KÖŞEME hafta başından itibaren 'dünden bugüne, bugünden yarına' başlığı ile fotoğraflar ve konusunu içeren bir köşe açtım. Bu köşede 2000 yılından itibaren ömrüm yettiği süre içerisinde yapılan bazı haber küpürlerini paylaşarak, hafızaları zorlamaya çalışıyorum. Dünden bugüne kalanları, bugünden de yarınlara miras bırakılacakları paylaşarak, bazı konulara dikkat çekmek istiyorum...
Arşivleri karıştırırken, gözümün önüne bazen öylesine tatlı, güzel anılar geliyor ki; bazılarını paylaşmış olsam bile bir çoğu bana özel kalmak zorunda olduğunu düşünüyorum. Yarın arife, ertesi günü bayram. Meydan Yerinden başlayıp, Tarihi Çapanoğlu Büyük Cami etrafında kurulan bayram tezgahları, fakir-fukaranın bayramcılık ihtiyaçlarını bütçesine göre karşılamasına destek veriyordu...
Yer değiştirdi... Pazarcı sayısı azaldı. Esnaf elinde kalan malları ucuza satıp, elinden çıkartıyordu. Esnaf kalmadı. Günübirlik işyerleri açılıyor, kapanıyor. Açılıp, kapanan işyerlerinin işlevleri de belli. Daha çok, ayaküstü atıştırmalık yapıp, satan işletmeler. Marka olan işletmeler uzun bir süre ayakta kalabiliyor. Ama markası olmayan, adını, soyadını veya çocuğunun, sevdiğinin ismi ile tabelasını asanların ömrü fazla uzun olmuyor. Tabeladaki ana isim kalsada işletmeci sürekli değişiyor. Esnaf deyimyerinde ise kan ağlıyor. Siftahsız işyerini kapamak zorunda kalıyor... 
Yozgat'a dışarıdan para girmesi gerekir. Sıcak para. Günlük, anlık para olmalı. Uzun vadeye dayanabilecek güç, dizde derman yok. Olmayınca çırpınıyor. Çırpındıkça biraz daha batıyor. Kurtulmak için bir hamle daha yapıyor. Ya kendini batağın dibinde buluyor. Veya o sıçramada tutabilirse bir el, çıkıyor bataklıktan. Yakasına küsüp iş yapmak yerine, tüketim ekonomisine destek verme döngüsüne kapılıyor...
Yozgat'ta birbiri ardına açılan markalar var. Az da olsa. Esnaf tepkili. Ama bu tepkide kullanılan cümleler yanlış. Neden yanlış? Esnaf doğrudan markaların Yozgat'a gelmesine karşı çıkıyor. Bu karşı çıkışa bağlı bulundukları odalar, meslek kuruluşları da destek veriyor. Hal böyle olunca da kaybeden Yozgat oluyor, esnaf siftahsız işyerinin kapısına kilit vurmaya devam ediyor...
Yozgat'a markalar gelmeli. Ancak, bu markalar, firmalar 'C Müşterisi' endeksli gelmemelidir. 'C Müşterisi' olarak adlandırılan kesimin talebini, ihtiyacını mevcut esnaf karşılıyor. Açılan mağzalar, markalar mevcut pastaya ortak oluyor. Halbuki mağzalar, markalar 'C Müştüresi' profili yerine 'B ve A Müşteri' profiline uygun açılımlar yapmış olsa, o zaman Yozgat ekonomisine girdi sağlanır. Esnaf kazanır. Yozgat'tan çevre illere giden 'B-A Profille dahil' müşteriler, buraya gelir, alışverişini yapar. Tanıdığım bir sürü insan var. Çorum'a Kayseri'ye Kırıkkale'ye gidiyorlar. İhtiyaçlarını karşılıyorlar...
Yozgat böyle bir profili yakalamak durumunda. Bu tip markaların, mağazaların Yozgat'ta kurulmasının Yozgat'a faydası olur. Ekonomiyi hareketlendirir. Esnafın siftahsız işyerini kapatmasının önüne geçilmesinde önemli rolü üstlenir. Yoksa değirmen taşı gibi etrafımızda dönmekten öteye gitme şansımız olmaz/olmayacaktır...
Bayramınız şimdiden kutlu olsun... Bol neşeli gelecek temennisiyle...
DÜNDEN BUGÜNE, BUGÜNDEN YARINA
Cezaevi yerine adliye sarayı...

YOZGAT'ta Mevcut Adliye Binasının ihtiyaca cevap vermemesi nedeniyle eski cezaevinin yerine yeni bir Adliye Sarayı binası yapılmasına Adalet Bakanlığı da onay verdi.  Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Kemal Semercioğlu, Adalet Bakanlığı ile yapılan görüşmeler sonucunda talep ve ihtiyacın yerinde bulunarak Yozgat Adliye Binası İnşaatı Projesinin 2001 yılı yatırım programına alındığını, inşaatın 2003 yılında bitirileceğini belirtti. Başsavcı Semercioğlu, ‘Yozgat İl Merkezinde Adliye binasının yetersizliği sebebiyle yeni Adliye Binası yapılması konusunda Adalet Bakanlığı ile yapılan yazışmalar ve Bakanlık Makamının inceleme çalışmaları sonucunda talep ve ihtiyaç yerinde görülerek, Adalet Bakanlığınca, Bakanlığa tahsis edilen genel bütçe imkanları veya bütçedeki Bakanlık kaynaklarından karşılanarak ihale edilip, inşaatına başlanılması aşamasındadır’’ dedi.
23 Mart 2000