SÜRMELİ türküsü, 'Dersini Almış Da Ediyor Ezber / Sürmeli Gözlerin Sürmeyi Neyler' diye başlıyor ama Yozgatlı yaşadıklarından bugüne kadar ne ders alabildi, ne de ezberini bozdu/bozabildi. 'Kader' dedi, 'Alın yazısı' dedi. Boyun büktü. Gökten yağanı da kabul etti. Yağan yağmurun oluşturduğu sel sularının alıp götürmesine de sessiz kaldı. Sadece gökten düşeni kabullenip, alıp götürdüklerine razı olsa... Gam değil... Ankara'nın taleplerini de sorgulamadı, alıp götürdükleri için de alnını kırıştırmadı. Hep sustu... Bekledi...
Yozgat'ın ticari hayatına, ekonomisine ciddi katkıları bulunduğu, 'Yozgat 6. Jandarma Er Okul Alay Komutanlığı'nın 10 Ağustos 1974 tarihinde Kırkağaç’a nakledilmesinden sonraki süreçte çok daha iyi anlaşılmasına karşın, birliğin tekrar dönüşü bir türlü sağlanamadı. Bu gidiş karşısında tepkisini ortaya koyamayan Yozgat, sonraki süreçlerde de kaybedeceklerini peşinen kabul etmiş görünüyordu...
Yerköy ilçesinde temeli atılan Taksan Takım Tezgahları Fabrikası'nın Kayseri'ye nakledilmesi, akabinde Sorgun ilçesinde temeli atılan Azot Sanayi Fabrikası'nın Konya'ya nakledilmesi konusu da 'ilçeler arası rekabetin' kurbanı oldu. Ama bunlar da son olmadı... Sonraki yıllarda Kars'tan Ankara'ya oradan da Edirne'ye kadar gidecek olan Doğalgaz Boru Hattı Yozgat'tan geçiyor, bu hattan bir bağlantı yapılarak, Kayseri ve Konya bölgesine de doğalgazın verilmesi planlanmıştı. Yani şu anda Yozgat'tan geçmekte olan Doğalgaz Boru Hattı 12 Eylül 1980 öncesinde planlanıp, projelendirilmişti. Ne varki, boru hattının yönü Sivas'tan Konya istikamitene çevrildi. O günlerde Yozgat'ta farklı bir iklim esmeye başladı. 'Yozgat'ın doğalgaz ile ne işi var. Bir tane Yibitaş'a ait çimento fabrikası ile Tekel Bira fabrikası için boru hattının Yozgat'tan geçirilmesi zaten yanlıştı' söylemleri, dilden dile, kulaktan kulağa yayılıyordu. O yıllarda, Botaş Yönetim Kurulu Üyesi Ünsal Allıoğlu, boru hattının yönünün değiştirilmemesi için başlattığı mücadele yalnız kalırken, doğalgaz boru hattının geçmesiyle Yozgat'ın yatırımcı için cazibe merkezi olabileceği kimsenin aklına bile gelmedi/gelmiyordu...
Edirne'den Kars'a uzanan TIR taşımacılık hattı Yozgat'tan geçiyordu. Edirne'den giriş yapan TIR konvoyları Uluslararası E-88 Karoyulu'ndan Karsa ulaşıp, oradan da İran ve Irak'a mal taşıyorlardı. Yozgat il merkezi ile birlikte E-88 Karayolunun belirli bölgelerinde TIR'lar konuşlanıyor, geceyi Yozgat'ta geçirip, yollarına devam ediyorlardı. Yozgat'ın ekonomisine ciddi katkıları vardı. Ancak, birileri çıktı TIR'ların karayolunu bozduğu, kaçakçılık yaptıkları gibi daha bir çok gerekçeyi öne sürüp, tartışma yaratırken, TIR'ların güzergahının değiştirildiğini çok sonra öğrenebildik. Yozgat'ın ticari yaşamında önemli rol oynayan bir getirinin de üzeri böylece çizildi. Eksikliği daha sonra anlaşıldı ama iş işten geçmiş, 'atı alan Üsküdar'ı bile arkasında çok önceden bırakmıştı...
12 Eylül 1980 darbesi sonrasında iktidara gelen ANAP hükümetlerinde Yozgat'ın etkinliği tartışılmazdı. Yozgat'tan seçilen 5 vekilden 2'si bakanlık koltuğunda oturuyor, İstanbul, Bursa, Ankara gibi illerden de seçilen milletvekillerinden ikisi daha bakanlık koltuğunda bulunuyordu. Yozgat, o yıllarda eğitim göçü veriyordu. Çocuklarını yükseköğrenim kurumlarına gönderen aileler, göç ediyor, tekrar geriye dönmüyorlardı. Yozgat'ın gençleri çareyi yükseköğrenimde bulmuşlardı. Mali güç yetersizdi. O yüzden Yozgat'ta üniversite açılması taleplerimiz arttı. Dönemin Başbakanı Merhum Turgut Özal, kurulacak iki üniversiteden birisinin Yozgat'ta kurulacağının sözünü vermişti. Ancak, Yozgat'ın üniversite kurulabilmesi için yeterli kriterlere uymadığı gerekçesi ile kurulan ilk üniversitelerden birisi, ismi gündemde dahi olmayan Kırıkkale'ye kuruldu. Yozgat, 'kaçan balık büyük olur' misali, yıllarca 'üniversite türküsü' söyledi, durdu...
