GAZETELERDE, radyo ve televizyonlarda, sosyal medyada bazı sözcüklerin yanlış kullanıldığına sıkça tanık oluyoruz. Bunlardan bir bölümüne dikkat çekmek istiyorum. Bu amaçla günlük yaşantımızda sıkça kullandığımız bazı sözcükleri, yaygın olarak kullanıldıkları anlamlarından hareketle ve örnek cümleler içinde sizlere aktarıyorum:
Cenaze-ceset” sözcükleri: “Cenaze”nin temel anlamı; “kefenlenip tabuta konmuş, gömülmeye hazırlanmış insan ölüsü”dür.  “Ceset” ise “ölü beden, naaş” anlamındadır. Bu anlamlar ışığında, örneğin selde kaybolup bir süre sonra ölü bulunan biri için, “Ne yazık ki kaybolan kişinin cenazesi bulundu.” demek yanlış olur. Bu yanlıştan kurtulmak için “cenaze” yerine “ceset” sözcüğü getirilmelidir.
Yaklaşık-yakın” sözcükleri: “Yaklaşık” sözcüğü, “gerçek değeri ve miktarı olmayan şeyler için aşağı yukarı”; “yakın” ise “az bir ara ile ayrılmış olan” anlamındadır. Bu durumda, “Apartmanlar birbirine çok yaklaşık yapılmış.” cümlesinde “yaklaşık” sözcüğünün kullanılması yanlıştır. Bu sözcük yerine “yakın” sözcüğü kullanılmalıdır. Yaklaşık sözcüğünün doğru kullanılışına, “Onunla aramızda yaklaşık on yaş fark var.” cümlesi örnek gösterilebilir.
Özgü-özgün” sözcükleri:   “Özgü” sözcüğü; “birine, bir şeye ait olan, has”; “özgün” ise “yalnızca kendine özgü bir nitelik taşıyan, orijinal” anlamındadır. Buna göre, “Yozgat’ın kendine özgün gelenekleri vardır.” kullanımı yanlıştır. “Özgün” yerine “özgü” sözcüğünü kullanarak bu yanlıştan kurtuluruz. 
Sağlamak” ile “neden olmak-yol açmak” sözcükleri: “Sağlamak” sözcüğü olumlu, yararlı durumlar için; “neden olmak ve yol açmak” ise olumsuz, yararsız durumlar için kullanılır. Bu duruma göre, “Bu tembelliğin sınıfta kalmanı sağlayacak.” cümlesi yanlıştır. Cümlenin, “Bu tembelliğin sınıfta kalmana neden olacak/yol açacak.” biçiminde kullanılması gerekir. “Sayesinde” ve “yüzünden” sözcüklerinde de benzer bir durum vardır. “Sayesinde”  olumlu, “yüzünden” ise olumsuz durumlarda kullanılır. Öyleyse, “Kalecinin hatalı goller yemesi sayesinde maçı kazanamadık.” cümlesinde “sayesinde” yerine, “yüzünden” sözcüğü getirilmelidir.
Fiyat-ücret” sözcükleri: “Fiyat” sözcüğü, “alım ve satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri”; “ücret” ise “iş gücünün karşılığı olan para” anlamındadır. Bu anlamlar dikkate alındığında, “İşçiler  fiyat artışı için greve gittiler.” cümlesinde “fiyat” değil, “ücret” sözcüğü kullanılmalıdır.
Küçümsemek-azımsamak” sözcükleri: “Küçümsemek” sözcüğü; “değer ve önem vermemek, küçük görmek”; “azımsamak” da “bir şeyin umulduğundan az olduğu yargısına varmak, az bulmak” anlamındadır. “Küçümsemek” insanlar için, “azımsamak” ise nesneler için kullanılır. Bu anlamlar uyarınca, “Asgari ücretliler aldıkları parayı küçümsüyorlar.” cümlesinde “küçümseme” sözcüğünün kullanılması yanlıştır, yerine “azımsamak” getirilmelidir. 
Ayrım-ayrıcalık” sözcükleri: “Ayrım” sözcüğü; “benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, fark”; “ayrıcalık” ise “başkalarından ayrı ve üstün tutulma, imtiyaz” anlamındadır. Bu çerçevede, “İnsanlar arasında cinsiyet ayrıcalığı yapılmamalıdır.” cümlesinde “ayrıcalık” yerine “ayrım” kullanılmalıdır.
