YOZGAT'ın bitmeyen çilesi, hiç bir zaman da bitmeyecek gibi görünüyor. Aslında bitmesini de pek istimiyoruz, gibi. Zira bunca yıldır yapılan işkenceye alıştık. Bu işkenceye son verildiğinde halimiz nice olur! Hadi bizi boşverin. Zaten kimsecikler gayle almıyor. Bizlere işkenceyi reva görüp, eğlenenlerin hali nice olur! Hiç düşündünüz mü?. Yazık, bırakın eğlensinler!..
Sekili Köyü'nde, tarım alanlarının bulunduğu bölgede kurulu çadırkentte gerçekleştirilen etkinlik dönüşünde, Yozgat girişine geldiğimizde, şaşırdık. Önce bir kaza olabilme ihtimalini dikkate aldık. Zira, acı acı siren sesi kulaklarımızı çınlatıyordu. İstifimizi önceleri bozmadık. Bir kaza olması halinde ambulansın diğer taraftan, şehir merkezi istikametinden gelmesi gerektiğini düşündük. Yanıldığımızı kısa süre sonra anladık. Arkamızdan, Yerköy istikametinden gelen siren sesiyle irkildik. Mümkün olabildiğince aracımızı kenara çekip, yol vermeye çalıştık. Sadece biz mi? Tüm konvoy, aynısını yapmaya çalıştı. Karşı yönden gelen araçlar, konvoydaki değir araç sürücüleri tarafından uyarıldı. Ambulans güçlükle de olsa yolunu bulup, uzaklaştı. Hastayı götürdü...
Yozgat şehir merkezinden geçen Uluslararası E-88 Karayolu'nda iyileştirme ve genişletme çalışmaları yapılıyor. Ama tedbir almak, trafiği rahatlatıcı çalışma yapmak yerine işin kolayına kaçmayı tercih edince, ortaya karmaşa çıkıyor. Bu karmaşa içerisinde ise, yazımın girişinde sözünü etmeye çalıştığım konu geliyor, aklımın ucuna. 'Gerçekten bizlere işkence etmekten zevk mi alıyorlar? Bizleri yönetenler, yönetmeye çalışanlar!' diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Çünkü, yaşanılanları, yapılanları başka türlü açıklama şansım yok. Veya varsa bile ben nedir, nasıldır bilemiyorum. Açıklasın...
Çalışmanın yapıldığı Atatürk Yolu ile E-88 Karayolu'nun kesiştiği bölümde, trafik akışını başka yönlere sevk edilebilecek tali yollar bulunmasına karşın, ısrarla mevcut yol trafiğini kontrollü olarak kullanmanın mantığını anlamıyorum. Hava kararıp, trafik yoğunluğu Atatürk Yolu istikametinde hafiflemiş, benzinlikler istikametinde ise yok denecek duruma gelmesine karşın, trafik ışıklarının devrede olmasının anlamını anmakta zorlandığımı belirtmek isterim...
E-88 Karayolu'nun Ankara istikametinden gelen araçlar, Sarıhacılı köprüsünün yan tarafındaki tali yoldan Atatürk Yoluna, eski Tıp Fakültesi Hastanesi arka kısmından Şehir Merkezi'ndeki yola bağlanmak suretiyle, yol trafiği hafifletilebilir. Aynı şekilde Atatürk Yolu'ndan E-88 Karayolu'na çıkış engellenip, trafik yan yoldan sağlanabilir mi? Sağlanabilir. Ama bunları yapmak yerine, trafik akışını sıkıştırıp, Yerköy-Yozgat arasını 15 dakikada kateden sürücülerin, Yozgat gişiniden şehir merkezine girişlereni bir saate çıkartacak önlemlerin(!) alınıyor olmasının izahını bulamıyorum. Edebilen varsa buyursun. Bu bir işkencedir. Bu işkenceden birileri zevk alıyor. Bizlerin de zevk aldığımızı düşünüyorlar. Bizleri bu zevkten mahrum bırakmıyorlar!..
DÜNDEN BUGÜNE, BUGÜNDEN YARINA
-BAKANLAR YOZGAT’TA AÇILIŞ YAPTI...

DEVLET Devlet Bakanı, Başbakan yardımcısı Abdüllatif Şener ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ, açılış törenlerine katılmak üzere 25 Ekim 2003 tarihinde Yozgat’ta geldi, önemli açıklamalarda bulundular. Şener, siyasi üslubun, halk arasında bir kültür oluşturduğunu belirterek, ‘’Siyasetçi yıllardır konuşmalarındaki üslubuyla insanlarımızı hasta etti. Yeni siyasi üslubumuzla, koruyucu hekimlikle ilgili önemli bir adım atmış olduk’’ dedi. Şener, Avrupa’dan Tiflis’e kadar uzanan demiryolu projesinin uzun vadede devreye sokulacağını söyledi. Şener, ‘’Demir Yollarımızın mevcut yapısından ve atıl durumdan kurtarılması gerekir. Demiryolu ile ilgili projelerimizin hayata geçirilmesiyle birlikte Anadolu’daki yatırımcı da rekabet ortamına girme şansını yakalayacaktır’’ diye konuştu. Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise, özellikle ilçelerde uzman doktor konusunda sıkıntıların bulunduğunu belirterek, sözleşmeli personel uygulamasıyla sorunun çözümleneceğini söyledi.