KAÇIMIZIN evinde kütüphanesi var?  Kaç esnafın dükkânında okuyabileceği bir kaç kitabı var?     Kaçımız okumayı alışkanlık haline getirmişiz? Ayda hafta da yılda kaç kitap okuyoruz? Kahveler tıklım tıklım, insanlarımız bom boş. “Kitap alın okuyun” deseniz insanlar yüzünüze ters ters bakıyorlar: “Okumak da neymiş adam!” dercesine!... Kahvehanelerimizi niçin kıraathanelere dönüştürmüyoruz? Niçin kitap kafeleri çoğaltmıyoruz? Neden özel kütüphaneler kurup gece saat 24.00’ e kadar açık tutmuyoruz?
Kitapla gelişmeyi kalkınmayı yakalamış ülkeler var?  Bizim dinimiz sağlam , bize okumayı emretmiyor mu yoksa?.. Kitap okuma kampanyaları ile kitap okunur mu bilmem ama... Hepimizin üzerine düşen görevler var. Kitap kurdu, bilim ve kitap dostu olmak zorundayız.     
Okuma saati uygulaması başlatmalıyız. Evlerimizde, işyerlerimizde mutlaka birer kitap dolabı bulundurmalıyız. Anne-baba olarak öncelikle biz okumaya başlamalıyız. Evde, işyerinde otobüste, yazıhanede nerede olursak olalım kitap elimizden düşmemeli! Okunmalı, anlatmalı ve Türk toplumuna okuma alışkanlığı kazandırmalıyız. Bu hepimizin milli ve insani bir görevidir.   
Biz kalkınmak istiyoruz, biz gelişmeyi düşünüyoruz, o halde kitapla dost kalmaya mecburuz!...Bilim ve teknoloji çağına ayak uydurmak zorundayız. Bilimsel gelişmeyi yakalamalıyız. Yediden yetmişe gencinden ihtiyarına kitapla olan dostluğumuzu başlattığımızda, gelişmenin, mutluluğun anahtarını yakalamış oluruz.     
Okumayı bir tutkuya dönüştürelim… Kitapla dost kalalım, Hediyeleşmeleri kitapla yapalım, Üniversitelerimizde okullarımızda kitap okuma seansları düzenleyelim. Gençlerimizi okumaya, araştırmaya yönlendirelim. Köylerde odalarda, kahvehanelerde kitap bulundurup kitap okumayı teşvik edelim… Kitaba olan dostluğumuz hiç bitmesin. Sahi bizim üniversitelerimiz ne iş yapar? Topluma bilimi ve okumayı sevdirme diye bir dertleri- çabaları var mı- yok mu dersiniz?
Çağa ayak uyduramayanlar gelişen toplumların oyuncağı olarak kalırlar...Ne yazık ki okumayan bir toplum haline gelmişiz. Bu bizim adımıza üzücü bir konudur. En büyük sıkıntımız okumayı bir tutku, sevda haline getirememişiz!... Topluma okuma alışkanlığı kazandıramamışız!  Tüm gelişmiş ülkelerde okuma alışkanlığı bir sevdaya dönüşmüş!... Biz de ise kitap okumak adeta anlamsız bir işe gibi ?...  “Kitap okuyor musunuz?” dedim mi adamın zoruna gidiyor.   
Gelişme bilimle, bilgiyle, teknolojiyle oluyor. Bilime okumaya ve bilgisayar çağına ayak uyduramayanlar küçülmeye, yok olmaya mahkûmdurlar!... Ülkemiz insanı bilgi toplumu olma yolunda ilerlemedikçe gelişen çağa ayak uyduramayacaktır.     
Avrupalı seyyahlar eserlerinde Türkleri anlatmışlar. Türklere bakış tarzları var eserlerinde. Çünkü o dönemler Osmanlının gelişme ve atılım dönemleri. Anadolu’da gördükleri olayları anlatılıyorlar. Bunlar ifade edilirken bir kültürden Türk- İslam  kültüründen övgüyle söz ediliyor. Osmanlı’da mektep medrese yok diyenlere Avrupalı yazarlar cevap veriyor... Günümüzle değerlendirdiğimizde karşıma çıkan tablo tam tersi... 
Şimdiler de Avrupalı Osmanlı gibi okuyan araştıran insanlarla dolu… Sizi örnek olarak  gösterenler sizi kat kat geçmişler.  Dinimizin ilk emri “oku” ise o halde Yüce Allah da bize okumamızı araştırmamızı emrediyor öyle değil mi?..