Bu zengin mutfak kültürünün baş tacı ise Yozgat Çanak Peyniri. Yüzyıllardır Yozgat merkez ve ilçelerinde üretilen bu özel peynir, Yozgat’ın eşsiz doğal bitki örtüsü ve bol su kaynaklarıyla beslenen koyun, keçi ve ineklerden elde edilen sütlerle üretiliyor.

Yarım yağlı ve az olgun bir yapıya sahip olan Yozgat Çanak Peyniri, geleneksel üretim yöntemleriyle sofralara taşınıyor.

Yozgat Çanak Peyniri'nin üretimi, Yozgat’a özgü süt işleme teknikleriyle nesilden nesile aktarılan bir miras olarak öne çıkıyor.

Her aile, kendi sütünü ya da birkaç aile birlikte sütlerini bir araya getirerek "süt evi" adı verilen yöntemle peynire dönüştürüyor.

Bu üretim süreci, Yozgat’ın doğal kaynaklarının ve köklü geleneklerinin modern sofralara taşınmasının en önemli yollarından biri olarak görülüyor.

Tarihi Yüzyıllar Öncesine Dayanıyor… Yozgat’tan Tüm Sofralara! (6)

TARİHÇESİ YÜZYILLAR ÖNCESİNE DAYANIYOR

Yozgat Çanak Peyniri’nin tarihi, M.Ö. 2. yüzyıla kadar uzanıyor. Koyunculuğun yaygın olduğu bu dönemde, Yozgat’ın bereketli topraklarında hayvanlardan elde edilen sütlerin peynir yapımında kullanıldığı biliniyor.

Çanak Peyniri, adını yapımında kullanılan özel toprak çanaklardan alıyor. Bu çanaklar, peyniri olgunlaştırmak için kullanılıyor ve bu süreç, peynire kendine has bir aroma kazandırıyor. Yozgat’ın bu eşsiz lezzeti, Türk mutfağının vazgeçilmez tatları arasında yerini alırken, geleneksel yöntemlerle üretilmeye devam ediyor.

Tarihi Yüzyıllar Öncesine Dayanıyor… Yozgat’tan Tüm Sofralara! (7)

Kazım Arslan: Belediye işçisi çalışmıyor! Kazım Arslan: Belediye işçisi çalışmıyor!

YOZGAT ÇANAK PEYNİRİ’NİN ÜRETİM SÜRECİ

Yozgat Çanak Peyniri’nin üretimi, titizlikle uygulanan geleneksel yöntemlere dayanıyor. Öncelikle koyun, keçi veya inek sütü, elle sağılır ve süzek adı verilen bez torbalardan geçirilerek peynir yapılacak kaplara süzülür. Bu süzme işlemi sırasında süt ısıtılmaz. Eğer süt sağıldıktan sonra soğumuşsa, hafif ısıtılarak 32-35°C arasındaki uygun sıcaklığa getirilir. Süt bu sıcaklıkta maya ile buluşturulur ve karıştırılarak mayalama işlemi gerçekleştirilir. Her 10 kilogram süte, yaklaşık 100 mililitre ev yapımı maya eklenir ve karışım bir süre bekletilir. Bu süreç sonunda, süt pıhtılaşarak peynir haline gelir.

Tarihi Yüzyıllar Öncesine Dayanıyor… Yozgat’tan Tüm Sofralara! (8)

Oluşan pıhtı, büyük parçalara kesilir ve dinlendirildikten sonra kumaştan yapılmış torbalara konularak süzülmeye bırakılır. Süzme işlemi tamamlandıktan sonra, peynir taşlarla baskı altına alınır ve bu şekilde fazla suyunun çıkması sağlanır. Baskı işlemi genellikle 10-20 saat arasında sürer. Süzme ve baskı işlemi tamamlandığında, peynir büyük parçalara kesilerek kaya tuzuyla tuzlanır. Bu tuzlama işlemi, peynirin dayanıklılığını artırırken, lezzetini de belirgin hale getirir.

Peynir, basıma hazır hale geldiğinde, topraktan yapılmış özel çanaklara konur. Çanakların içine peynir, hava almayacak şekilde sıkıca yerleştirilir, çünkü hava peynirin bozulmasına neden olabilir. Çanak dolduktan sonra ağzı temiz bir bezle kapatılır ve bu şekilde birkaç gün dinlendirilir. Ardından, çanağın ağzı asma yaprağı veya temiz bir bezle kapatılarak hamurla sıvanır ve çanaklar ters çevrilerek yarıdan fazlası ya da tamamı kuma gömülür. Bu olgunlaştırma işlemi, serin ve hafif nemli bir ortamda yaklaşık 4 ay boyunca devam eder.

Tarihi Yüzyıllar Öncesine Dayanıyor… Yozgat’tan Tüm Sofralara! (3)

Olgunlaşma süreci sonunda, Yozgat Çanak Peyniri vakumlanarak paketlenir ve 0-4°C sıcaklığındaki depolarda 2-3 ay boyunca muhafaza edilir. Bu uzun süreç sonunda peynir, kendine özgü aromasını ve lezzetini kazanır.

Yozgat Çanak Peyniri, sadece bir gıda ürünü değil, Yozgat’ın köklü kültürel mirasının bir parçasıdır. Geleneksel yöntemlerle üretilen bu peynir, yüzyıllardır Yozgat’ın zengin mutfak kültürünün bir sembolü olarak sofralarda yer alıyor. Doğal kaynaklarla beslenen hayvanlardan elde edilen sütlerle yapılan Yozgat Çanak Peyniri, yerel halk için bir gurur kaynağı olmasının yanı sıra, Türk mutfağının da vazgeçilmez lezzetlerinden biri haline gelmiştir. Bu özel peynir, lezzeti ve üretim süreciyle adeta zamanın durduğu bir lezzet yolculuğu sunuyor.

Muhabir: Ebubekir Üstüntaş