Bu zamanı anlamak güç
Bu zaman zeval zamanı
Yüz boyalı, kafa hörgüç
Fikirde aval zamanı
Vezir, kizir, paşa, ağa
Bin tilkiyle girer bağa
Baykuş tüner boş konağa
Milletsiz düvel zamanı
Ya gafildir ya da deli
İşte dünü, işte hâli
Yayılıp oynar ahali
Def ile kaval zamanı
Su kırılır, hava erir
Kuş sürünür, balık yürür
Çok ekâbir fetva verir 
Martaval, maval zamanı
Havuroğlu, Hak bilinmez
Bilinip ibret alınmaz
Sallı saplı baş bulunmaz
Kızıl sırt, gövel zamanı
Kenan ÇARBOĞA
ÖLMEK İÇİN YAŞIYORUZ
Hayat denen yolculukta
Sona doğru koşuyoruz
Göz kırpmadan bir solukta
Engelleri aşıyoruz
Saçlardaki ilk ak gibi
Uçurumda toprak gibi
Güz gününde yaprak gibi
Takvimlerden düşüyoruz
Dişimizle, dilimizle
Gâh kürekle, belimizle
Hiç durmadan elimizle
Kabrimizi eşiyoruz
Günün sahibi değiliz
Tenin sahibi değiliz
Canın sahibi değiliz
Emaneti taşıyoruz
Daha doğmadan çizilmiş
Alna, kadere kazılmış
Yazımız böyle yazılmış
Ölmek için yaşıyoruz
Kenan ÇARBOĞA
BÜĞELEK TUTAR
Konuşsam büyükbaşların
Başları büğelek tutar
Nodula layık başların
Peşleri büğelek tutar
Koltuğunda kabarsa da
Yokluğumda gubarsa da
Hırslarından geberse de
Leşleri büğelek tutar
Havuroğlu, sen hâsılı
Söz dedin, sözün asılı
Düzenin tavlı, besili
Dişleri büğelek tutar
Kenan ÇARBOĞA
SUÇ ARAMA
Oğul, baştan ar gitmişse
Yanaklarda suç arama
Bey obayı terk etmişse
Döneklerde suç arama.
Berk değilse tasma, yular
Döner sahibini dalar
İt olanlar kemik yalar
Çanaklarda suç arama
Âkil denen sakil ise
Beyni kuştan nakil ise
Cehalette tekil ise
Bunaklarda suç arama
Sevda, gönül, aşk balçıkta
Debelenir meşk balçıkta
Saray, çadır, köşk balçıkta
Konaklarda suç arama
Baş boğalar yüzülmüşse
Sıra sıra dizilmişse
Düve, dana bozulmuşsa
İneklerde suç arama
Kenan ÇARBOĞA/SİVAS