TEK odalı evimizde bu Dünya da yaşadığımız her dakikayı bir İmtihan!... sayıp, yaşamımızı ona göre sürdürüyoruz. Cuma günüydü, oğlumu da yanıma alıp Cuma Namazı için Camiye gittik. Namazımız bitti, Rabbim kabul etsin.
Dışarı çıkan cömaatle tokalaşıp, helallik diliyoruz. Önümde, dizlerimin üzerine koyduğum havluya birisi para koymuş.
“Bu para kimin? ” diye sahibini aramaya çalışıyorum, kalabalık ve gürültünün artmasıyla da derdimi anlatamıyordum...
Zaten iş çığırından çıkmış, gelen önüme para atıyor... Buna engel olamıyorum... Havluyu yüzüme kapatıp:
”Ben dilenci değilim! Ben para için gelmedim! Cuma Namazı kılmak için geldim!” diyerek hıçkırarak ağlıyordum.
Cömaat gitmişti.
Caminin İmamı bir bardak su getirip, beni teselli etmeye çalışıyordu. Oğlum  bana  bir taraftan.
“Baba ne çok paramız oldu” diye kulağıma eğilerek fısıldıyordu…
Uzun bir müddet Camiye  Gitmedim!.... Rabbim affetsin.
Sevmek!... Allah için Sevmek ne kadar güzel oluyor. Sevdiniz mi, art niyet, kötülük ve önyargılarınızdan arınıyorsunuz. Her şey daha güzel oluyor.
İnsanlarla gönül bağı, gönül köprüsü oluşturmak, gönül alış-verişi ne de hoş oluyor.
Sevmenin yanında, birilerinin ihtiyacını görmek...
Her İnsanın yapabileceği  bir şeyler vardır.
Ben, eğer o gün birine yardımım olmuşsa çok mutlu oluyorum ve rahat uyuyabiliyorum.
Bu yardımın çok çeşitleri var, saymakla bitiremeyiz.
En basit bir örnek… Annem, fırınlı sobada çörek yapar.
O çörek pişene kadar, ya Rabbim bu çöreğe bir misafir gönder, diye dualar ederim.
Mahalledeki çocuklarla aram çok iyi gidiyor.
Evden dışarı çıktığım zaman beni gören çocuklar yanıma geliyor:
“Amca bakkaldan  herhangi bir şeyin  gelecekse getirelim, istersen seni gezdirelim” diyerek yardım etmenin tadını çıkarıyorlardı.
Bir İnsana yardım!... etmek ne güzeldir.
Çocuklar bu güzelliği yakalamışlar.
Hep böyle güzelle, güzellikle yaşasınlar.
Bir gün yine iki küçük Çocuk yanımdan  geçti.
Biraz İleri gidince geri dönüp yanıma geldiler:
“Amca, biz bakkala gidiyorduk, bize verilen bu Harçlığımızı!... harcamak için. Bu parayı harcamaktan vazgeçtik, sana vermek istiyoruz'' dediler.
Çok duygulandım. Sattığım çoraplardan Çocuklara, yardım olarak  birer çorap verdim.
Parasıyla benden çorap alıp ta, parasını getirmeyen kocaman İnsanlara!... bakın, birde şu küçük Çocukların düşüncesine...
Çocukların parasına birazda ben katkıda bulunarak o günkü gönül alış – verişini yapmış oldum.
Evet, bu tekerlekli sandalye!... bana çok şeyler öğretti. En önemlisi Evreni ve İnsanları okumayı!... öğretti.
Tekerlekli sandalyeye bağlandım, akraba, eşimizi ve dostumuzu öğrendim.
Mahallede esnaflık yaptım, komşularımızı öğrendim. Öğrendiklerin çoğaldıkça ona göre kendini ayarlıyorsun.
O zaman yaşamın daha bir anlamlı oluyor.
Böyle anlamlı günler, aylar geçip gidiyor.

                  ***
Sana elbise, Ayakkabı alırım diyerek.
Avunup  kavrulmayı .
Baba, ana yanında. Onlar sız  olup.
Yırtık ayakkabı içinde üşümeyen. 
Çocuk olmak istiyorum.
                  ***
    Selam ve dua’larımla.