Cennetin sekiz kapısı  vardır. Hadislerde “Cennetin sekiz kapısı olduğu”  açıkça ifade edilmiştir(bk. İbn Hacer,VII/28). Ebu Hureyre anlatıyor:
    Hz: Peygamber(a.s.m) şöyle buyurdu: “Kim Allah yolunda, malından iki şey harcarsa, cennetin kapılarından ‘Allah’ın kulu! Burası güzeldir, buradan girin’ diye çağrılır.
    Namaz ehli olanlar/Sürekli namazını kılanlar, Salat(namaz) kapısından çağrılır. Cihad ehli olanlar, Cihad kapısından çağrılır.
Oruç ehli olanlar/sürekli oruçlarını tutanlar Reyyan(su içip kanan) kapısından çağrılır. Sadaka ehli olanlar /Daima sadaka verenler,  Sadaka  kapısından çağrılır.” Bunun üzerine Ebu Bekir “Ey Allah’ın Resulü! Anam, babam sana feda olsun, bütün bu kapılardan çağrılması için kişinin ne yapması gerekir? Bu kapıların hepsinden çağrılacak kimse var mı?” diye sordu. Hz: Peygamber(a.s.m) “Evet, öyle ümit ediyorum ki, sen onlardan olacaksın” buyurdu.”(Buharî, Savm, 4).
    Bu hadiste, dört kapı  zikredilmiştir: Salat, Cihad, Reyyan, Sadaka(Zekât).
    Burada İslam esaslarından yalnız Hac anılmamıştır.
    Şüphesiz onun için de hususî bir kapı vardır(İbn Hecer, a.g.y). Geriye üç kapı kalır ki, onlar da şunlardır:
    İnsanları affedenlerin gireceği kapı “Affedenler/Af kapısı”, Bir hadiste “Cennetin bir kapısı vardır, ondan yalnız affedenler girecektir” buyurulmuştur(İbn Hacer, a.g.y).
    Bir de Hesabı, azabı  olmayan tevekkül ehlinin gireceği, “Eymen” kapısı.
    Diğer kapı ise, Zikir veya ilim kapısı(a.g.y).
    Özetle; Cennetin sekiz kapısı vardır: Salat, Cihad, Reyyan, Sadaka(Zekât), Hac, Af, Eymen(Sağ, mübarek) ve Zikir-İlim kapısı.
    Demek ki, ehl-i ilim, İlim kapısından girecektir.
    “Her amel sahibi için ayrılan bir kapı vardır ki, onu işleyen kimse o kapıdan çağrılır”(Müsned, II/449) şeklindeki hadisten anlaşılıyor ki, her amelin kendine mahsus bir kapısı vardır.
    Oysa, ameller, sekizden çok daha fazladır. Buna göre, bu sekiz kapı, cennetin esas kapıları olan dış kapılarından sonra söz konusu olan iç kapılar şeklinde anlamak gerekir(İbn Hacer, a.g.y).
    Cennetler, Kur’ân’ın, Allah’a inanan ve kötülük yapmaktan sakınanlara vaad ettiği ebedî mülkler, memleketler ve yurtlardır. Bu konuda söz Kur’ân’ın ve Kur’ân Peygamberinindir (asm).     
    “Allah’a karşı gelmekten sakınanlara vaad edilen Cennetin altlarından ırmaklar akar, yiyecekleri ve gölgelikleri dâimîdir”buyuran Kur’ân bize Adn, Firdevs, Me’vâ ve Naîm Cennetlerinden haber verir.
    Adn Cennetleri, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için hazırlanmış, ebedî, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde muhteşem köşkler bulunan, Allah’ın rızâsının her an berâber bulunduğu; Rablerinin rızâsını dileyerek sabredenlerin, namaz kılanların, zekât ve sadaka verenlerin, iyilik yaparak kötülüğü ortadan kaldıranların babalarıyla, eşleriyle ve çocuklarıyla girecekleri, meleklerin her kapıdan girerek selâm verecekleri; diledikleri her şeyin içinde bulunduğu ; altın bilezikler takınacakları, ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler giyerek tahtlar üzerinde oturacakları; yanlarında gözlerini eşlerine dikmiş yaşıt güzellerin bulunduğu ebedî mekânlardır.
    Firdevs Cennetleri, îman edip sâlih amel işleyenlerin, içlerinde konaklarıyla birlikte ebedî kalacakları; huşu içinde namaz kılanların, boş şeylerden yüz çevirenlerin, zekâtlarını verenlerin, iffetlerini koruyanların, emânetlere riâyet edenlerin, sözlerini yerine getirenlerin içlerinde temelli kalacakları ve vâris olacakları8 ebedî mülklerdir.                Devamı Yarın