UNUTUYORUM bazen, yerimi, kimliğimi.. Unutuyorum bazen kapalı bir mekanda paltomu, beremi. Unutuyorum bazen yağmurlu havalarda şemsiye almak gerektiğini. Unutuyorum ağır ağır hedeflerimi, geçmişimi. İlk defa kopardığım çiceğin kokusunu, ilk kez kuş vurduğumu..
Annemin fırlattığı terlik kulağımın dibinden geçiyor, babam akşam haberlerinde yeni bir umut arıyor. Kitaplar çeşit çeşit dünyalar pazarlarken, gazeteler kupon dağıtıyor. Okullar sabahın köründe açılıyor, öğretmenler cetvelle kapıda bekliyor. Resmi düzenin ölçülerine uymayanın kulağı çekiliyor. 
Unutuyorum şimdi üç numara mı dört numara traş mı? Bir de kırk katırla kırk satır var, pastırma ya da sucuk yediğimi unutuyorum. 
Mahallede gazozuna ilaç atılmış kızlar kikirdiyor, gazoz kapakları ile oynadığımı unutuyorum. Harp malülü yahut gaziler var etrafta, Kore dağlarında tabakamı unutuyorum. 
Sümerbank magazasında tek tip elbise, tek tip bağcıklı ayakkabı görüp,  şadırvanlarda takunyamı unutuyorum. Şehrin etrafındaki çam ağaçlarının altına kurulmuş sofraları, hıdırellezleri unutuyorum. 
Bindiğimiz gemiyi delen bir adam ve ona kızan arkadaşını unutuyorum. Cami bahçelerinde başları üstünkörü örtülmüş, bağrına bastıkları mushafla saf saf bakan küçük kızları unutuyorum. 
Pazara getirdiği iki kap yoğurdu satarken, geceden traş olmuş iki dirhem bir çekirdek köylüleri unutuyorum. Dul kadınların ihtiyaçlarını soran mahalle bakkallarını ve o bakkalların önünde sakız çiğneyen delikanlıları unutuyorum. 
Bir taşın altına saklanmış mektupları ve çeşmelerde uzun su kuyruklarını unutuyorum. Arnavut kaldırımlarınının yerini asfalt alırken, buralardan taşınıp giden arnavutları unutuyorum. 
Seyyar kasetçilerden yankılanan bağrıyanık Türküleri, Mahalle düğünlerinde göbek atan teyzeleri, bıyık buran amcaları unutuyorum. Okul müsamerelerinde bilmem kaçıncı kez kurtarırken anadoluyu, vurulup tertemiz alnımdan yattığımı unutuyorum.
Milli bayramlarda üstüme geçirdiğim askeri üniforma ile dini bayramlarda topladığım şekeri unutuyorum. 
Dedem ısrarla bir yere sağ ayağınla gir derken, resmi geçitte sol adıma zorlanan ayağımı unutuyorum. Ninemden duyduğum Zaloğlu Rüstem  pehlivanın hikayelerini ve okuduğum örümcek adam  maceralarını unutuyorum.
Hepsinden geriye bugün dediğim hafızasız hayatım kalıyor, yarın olunca bugünü de unutuyorum.