Bir seçim atmosferine daha girmiş bulunuyoruz.  Her şeye rağmen ülkemiz  ciddi bir toparlanış ve uyanış dönemi yaşıyor. Bundan rahatsız ve huzursuz olan çevreler var. Türkiye’nin  gelişmesi toparlanması ve büyümesi birilerini çok fazla rahatsız ediyor. Başarılı devlet adamlarımıza yapılan sabotaj saldırılarını düşünürseniz bunu anlamakta hiç  zorlanmazsınız. 
Ortadoğu çok ciddi olaylara gebe; Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmek isteyen ülkelerin hain planları devrede. Arap Baharı aldatmacasıyla başlayan olaylar Ortadoğu’yu da kasıp kavuracak ve dinler arası çekişmeye ve savaşa zorlayacaktır. Arap Ülkeleri arasında yaşanılan bu kopukluk birilerini fazlasıyla memnun ve mutlu ediyor. Bu manada Türkiye’yi de yalnızlaştırmak isteyeceklerdir.
Türkiye de mevcut iktidardan rahatsız olan çevreler bu hesabı sandık da soramayacaklarını  anladıklarında  geriye bir şey kalıyor, ülkeyi bir İç savaşa ve kargaşaya  götürmek. Bunu başarabilirler mi? İnşallah bu hevesleri  de kursaklarında kalır diyoruz ama;  uyanık durmak ve sağ duyuyu korumak zorundayız. Tehlike büyüyor ve kendini fazlasıyla belli ediyor.
Haziran ayındaki seçimler  bu manada çok önemli. Bizim için siyasi çekişmeler değil  memleketimizin bekası ve geleceği önemlidir. Güçlü bir Türkiye bir çoklarını rahatsız ve huzursuz ediyor olabilir. BOP – Büyük Ortadoğu Projesinin amacını bilenler bu gerçeği  çok daha iyi anlayacaklardır. Bugün Ortadoğu da yaşanan  hadiseler basit bir toprak kazanımı anlayışı ile izah edilemez. Dinler arası çekişmenin ayak sesleridir. İslam Coğrafyasını iyi tahlil eden ülkeler planlı olarak bu hadiseleri körüklemektedirler. Zengin Ortadoğu toprakları  ve Petrol varlığı  malum ülkelerinn gizli hedefleri arasındadır.
Türkiye Ortadoğu’nun can damarıdır ve İslam Ülkelerinin de umudu durumundadır. Güçlü ve kadir bir Türkiye’yi  düşünmek istemeyenler bizim ülkemizde de bir iç savaş çıkarmanın, kargaşa yaratmanın ve devlet adamalarımıza  kumpas kurmanın gayreti ve çabası içinde olacaklarını tahmin etmek zor olmasa gerekir. Başarılı Türk devlet adamalarına kurulan tuzakları düşündüğünüzde  bunların ham hayal düşünceler olmadığını görüyorsunuz
Yakın tarihte Türkiye bir seçim dönemi yaşayacak.  Bazılarına göre  sandık çözüm  olarak gözükmeyecektir. “ En önde ben yürürüm”  diyenler ve her fırsatta insanımızı sokağa dökmeyi marifetmiş  sayanlar boş mu duracaklar?  Türkiye Sevdalılarına, vatanseverlere görev düşmüyor mu? Kendi şahsı çıkarları ve siyasi ikballeri uğruna insanımızı  sokağa dökenlerin amacı nedir acaba düşündük mü? Kime hizmeti amaçlıyorlar? Hani bunlar demokrasi havarileriydi?
Ortadoğu’da  yaşanacak olaylar,  Ülkelerin Parçalanması, İŞID ve  bir Kürt Devletinin kurulma çabası tüm İslam Ülkelerini tehdit etmiyor mu? Sessiz sedasız ilerleyen ve Arap ülkelerini hiçe sayan İsrail gerginliği bizi rahatsız etmiyor mu? Sürekli topraklarını genişleten ve Ortadoğu’da çıban başı olan Yahudi varlığı belirli  ülkelerce, Yahudi zenginlerince desteklenmiyor mu? Arap Ülkelerinin başı bozukluğu ve iç çekişmeleri bu olayları körüklemiyor mu?
Geriye ne kaldı? Güçlü bir Türkiye….Kim ister bunu? Dost ister düşman istemez. İşte bu manada haziran ayında yapılacak seçimler çok ama çok önem  taşıyor. Önümüze konacak sandığı çözüm olarak görmeyenler ya da göremeyenler uslu uslu mu duracak? Hayır asla…İşte bu noktada uyarıyoruz ( Allah göstermesin- Türk insanının sağ duyusuna güvenmek istiyoruz ama) Seçimleri  bir iç savaşa dönüştürmenin peşinde olanlar çıkacaktır.  Bu tehlike bugün için belirginleşmiştir.
Ne yapılmalıdır? Siyasi ve güçlü  bir istikrar sağlanmalı. Vatanseverlik ve Türkiye Sevdası öne çıkarılmalı. İnsanımız uyarılmalı sağduyulu hareket etmesi için çaba sarf edilmeli. Her türlü bölücü hareketlere karşı tedbir alınmalı. Türk istihbarattı güçlendirilmeli. Vatanseverler, saygın kişiler ve hatırlı insanlar devreye sokulmalıdır.  Azınlıklar da dahil tüm guruplar kucaklanmalı ve Türki- İslam kardeşliği  çatısı etrafında bütünleştirilmeleri sağlanmalıdır.. Çünkü  bu ülke hepimizin , sadece bizim değil, tüm Türk ve İslam Dünyasının umudu üzerimizde vebal ve sorumluluğu da omuzlarımızdadır.