BİR şehir, her gün yeniden doğar; her yeni gün daha diridir. Değilse ölür. Şehre can veren ise insandır. Her insan bir dünyadır. Farklıdır. Her şehre dünyalar dolar ve boşalır. 

Yozgat’ta da ne dünyalar vardır; düne dair, bu güne dair.

İnsandır şehri taşıyan ve şehir de insanı taşır.

Dünya küçüldü. Hakikaten de çok küçük bu dünya. Öylesine küçük ki bir köşesinden çıkan bir şey, herkese ait bir şey oluveriyor. Öte yandan herkese ait olan bir şey, bir kişiye ait oluveriyor.

Bir zamanlar Bağdat bir medeniyet kenti, bilginin merkezi ve dünya bilginlerinin gözdesi bir şehirdi. İrfan ocakları bütün bir coğrafya... Asya medeniyetin fışkırdığı yer… Sonra petrol fışkırıyor. Avrupa’da yeni bir dönem başlıyor. Bilgiyi nakledenler, bilgi üretmeyi de başarıyor. Modern bir dünya doğuyor. Orayı da gölgede bırakan kentler doğuyor daha ötelerde. Okyanus neredeyse bir “göl” ve bilgi, hayat buluyor. Endüstri devrimleri peş peşe yeniliklerle geliyor ve küçültüyor Dünya’yı. Bilimin ve bilim insanlarının oyuncağıdır artık Dünya. Küçüldükçe küçülüyor. Uydular sarıyor Dünya’yı.

Artık Yozgat, Detroit’e de komşu, Rozario’ya da komşu, Belo Horizonte’ye de komşu, Paris’e de komşu, Pekin’e de komşu, Moskova’ya da komşu, Tahran’a da komşu, Çorum’a da komşu… Komşularından azade değil Yozgat.

Kazandıklarıyla, kaybettikleriyle yol almak zorundadır Yozgat. Yetişmek, yetiştirmek, üretmek zorundadır. Neyi varsa yeniden keşfetmek zorundadır. Her bir köşesine, her bir değerine ulaşmak ve dokunmak zorundadır. Günümüz dünyasında küresel olan birikimden faydalanmak ve o birikime de katkı sunmak, varlık göstermek zorundadır.

Yozgat’ta halen pek çok konu temel düzeyde, farkındalık düzeyindedir. Bilginin ve bilenin değerini bilmek ve şehre yansıtmak için yollar bulunmalıdır. Sürekliliği olan mekanizmalar geliştirilmelidir. Buna imkân var.

Yozgat’a dair her şey işlenmeyi bekliyor. Akademik bir bakışla, potansiyelleri açığa çıkartmak, şehrin entelektüel bilgi birikimini yükseltmek mümkündür. Üretim faaliyetlerini geliştirmek mümkündür. Gelişimi hızlandıran modelleri öğrenmek ve kendi kültürümüze uygun biçimde adapte etmek doğru bir yaklaşım olacaktır. Geçmişteki ahilik geleneği gibi günümüzde var olan kooperatifleşme ve organize sanayi bölgelerini yaygınlaştırma çalışmalarının yanı sıra “kümelenme” gibi modern bir modeli, Yozgat’ta da uygulamak gerekir. Bunun için üniversite başta olmak üzere inisiyatif sahipleri yükümlülük almalıdır. Zaman zaman gündeme  getirilmesi ve sürekliliği de sağlanması gereken bir konu olan "Yozgat Kalkınma Ekosisteminin Geliştirilmesi Zirvesi" gibi bir çalışma yapılabilir. Etraflıca hazırlanacak böylesi bir zirve, her yıl devam ettirilecek şekilde planlanmalıdır. Somut adımlar atılıp takip edilmeye değer yol haritaları ortaya çıkartıp izlenmelidir. Yozgat, birçok farklı yönüyle kritik edilebilir. Yol gösterici yaklaşımlar ve yeni fikirler geliştirilebilir.

Üniversite Yozgat için bir umut olarak görüldü. Yanlış da değil. Hollanda asıllı bir aileden gelen Edison gibi, Sırp asıllı Tesla gibi pek çok bilim insanının, Amerika’yı yüz yıl önce bilim ve teknolojide bütün dünyanın ötesine taşıdığı gibi Yozgat’ı da taşıyacak olan üniversitedir. Bu bakış son derece gerçekçi bir bakıştır. Üniversite bütün organlarıyla şehrin her şeyine dokunmalıdır. Bu bir görevdir. Yerel olanı ulusal ve uluslararası düzeyde görünür kılmak gibi, uluslarası bilgi birikimini de şehre taşımak üniversitenin görevidir. Buna Yozgat’ın ihtiyacı var. Üniversite sahaya gidecek, ihtiyacı olanın gelmesini beklemeden, bu işi akademik camia kendisi yapacak ve yapmalıdır.

Nasıl Akdeniz’de dünya ticaretinin döndüğü dönemlerde Bağdat bilimin merkezi ve Anadolu  tarım toplumunun merkezi olduysa, modernizmin güçlenme döneminde Latin Amerika’nın keşfinden sonra okyanuslara kayan ticari hayat Avrupa ve Amerika’da hızlı ilerlemeyle iç içe varlık gösterdiyse; Türkiye ve daha özelde Yozgat, ekonomisini bütün yönleriyle güçlendirerek yol almalı ve Üniversite de bu işin merkezinde olmalıdır.

Yozgat potansiyellerine dönük yapılan toplantılar, ilçelerde yapılan çalıştaylar, farklı eğitim kademelerindeki öğrenciler ve öğretmenler ile topluma yönelik  etkinliklerde görülen şu ki; hiç bir dokunuş boşa gitmiyor¸ her seferinde yapılacak yeni işlerin olduğu açıkça görülüyor.

Ekonomik hayata dokunuşlar, kalkınmaya yönelik çabalar ile can verilecek olan Yozgat’a eğitim ve kültür faaliyetleriyle de ruh vermek gerekiyor. Edebiyat ve sanat ile düşünce hayatında doğacak zenginlik bambaşka bir güçtür. İnsanlığın ihtiyacı olan kadim ve insani değerler bu yöndeki çalışmalarla daha etkili biçimde varlığını sürdürebilir.

Her bir yöresi kendine has özelliklere sahip olan Yozgat’ın doğası da endemik türler ve mikroklima özellikleriyle, yer altı kültürel zenginlikleriyle, maden yatakları ve alternatif enerji kaynaklarıyla, spordan sanata mevcut potansiyelleriyle, kalkındırılmaya, canlandırılmaya, ruhen daha fazla uyandırılmaya değer bir şehirdir.

Yozgat’a dair şeyler, yeni dokunuşları özlemle bekliyor. Yanılıyor muyum?