Bahçelievler semtinde bulunan işyerime gitmek için Etimesgut istikametine giden bir otobüse binmiştim. Otobüs oldukça dolu fakat sinek uçsa vızıltısı duyulacak derecede sessizdi. Önümüzde giden ve yanlış manevra yapan bir aracın etkisiyle şoförümüz ani bir fren yaptığından, ayaktaki yolcular birbirinin üzerine yıkılmışlardı. Yanında hanımıyla beraber giden ve kontrpyeden olumsuz etkilenen bir hemşehrimiz bu duruma oldukça çok kızmıştı.
-Norüyon emşerim, gozüyün onüne bahsana..
-Ne yapalım hemşerim, görmüyormusun önümüzde adam zik zak yapıyo. Sende ordan çatlak çatlak efeleniyorsun.
-Bana bah, edebi dayrende dur, çatlah senin o yalman gafan..
-Doğru konuş be, zaten canım sıkkın şimdi kalkar atarım aşağıya seni.
-Kimi atıyon la, gavata bah, beni atacah adamı meledirim sen beni biliyonnu…
Sert tartışmalara ara elemanlar sükunet için müdahale ediyorlar fakat iki tarafında susacağı yok. Neyseki şoför susmuştu. Bir iki dakikalık bir sessizlikten sonra hemşehrimiz homurdanmaya devam ediyordu.
-Bızaladırım vallaha ben adamı. Eşşek sıpasına bah hele. Gusura bahmayın emşerim demiyoda atarım aşşaya diyo. Bi garış bacayınan beni aşşaya atacağmış şu la., Goca Yozgat gelsin bahıyım beni atabiliyo mu aşşaya….
-La sen kimi bızaladıyon, Hollanda ineğimi zannettin beni..
Kalkıp birbirine yürümeler. Ardından bir sessizlik daha sonra “ Vallaha bızaladırım adamı, gotleğa bah hele” diye hemşehrimizin rutin homurdanmaları.
Kahkahanın bini bir para. Karın bölgesi geniş, pala bıyık, ceketin ceplerinin doluluğu nedeniyle aşırı derecede yere sarkık, babayiğit ve komik bir tip. Dert mizacı, sinirli hali ve kendinden emin şekilde “Bızaladırım vallaha” sözleri rutin aralıklarla tekrarlanınca desibeli yüksek kahkahaların arasında kalıyorduk. Duraklarda otobüsten inenleri seyrediyordum. Yalnız başına hala gülerek yürüyen yolcular, azgın ve gergin şoför, dili damağı tutulmuş hemşehrimizin başı atkılı hanımı, papağan gibi hemşehrimizin sözünü birbirine söyleyen şamatacı öğrenciler, bu söze gülmenin yanlış anlaşılacağını bildikleri için ara ara kıkırdayan genç kızlar ve tabiî ki ben.
Ben Milli Kütüphanenin orda indim. Komedi otobüsü sinirli şoförün sert gaza basmaları ve manevralı süratıyla içinde hemşehrimiz de dahil olmak üzere Etimesgut’a doğru gidiyordu.
Ne sinir kaldı bende ne stres. Güzel bir memleket havası esti. Pazartesi günü gülerek işe başlamak kime nasip.
Güle güle Bozok harmanlarının yiğit insanı, güle güle bozulmamış, eğilmemiş, onurlu hemşerim. Dürüstlüğün, vakarın ve adamlığın simgesi. 
Varol aslan Yozgatlı.