Türkiye Cumhuriyeti, 15 Temmuz gecesi, tarihinin en büyük saldırı ve tehdidiyle karşılaştığı olaylardan birisine sahne oldu. Hatta ta 1071’den beri bu topraklar üzerinde oynanan oyunların yeni birisi daha sahneye konuldu. 
15 Temmuz gecesi ülkemiz bir deprem yaşadı. Türk halkı kendi içinden çıkan kandırılmış hainlerce kendi silahıyla vurulmaya çalışıldı. Peygamber ocağı diye bilinen kutsal ocaktan; “ İnançlı insanlardır “ diye yöneticilerin göz yumduğu devlet kademesine yerleşmelerinden rahatsızlık duymadığı, zatlar tarafından arkadan hançerlenmek istendi. Yeni bir İstiklal Harbinin yaşanmasına kapı aralandı.
Cumhurbaşkanımızın “ Haşhaşiler “ diye tabir ettiği karanlık, bir o kadar da kördüğüm olan ve adına “ Hizmet Hareketi” denen ancak, hizmetten başka her türlü kirli ve sinsi oyuna baş vuran bir örgütle tanıştık. Sinsi yapılanmanın gizli bir tezgahıyla karşı karşıya kaldık. Başlangıçta ne olduğunu anlamakta zorlandığımız bu hadise gecenin ilerleyen saatlerinde yerini ihanete ve  bomba seslerine bıraktı. 
İrkildik, korktuk, endişe ettik sokaklara döküldük ve heyecanımızı top yekûn kucaklaşarak paylaşmaya çalıştık. Sanki dünya üzerimize saldırmış gibiydik. Haçlı ruhu yeniden canlanıyor, Anadolu işgal edilmek isteniyor, vatanımız parçalanmaya gidiyor dedik. Elimize bayraklarımızı alıp caddeleri, meydanları doldurmaya başladık. Çanakkale ruhu canlanmıştı. Ölüm korkusu aklımıza gelmedi, bir an bile endişe duymadık, vatan elden gidiyor dedik, bayrağa ve vatana sahip çıkmanın tam zamanı diye düşündük. Bizler için ölüm kutlu bir sevdanın başlangıç anıydı…
Bu topraklarda Savaşlar, darbeler, terör ve birçok oyun maalesef ülkemizin ve bu toprakların yakasını bırakmıyor. Çünkü yedi düvelin bu topraklar üzerindeki emelleri hiç sona ermedi ve ermeyecek. Hedef Türkiye’dir, hedef Türk Milletidir.                     
15 Temmuzda yapılan bir darbe girişimi değildir. Yapılan bir iç savaş ve ülkenin bölünmesi planıdır. Kürt- Türk, Alevi- Sünni çatışması, bölgeler, şehirler savaşı planıdır. Ülkemizin üçe, beşe belkide ona parçalanma operasyonudur. 
İslam ve Türk dünyasının lideri, mazlum milletlerin hamisi Türkiye’nin yok edilmesi ihanetidir. Eğer başarılı olunsaydı; Taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakılmayacak ülkemiz ve tüm İslam dünyası kan gölüne döndürülecek, sığınılacak hiçbir liman kalmayacak, İslamın son kalesi de yok olacaktı.
Yapılan ihanet hiçbir siyasi polemiğe ve istismara kurban edilmeyecek kadar dehşet vericidir.
Bunu anlayamayacak kadar gaflet içinde olmak ihanetle eşdeğerdir. 
Bu uğurda Şehit veya gazi olan, ilk dakikadan itibaren gerek halkımızı meydanlara çağıran gerekse duyarlı olup kendiliğinden meydanlara inen, dualar eden en üst makamdaki yöneticilerimizden en ücra köşedeki sade bir vatandaşımıza kadar herkesten Allah razı olsun.
15 Temmuzu anlamak ve bu ihanetten belki de bir yükseliş, yüceliş , bir dönüm noktası fırsatı yakalamak elimizdedir. Gelin bu fırsatı kaçırmayalım. Milletçe yaşadıklarımızı unutmayalım.
Yıldönümünde o günü tekrar yaşayarak hatırlayalım. Allaha yalvarıp dualar edelim. Birliğimiz, dirliğimiz, geleceğimiz, çocuklarımız için ülkemin her köşesindeki 15 temmuz programlarına destek verelim.
15 Temmuz şu anda milletin temel gündemidir. 15 Temmuz'dan çıkartılacak dersler, 15 Temmuz'un sene-i devriyesinde yapılacak faaliyetler milletin de temel gündemini oluşturuyor. Bu da aynı anda hem FETÖ'ye hem PKK'ya hem DEAŞ'a ve diğer terör örgütlerine karşı, yani bu ülkenin birliğine, beraberliğine kasteden ne kadar örgüt, grup, çevre varsa bunlara karşı ortak mücadele azminin yeniden sergilenmesi olacaktır.
Türkiye'nin içinden ve dışından çeşitli yapay gündem oluşturma çabalarına karşı bizim 15 Temmuz gündemini tekrar tekrar hatırlamamız gerekiyor.' diyen Kalın, sözlerine şöyle devam etti: 'Milletimizin verdiği o büyük kahramanlık destanını ve sonrasında yaşanan hadiseleri de çok iyi anlayıp bundan önemli dersler çıkartmamız gerekiyor.Ve 15 Temmuz unutulmamalı, unutturulmamalı.