Devletin değil, patronun ve kimi meslektaşların ‘durumdan vazife çıkartma adına’ kendi kendisine uyguladığı ‘sansür!’ döneminin zirve yaptığı günümüzde, 50’yılı, yani yarım asrı geride bırakmak öyle her babayiğidin karı olmasa gerek...
Sosyal medyanın, ‘sinek kanadını çırptığında bile’ an be an gelişmeleri, diğer sosyal medya kullanıcılarına anında yansıtıp, ‘doğru-yanlış’ sorgulaması yapılmaksızın kabullenildiği bir ortam da ‘Gazete’ olabilmek ve ‘Gazete’ olarak kalabilmek. Hele hele Yozgat gibi küçük bir ilde, herkesin birbirini tanıdığı, yetmiyormuş gibi neredeyse herkesin birbirine dolaylı da olsa ‘akraba’ olduğu bir ilde 50 yılı ‘Gazete’ olarak geride bırakmak, kolay bir iş olmasa gerek...
Toplum menfaatini dikkate alarak kaleme aldığınız bir yazıda, yapmış olduğunuz eleştiri de, yapılan yanlışı dile getirdiğinizde, birilerinin alınganlık gösterip tepki vermesini anlamaya çalışırken, yolsuzluğu, usulsüzlüğü, ahlaksızlığı dile getirdiğiniz için çarmığa gerilir gibi, hedef tahtasına konulduğunuz bir anlayış girdabında, boğulmadan 50 yıla ulaşabilmek, sanmayın ki; normal bir durumdur...
Uzun bir süre önce ‘Hadi eyvallah!’ diyerek, son noktayı koyup, veda bile edemediğim kağıda kaleme, mesleki yaşamımda önemli bir yere sahip olan, birden fazla anılarım bulunan İLERİ Gazetesi’nin ulaşmış olduğu bu 50 yıllık mutluluğa kayıtsız kalmam mümkün mü?.. Yıllar sonra kağıda-kaleme merhaba dememe vesile olan İLERİ Gazetesine nice 50 yıllara ulaşması dileğiyle...