BAYRAMLAR mutluluğun, barışın, huzurun, kırgınlıkların, küsgünlüklerin, insanların birbirleriyle olan muhabbetinin doruk noktaya ulaştığın, farklı bedenlerdeki kalbin aynı tempo ile atmasını sağlayan özel günlerdir...
Milli bayramlarımız özgürlüğe kavuşmamız, vatan savunmamızda elde ettiğimiz başarıların gururunu, coşkusunu bizlere yaşatır. Dini bayramlarımız, inançlarımız doğrultusunda yerine getirmiş olduğumuz sorumlulukların verdiği huzuru, coşkuya dönüştürmemize vesile olmaktadır...
Geldiğimiz noktada gelişen teknolojinin esiri olunca, gelenekler, inançlarımızın bizlere yüklediği sorumluluklar da dijital ortama taşındı. Yakınlarımızla temas ederek, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperek kutladığımız dini bayramlarımızda artık, dijital ortamda atılan kısa cümlelerle, karşı tarafından belki de hiç anlayamadığı harfleri yanyana getirmek suretiyle yerine getirmekle yetiniyoruz.
Komşularımız arasındaki husumeti bayramı vesile kılarak kaldırmak yerine, onlarınaralarındaki bu husumetin daha derine inmesine katkıda bulunmayı çoğu zaman marifet sayıyoruz. 'Bana dokunmayan yılan bin değil, yüzbinlerce gün yaşasın' diyoruz...
Bugün arife, yarın bayram. Bugün çarşı pazar dolaşıp, yeni kıyafetler almak için dolaşanlar. Bavulunu hazırlayıp, bayramı yakınlarından uzaklarda geçirme planları yapanlar. Bayram sabahında soluğu tarihi Çapanoğlu Büyük Camide alıp, bayram namazını kılıp, cami cemaatinin arasında, camide olduğunu gösterebilme mücadelesi verenler. Konu komşu veya akraba ziyaretiyle yetinip, yolda karşılaştığı kişiye selam verme ihtiyacı bile duymayanlar. Cep telefonunun hafızasına yüklediği, kendi emeği bile olmayan kutlama mesajlarını toplu gönderim tarifesi ile rehberindekilere gönderenler.Daha bir çok anlamsızlıklara 'anlam katmaya' çalışanlar. Ramazan Bayramını bunlardan ibaret olarak sanıyor, inancının gereğini yerine getirmiş olduğunu düşünüyor...
Bugün Arife, yarın Bayram. Pazar günü bayramın son günü. Bir hafta sonrasında sandığa gideceğiz. Kendi geleceğimize, ülkenin geleceğine yönelik bir kararın parçası olacağız. Vereceğimiz karar ne olursa olsun, sonunda pişmanlık duymakta var. 'Tercihim doğruymuş' demekte var. Yani toto oynar gibi seçim tercihinizi belirlediğinizde pişmanlıklarınız fayda etmeyecektir. O nedenle, tercih yaparken bireysel düşüncelerinde ülke gerçeğini örtüştürmeye yönelik bir değerlendirme yapmak durumundasın. Bunu yapmadığıntakdirde, kalabalığa uyup, aralarına karıştığında yarın şikayet etme şansında ortadan kalkacaktır...
Hangi partiden olursa olsun, bugün 'adayım' diyerek, sokak sokak dolaşan, seçmenden oy talep eden, kazanma şansı yüksek olandan şansı olmayan isme kadar hepsi değerlidir. İnanıyorum ki; hepsi kendi ölçülerinde Yozgat için, ülke için ellerinden gelenin fazlasını yapabilmek için bir mücadele verecektir. Ancak, bizler elini uzatıp, destek isteyenleri dinlemek, söylediklerini sorgulamak yerine, şirin görünmeyi tercih edersek, pişmanlıklarımız kat be kat artacaktır. Bu fırsat bugün kaçacak, ikinci fırsat 5 yıl sonra gelecek ama iş işten çoktan geçmiş olacaktır... 
DÜNDEN BUGÜNE, BUGÜNDEN YARINA...

Göletlerde su kalmadı
YOZGAT'ta kış mevsiminin oldukça kurak gitmesi su kaynaklarını da kuruttu. Yozgat Belediyesi, yaz aylarında su sıkıntısı yaşanmaması için şimdiden kolları sıvadı. Belediye Başkanı Mehmet Erdemir, mevcut su rezervlerinin yeterli olduğunu, ancak yeni kaynaklara her zaman ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
23 Mart 2000