Türkiye’nin 2013 yılındaki uyuşturucu raporunda ise toplam ölüm sayısı 162 kişi olarak kayıtlara geçmişti. Raporda dikkat çeken bir başka detay ise uyuşturucu madde kullanıcılarının başlama nedenleri oldu. Uyuşturucuya başlama nedenlerinin başında yüzde 48.98 ile arkadaş etkisi gelirken, merak nedeniyle başlayanların ise yüzde 23.71 olduğu kaydedildi. Uyuşturucu madde kullanıcılarının yüzde 69.74’ünün ilköğretim mezunu olduğu, madde kullanıcılarının yüzde 66.49’unun hiç evlenmemiş veya yalnız yaşayanlardan oluştuğu ifade edildi.
FUHUŞ AİLELERİN DAĞILIMINI KÖRÜKLÜYOR
Ailenin  dağılması, alkol ve uyuşturucu kullanımın artması, zinanın suç olmaktan çıkarılması, TV'lerdeki ahlâksız yayınların çoğalması fuhşa en önemli etken olarak gösteriliyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2002-2010 yılları arasında fuhuş suçları yüzde 220, ırza geçme ve çocuklara cinsel taciz suçları yüzde 125 oranında arttı.
Toplumlar için büyük bir sorun olan fuhuş konusunu gündemde tutmaya devam ediyor. Fuhuş yapan kadın sayısındaki artış ahlaksızlığı iğrenç boyutlara taşıyor. İlahiyatçılara göre, ülkemizde son dönemde maddi başarılara odaklanılırken, manevî alanda ise arzulanan performans sergilenemedi ve fuhşun artmasına kapı aralanmış oldu. Ortaya çıkan tabloda; ailenin dağılması, alkol ve uyuşturucu kullanımın artması, zinanın suç olmaktan çıkarılması, TV'lerdeki ahlâksız yayınların çoğalması fuhşa en önemli etken olarak gösteriliyor.
Fuhuşla ilgili kimi rakamlar da, yaygınlığın bir başka göstergesi olarak yorumlanıyor. Adalet Bakanlığı yaptığı dönemde bir soru önergesini cevaplandıran Sadullah Ergin, 2002-2010 yılları arasında fuhuş suçlarının yüzde 220, ırza geçme ve çocuklara cinsel taciz suçlarının yüzde 125 oranında arttığını açıklamıştı. Ergin önergeye cevabında şu bilgileri vermişti: “Fuhuş suçundan 2002 yılında 2669 kişi hakkında dava açıldı. Bu sayı 2007 yılında 4494’e, 2010 yılı sonu itibariyle de 8409’a ulaştı. Fuhuş suçu 8 yılda yüzde 220 oranında artış gösterdi. Cinsel saldırı ve çocuk istismarları suçlarından 2002 yılında 16 bin 043 sanık hakkında dava açılmışken, bu sayı 2007 yılı sonu itibariyle 19 bin 162’ye ve 2010 yılı sonu itibariyle de 35 bin 760’a ulaşarak 8 yılda yaklaşık yüzde 125’lik bir artış yaşandı.”
EŞCİNSELLİK  TEHLİKELİ BİR  SAPKINLIKTIR

Resmi olmayan bilgilere göre Türkiye'de 3 milyondan fazla eşcinsel yaşıyormuş. Bu 3'ün yanına bir sıfır atın, bence doğru rakam bunun bile üstündedir. Eşcinsel sayısı 3 milyon da, kendi cinsiyle seks yapan onca kişi ne oluyor acaba? Onlar kazaren veya mecburiyetten mi deniyorlar eşcinsel ilişkiyi? İster eşcinselce olsun, ister biseksüelce, ister transseksüellerle, eğer bu tür bir ilişkiyi gerçekleştiriyorsan veya gerçekleştirmek isteyip de içinde tutuyorsan, sen de bir LGBT bireyisindir. Heteroseksüel evlilik yapman, çoluğa-çocuğa karışman,  sadece aktif olman seni LGBT'likten kurtarmaz.
Yarıdan fazlası üniversite mezunuymuş eşcinsellerin. % 61'i evlenmeyi, yarısı da ileride ebeveyn olmayı düşünüyormuş. Şaşırtıcı! Yarısı sözlü tacize uğruyormuş. % 16.4'ü hizmet veya ürün alamamaktan şikayetçiymiş. % 12.4'ü fiziksel şiddete maruz kalmış. İşte bu rakam inanılmaz derecede düşük. Çünkü eşcinseller şiddete maruz kaldıklarını onurlarına yediremedikleri için saklıyorlar. Bana göre şiddete maruz kalmayan eşcinsel yoktur.(Devamı var)