Yozgat, tarihi mirasını koruma adına önemli bir adım daha attı. Osmanlı İmparatorluğu’nun ünlü padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından 463 yıl önce inşa edilen tarihi köprü, kapsamlı bir restorasyon sürecinin ardından yeniden halkın hizmetine sunuldu. 2018 yılının Aralık ayında tamamlanan restorasyon çalışmaları, köprünün tarihî ihtişamını geri kazandırarak eski günlerine dönmesini sağladı.
KÖPRÜ YENİDEN HAYATA DÖNDÜ
1516 yılında, Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Kanak suyu üzerine inşa ettirdiği köprü, zamanla çeşitli doğal etkiler nedeniyle ciddi hasar gördü. Üç kemerli yapısı, özellikle sel sularının getirdiği molozlarla kapanmış ve köprünün tarihi görünümü bozulmuştu. Ancak, gerçekleştirilen titiz restorasyon çalışmaları, köprünün aslına uygun olarak yenilenmesini ve tarihî değerinin korunmasını sağladı. Çalışmalar sırasında, sel sularının getirdiği molozlarla kapanan üçüncü kemer temizlenerek tekrar görünür hale getirildi.
1.5 YILLIK RESTORASYON SÜRECİ VE KÖPRÜNÜN YENİ YÜZÜ
Restorasyon süreci yaklaşık 1.5 yıl sürdü ve köprünün tarihi dokusunu koruyarak modern standartlara uygun hale getirilmesini sağladı. Bu süreçte köprü, bölgenin kültürel mirasını yansıtacak şekilde titizlikle restore edildi. Artık hem yaya hem de araç trafiğine açık olan köprü, Yozgat-Boğazlıyan yolu üzerinde önemli bir geçiş noktası olarak işlev görmeye devam ediyor.
YOZGAT’IN KÜLTÜREL MİRASI VE TARİHİN KORUNMASI
Yozgat’taki tarihi yapıları koruma amacı güden bu restorasyon projeleri, bölgenin kültürel mirasının yaşatılmasına büyük katkı sağlıyor. Yavuz Sultan Selim’in yaptırdığı köprünün restore edilmesi, sadece bir geçiş noktası olmanın ötesinde, Yozgat’ın zengin tarihini ve Osmanlı döneminin mimari mirasını günümüze taşıyor. Restorasyon sonrası köprü, hem bölge halkı hem de ziyaretçiler için önemli bir tarihî ve kültürel değer olarak öne çıkıyor.
Yozgat’ın tarihî köprüsünün yeniden kullanıma sunulması, bölgenin tarihine ve kültürel kimliğine olan bağlılığın bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Bu tür restorasyon çalışmaları, geçmişin izlerini geleceğe taşırken, aynı zamanda yerel tarih bilincini artırarak toplumsal hafızanın güçlenmesine katkı sağlıyor.