 “Keşif-icat” sözcükleri: “Keşif” sözcüğü, “var olduğu bilinmeyen bir şeyin ortaya çıkarılması”; “icat” da “bir şey yokken onu ilk kez yaratma”dır. Bu açıdan bakıldığında, “Ateşin icadı insanın yaşamında büyük değişiklikler yaratmıştır.” cümlesinde “icat” değil, “keşif” sözcüğü kullanılmalıdır. Çünkü ateş doğada zaten vardır. Dolayısıyla yaratılması söz konusu değildir. “İcat” sözcüğü; örneğin, “Alexander Graham Bell telefonu icat ederek iletişime büyük katkı sağlamıştır.” cümlesinde doğru kullanılmıştır.
Kapsamak-kaplamak” sözcükleri: “Kapsamak” sözcüğü, “sınırları içine almak”; “kaplamak” ise “her yanını örtmek, istila etmek” anlamındadır. Buna göre, “Telefonum kaplama alanı dışında.” cümlesinde “kaplama” değil, “kapsama” sözcüğü kullanılmalıdır.
Mahsur-mahzur” sözcükleri: “Mahsur” sözcüğü; “kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş; “mahzur” ise “sakınca, engel” anlamındadır. Öyleyse, “Onun da bizimle gelmesinde bir mahsur yok.” cümlesinde “mahsur” yerine “mahzur”  sözcüğünün kullanılması gerekir.
Nüfus-nüfuz” sözcükleri: “Nüfus” sözcüğü; “kişi, bir ülkede, bir bölgede, bir evde belirli bir anda yaşayanların oluşturduğu toplam sayı;nüfuz” da “içine geçme, söz geçirme, güçlü olma” anlamındadır. Bu durumda, “Nüfuz artışı böyle giderse ülkenin sorunları daha da büyüyecek.” cümlesinde “nüfuz” yerine “nüfus” kullanılmalıdır.
Türbin-tribün” sözcükleri: “Türbin” sözcüğü; “su, buhar, gaz gibi herhangi bir akışkanın hareket enerjisiyle ve birtakım özel düzenler yardımıyla dönerek çalışan araç”; “tribün” ise “spor salonu, stadyum, hipodrom vb. yarışma ve gösteri yapılan yerlerde seyircilerin oturduğu koltuklu ya da basamaklı bölüm, sekilik” anlamındadır. O hâlde, “Maçtan bir saat öncesinde türbinler tıklım tıklım doldu.” cümlesinde “türbin” değil, “tribün” sözcüğü kullanılmalıdır.
Yönetmelik-yönetmenlik” sözcükleri: “Yönetmelik” sözcüğü; “bir kuruluşun çalışma yöntemini belirleyen kuralların tümü, bu kuralların yazılı olduğu belge, talimatname”; “yönetmenlik” ise “yönetmen olma durumu” anlamındadır. Bu anlamlar dikkate alındığında, “Millî Eğitim Bakanlığı sınıf geçme yönetmenliğini değiştirdi.” cümlesi yanlıştır. Çünkü bu cümlede “yönetmenlik” yerine “yönetmelik” sözcüğünün kullanılması gerekir.
Grup-gurup” sözcükleri: “Grup”sözcüğü; “küme, ortak özellikleri olan varlıklar, nesneler bütünü”; “gurup” ise “güneşin batış zamanı” anlamındadır. Bu duruma göre, “Partiler gurup toplantılarını salı günü yapıyorlar.” cümlesinde “gurup” değil, “grup” sözcüğü kullanılmalıdır.
Dikmek-ekmek” sözcükleri: “Dikmek” sözcüğü, ziraat alanında “yetiştirmek için bir bitkiyi toprağa yerleştirmek”; “ekmek” de eylem olarak “bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak ya da  gömmek” anlamındadır. Bu anlamlar düşünüldüğünde fidanlı bitkiler için “dikmek”, tohumlu bitkiler için “ekmek” sözcüğünün kullanılması gerekir. Bu durumda, “Çam fidanlarını ekmek için herkes üstüne düşen görevi yaptı.” cümlesinde “ekmek” sözcüğünün kullanılması yanlıştır. Bunun yerine “dikmek” sözcüğü getirilmelidir.
Dilimizde daha böyle yanlış kullanılan pek çok sözcük vardır. Bu ve benzeri sözcükleri kullanırken dikkatli olmamız gerekir. Yoksa anlatım bozukluğu olarak adlandırılan bir yanlışa düşeriz. Dolayısıyla düşünce ve duygularımız yanlış anlaşılır ya da anlaşılması zorlaşır.
Herkese yanlışlardan uzak bir anlatım dileğiyle…