Suriye'deki rejime karşı olan başkaldırıda Türkmen Mücahitler sınır bölgelerinde nöbetlerini tutuyorlar. Son dönemde yaşanan aşırı saldırılar ise Türkiye'nin 'güvenli bölgeyi' gündeme getirmesiyle sıklaştı. Rusya ve Esad güçleri Türkmen Dağı'na bombalarla saldırıyorlar. Sözde “Türkiye ayağını denk al. Sen Suriye'ye giremezsin. Tampon bölge, güvenli bölge oluşturamazsın” mesajı vermeye çalışıyorlar. Aslında bu bir rest çekmedir.

Türkmenler, muhalifler Suriye'de destan yazıyor. Son bir haftadır süren yoğun saldırılarda komutanların, mücahitlerin “Burası ikinci Çanakkale'dir. Kanımızın son damlasına kadar da olsa Türkmen Dağı'nı terk etmeyeceğiz” diyorlar.

Suriye Türkmen Doktorlar Birliği Başkanı Muhtar Fatih Muhammed, "Rus uçaklarının bombaladığı yerlerde çok sayıda yaralımız var. Kobani (Ayn el Arap), dünya gündemine gelmesine rağmen Türkmenleri Türkiye'de bile 2-3 TV kanalı dışında konuşan yok. Biz Türkmenler, bir Kobani olamadık. Kobani halkına kötü gözle bakmıyoruz ama Kobani'dekiler insan da Bayır-Bucaklılar değil mi? Türk halkına çağrımdır. Çok kötü durumdayız, bize destek olun" diye acı gerçeği dile getiriyorlar.

Türkmen Dağı'nda şiddetli çatışmalar sonrası Bayır Bucak'ın düşmesi, Suriye İç Savaşı'nın seyrini bütünüyle değiştirecek kapasitede. Bayır-Bucak'ı tamamıyla kontrol altına alarak Akdeniz sahilini güvenceye almak isteyen Esed, aynı zamanda İdlip, Cisr-el Şuur ve Halep'e de buradan bir koridor açmaya çalışıyor. Muhalif grupların birleşerek kurduğu Fetih Ordusu nisan ayında Cisr-el Şuur, mayısta ise İdlib'i almış ve Esed güçlerine ağır darbe indirmişti. Ülkenin en önemli kenti olan Halep'in yarısını da muhalifler kontrol ediyor.

Bu bakımdan hem stratejik olarak hem de insani bakımdan Bayır-Bucak Türkmenlerine korumak ve bölgedeki katliam tehdidini ortadan kaldırmak hayati derecede önem taşımaktadır. Bu bölge Türkmen kontrolünden çıkarsa, Suriye sınırımızda bir PKK/PYD hattı kurulacak ve Türkiye, Suriye sınırı terör örgütünün hâkimiyet alanına girecektir. 

Yüzyıllardır bu bölgeyi yurt edinmiş Türkmen kardeşlerimizin yalnızlığa terk edilmesi, yaşadığı bu topraklardan sürülmesi, ırzlarının ayaklar altına alınması, katledilmesi; vicdanı olan her insanın içini kanatmaktadır. Türk devleti, büyüyecekse sınırlarımız dışındaki kardeşlerimizle büyüyecektir. Tarih bu sorumluluğu Türkiye Cumhuriyeti’nin omuzlarına yüklemiştir. Bölgede yaşananlara, başta Türk Hükümeti olmak üzere tüm dünya devletleri kısa zamanda müdahale etmeli ve Türkmenler üzerinden devletimize karşı oynanan bu oyun mutlak surette bozulmalıdır.

Bayırbucak Türkmen Dağı Tugayı Komutanı, Türkmen'den terörist çıkmayacağını söyleyen  Albay Ebu Fadıl:

"Bizim tarihimiz insanlık tarihidir. Türkmenler kendine silah çekmeyene, masuma, kadına, çocuğa asla silah çekmez. Bu tarih boyunca böyledir. Bize bazı kesimler terörist gözüyle bakıyor. Maalesef bizi Türkiye'deki siyasi hesapların malzemesi yapıyorlar. Ancak biz taraf değiliz. Biz Türkiye'nin tamamını kardeş biliriz. Ancak Erdoğan her çıktığı televizyonda, konuşmasında Bayırbucak Türkmenlerinden bahsediyor. Bize sahip çıkıyor. Erdoğan'ı ayrıca çok seviyoruz. Türkiye'ye çok büyük borcumuz var. Hem devlete hem de millete çok şey borçluyuz. Şu an A' dan Z' ye tüm ihtiyaçlarımızı Türkiye karşılıyor, hem de karşılıksız. Allah bin kere razı olsun ve korusun devleti, Erdoğan'ı, Davutoğlu'nu ve tüm Türk milletini."

Suriye'deki Türkmen kardeşlerimizin büyük ateş altında olması, 50 bine yakın Türkmen kardeşimizin katliamla karşı karşıya gelmesi, adeta bir soykırıma uğrama aşamasına gelmesi kabullenilecek bir mevzu değildir.  Bütün dünya bu katliam karşısında sesiz kalmamalıdır.