Müftü Gülden, 15-21 Eylülde Mevlid-i Nebi Haftası, 1-7 Ekimde ise Camiler ve Din Görevlileri Haftası kapsamında gerçekleştirilecek etkinliklerle alakalı bilgi verdi.
Gülden, 15-21 Eylül 2024 Mevlidi Nebi Haftası, 1-7 Ekim 2024 Camiler ve Din Görevlileri haftası münasebetiyle Yozgat Müftülüğü tarafından çeşitli etkinlikler düzenleneceğini söyledi.
ETKİNLİK DÜZENLENECEK
Etkinliklerle alakalı bilgiler veren Müftü Gülden şunları söyledi: “14 Eylül 2024 Mevlid Kandilinde tüm camilerde ve Kur’an Kurslarında vaaz ve dualar yapılacak. 14 Eylül 2024 Mevlid Kandilinde kadınlara yönelik saat 14.00 da Bilal Şahin Caminde program düzenlenecek. 14 Eylül 2024 yerel Tv’de Mevlid kandil programı düzenlenecek. Yerel basında Makale yayınlanacak. 15 Eylül 2024 Belediye Büyük Sinema salonunda Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Fatih Kurt tarafından vatandaşlara yönelik konferans verilecek. 16 Eylül 2024 tarihinde Şehit ve Gazi aileleri ziyaret edilecek. 14 Eylül 2024-06 Ekim 2024 tarihleri arasında Alparslan Türkeş Huzur Evi, Sevgi Evleri, Rehabilitasyon Merkezi, Esnaf, Okul, Kadın Sığınma Evi ziyaretleri yapılacak. Sabah Namazı buluşmaları, Engelli vatandaşlarla engelsiz cami buluşmaları, Kredi ve Yurtlar (KYK) yurtlarında ve Türkiye Diyanet Vakfı yurdunda konferans ve programlar düzenlenecek, 06 Ekim 2024 Belediye Büyük Sinema salonunda Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Enbiya Yıldırım tarafından personele yönelik konferans verilecek. 29 Eylül 2024 tarihinde hafızlık icazet programı düzenlenecek.”
YOZGAT HALKI DAVET EDİLDİ
Müftüsü Ali Gülden, Mevlid-i Nebi Haftası ve Camiler ve Din Görevlileri Haftası süresince düzenlenecek etkinliklere Yozgat halkını davet etti.
Gülden, “Bu anlamlı haftalar vesilesiyle toplumumuzun her kesimiyle bir araya gelmeyi, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeyi amaçlıyoruz. Peygamberimizin hayatını ve mesajlarını daha geniş kitlelere ulaştırmak adına tüm halkımızı etkinliklerimize bekliyoruz” dedi.
“YÜCE RABBİMİZ, İNSANI EN GÜZEL ŞEKİLDE YARATMIŞ”
Gülden yaptığı açıklamada, “Yüce Rabbimiz, insanı en güzel şekilde yaratmış akıl ve irade ile donatmış, iman-küfür, iyi kötü, güzel-çirkin, itaat-isyan arasında yapacağı tercihleriyle imtihana tabi tutmuştur. İnsanoğlu, yaratıcısına nasıl kul olacağını, o’na nasıl ibadet edeceğini, çevresiyle olan ilişkilerinde nasıl bir tutum sergileyeceğini ve ebedi hayata nasıl hazırlanacağını, vahiy ve vahyin hayata yansıyan hali olan peygamberler vasıtasıyla öğrenmiştir. İnsan hayatın anlamına ve gayesine, varlığın başlangıcına ve sonuna, bilginin kaynağına ve sıhhatine dair tüm sorularına en doğru cevapları ancak vahyi ve sünneti referans alarak bulacak” dedi.
Gülden şunları söyledi: “Kişiyi tanımlayan, hem doğuştan gelen hem de sonradan kazanılan nitelikleri muhtevi, insanın benliğine ait ruhsal ve manevi özelliklerin tamamını ifade eden bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Her doğan fıtrat üzere doğar, sonra annesi babası onu Yahudi yahut Hristiyan veya Mecûsi yapar. (Buhârî, Tefsîr, (Rûm) 2; Müslim, Kader, 22) hadis-i şerifi; şahsiyet oluşumunda ailenin, eğitimin ve çevrenin önemine dikkatleri çekmektedir. Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.s) de yeryüzünün halifesi olarak yaratılan insana, varlık gayesini hatırlatmak ve şahsiyetini en mükemmel şekilde oluşturmasına rehberlik etmek üzere görevlendirilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) cahiliye ortamının ürettiği; fıtrata aykırı tutum ve davranışlar sebebiyle karanlıklar, buhranlar ve çatışmalar içinde kalmış insanlığı, Kur’an ve sünnet rehberliğinde aydınlığa, huzura ve barışa kavuşturmuştur. Bu sebeple şahsiyet; kimlik ve kulluk şuurunun oluşmasında hiç şüphesiz Resul-i Ekrem en güzel örnektir. Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır Andolsun, Allah’ın Resulünde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. (Ahzâb, 33/21) Hz. Peygamber (s.a.s)’in öğretileri, bir bölgeye, bir çağa, bir mekâna, bir kavme ait değildir. Herkesin ve her çağın ihtiyacı ondadır. Dolaysıyla hangi çağda olursa olsun, hangi bölgede yaşarsa yaşasın, gelişmişlik seviyesi ne olursa olsun insanlığın yegane kurtuluşu ve huzurlu bir toplumun inşası Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in hayatını örnek almaktan geçmektedir. Şahsiyet inşasında en temel faktör imandır. İman, Müslümanın şahsiyetini oluşturan; ona kimlik kazandıran, hem dünyasını hem de ahiretini huzurlu kılan büyük bir nimettir. Müslüman, imanının ibadetlerle ve güzel ahlakla kemâle ereceğini ve hayat bulacağını bilir. Müslüman, Allah’a gönülden inanan, ihlasla ibadet eden sorumluluk sahibi insandır. O, fıtratındaki potansiyeli koruyup geliştiren şahsiyet sahibi kişidir.”