ile bir masa başı kapmaya ne gerek var, hiç düşündünüz mü?...
İyi tatiller...