Devletin Yozgat'a yaptığı tek fabrikaydı, Tekel Bira Fabrikası. Çalışanlar sendikalıydı. Gelirleri yüksekti. Sadece fabrikada çalışanlar değil, nakliyeciler ve çiftçiler de bira fabrikasının ekmeğini yiyordu. Tekel Bira Fabrikası'nın önce Arpa ihtiyacının bir bölümü, daha sonra da tamamı Yozgat dışından karşılanmaya başlandı. Özellikle turistik bölgelerde yoğun talep gören Yozgat Altınbaşak Birası'nın dağıtım ağı engellenmeye çalışıldı. Turizm bölgelerinde pazarı elinde tutan Yozgat Tekel Bira Fabrikası'nın 'zarar ettiği' ileri sürüldü. Kapanma ve özelleştirme kararı alındığında, işçiler sokaklarda düştü. Yalnız kaldı. Fabrika kapandı, çalışanlar farklı iş kollarına geçiş yaparak Yozgat'tan ayrıldı. Bira Fabrikası'nın Yozgat ekonomisinde ve ticaretinde önemli bir yerinin olduğu anlaşıldığında iş işten bir kez daha geçip gitmişti...
Sonraki dönemlerde Köy Hizmetleri'nin işçileri ilçelere dağıtıldı, oradan farklı illere gönderildi. Yozgatlı her seferinde 'Devlet Baba' dedi, 'En iyisini devlet baba bilir' dedi, sesini çıkartmadı. Ve kaybedilenler, birbirini kovaladı. Göç hızlandı. Bir de baktık ki, 6 milletvekilimiz 4 milletvekilliğine inivermiş. 3 milletvekilliğine kadar düştük. Ancak, imdadımıza TBMM'deki milletvekili sayısının artırılması yetişti, 4 vekilde kaldık. Nüfusumuz 600 binden 400 bine düştüğünde, 'Yozgat'ın bu gerçek nüfusu. Daha önce beldeler, ilçeler seçimlerde yığma yapıyor, sahte nüfus oluşturuyordu. Şimdi adrese dayalı sistem devreye girince, bunlar ortaya çıktı. Nüfusumuz azalmadı, gerçek kayıtlar ortaya çıktı' söylemleri kabul gördü. Ama kimse çıkıp, 'Sadece Bira fabrikasında 2-3 bin işçi çalışıyordu. Aileleriyle birlikte 6 bini buluyordu. Bunlar nerede?' sorusu sorulmadı. Kırsalda yaşayanlar, büyük şehirlere gidiyor, köyler boşalıyordu. Kimse çıkıp da 'Madem bizim gernçek nüfusumuz bu, o halde köylerimizde yaşayanlar nerede?' sorusunu sorma ihtiyacı duymadı. Halen Yozgat nüfus erozyonu yaşamaya devam ediyor. Yaşanılan göçün önü nasıl kesilecek kimse bilmiyor/bilmek istemiyor...  
Yozgat, Türkiye'nin tam orta yerinde. Tarih boyunca Doğu-Batı, Güney-Kuzey bağlantı yollarının kesiştiği bir merkez. Karayolundan her saat başı bir otobüsün karşılıklı  geçiş yaptığı Yozgat'tan günlük geçen otobüs sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor, artık.  Neden? Çünkü, Doğu-Batı, Güney-Kuzey bağlantılı yolların Yozgat'tan geçen kesimlerinde iyileştirme zamanında yapılmadı. Doğu-Batı bağlantılı yol Kayseri ve Çorum-Samsun istikametine kaydırıldı. Güney-Kuzey bağlantı yolu Kırıkkale ve Sivas üzerinden sağlanmaya başladı. Yozgat bir darbe daha yedi, kimse fark edemedi. Dahası da var ama yeter...
Hani Yozgat'ı kıskanıyorlar ya... Boşuna nefes tüketiyorlar. Yozgat, dışarıdan bakıldığı gibi olmayı bir kenara bırak, yarısı kadar bile olsa yeter. Yozgat, elindekilere sahip çıkabilecek takadını yitirmiş, garip, sahipsiz kalmış, çareyi göç etmekte bulmuş...