GÜZELLİKLERİ anlatmak kolay gibi görünse de zordur aslında. Yoğun duygular yaşanır ama kelimelere dökülmez, güzelliğin insanı büyüleyen yanı. Bir güzellik içindeyim, yazım belki yetersiz kalacak ama yazmadan da geçemeyeceğim.
Uzunca bir aradan sonra -kimi yazılarımda geçmiş günlerimden, anılarımdan bahsettiğim- ilçeme gelebildim. 
Beni dünyaya sunan ilk sesim, hayata tutunduğum ilk adımım, ilk gülüşüm, ilk konuşmam, duygu pınarım, sevmelerimin şehri: Çekerek.
Çekerek; bu aralar yağmurlu sevgili okurlar. Yine yağmurlu bir günde, mutfakta kahvaltı yapıyordum. İncecik yağan yağmuru fark etmedim. Fark eder etmez, çayımı alıp balkona geçtim. Sandalyede oturdum. Öyle deli deli değil, sessizce yağıyordu yağmur. Ne toprağı incitiyor, ne insanı yoruyordu. Islak cadde, ıslanan yapraklar, evler, elektrik direkleri, doğadaki canlı-cansız varlıklar memnundu halinden. Tabii ben de.
Hayatımda yağan ilk yağmur değildi elbette yağan yağmur. Yolda yürürken aniden bastıran, sırılsıklam ıslatan yağmurlar gördüm yaşadığım İstanbul'da. Bardaktan boşalırcasına yağan hırçın yağmurların öfkesine yenildim. Bir şemsiye ile karşı koyduğum damlaları, önce kıyafetlerimi, sonra savunmasız bedenimi, ağladığım anlaşılmasın diye yağmuru fırsat gören gözlerimi, defalarca ıslattı.
Balkonda yağmur dinene kadar oturdum. Gökyüzü beni beklemiş olmalıydı, ruhumun huzur aradığını biliyor olmalıydı; fırtınadan kaçtığımı, sert rüzgarlara direndiğimi biliyor olmalıydı.
Bir noktaya sabitlenmiş gözlerim, pencere mermerinde yudumlamayı unuttuğum için soğuyan çayım...
Yağmurun kulağı okşayan, ruhu dinlendiren sesine odaklanmışım. Bu sessizliğe, yağmurun sesine; ne çok ihtiyacım varmış meğer. Elime telefonumu alıp resim çeksem, canlı yayın yapsam sanki bu sessizlik bozulacak, ruhuma kalabalık çökecek gibiydi. Sessizliği sesimle bozamazdım, bozmadım da. Kendi sesime bile tahammülüm yoktu çünkü. İlk defa yağmurun, bu kadar güzel yağdığını fark etmiştim.
İstanbul'un gürültüsü; yağmurun sesini gölgelemiş, güzelliğini fark etmeme engel olmuştu demek. Dinlenmeyi, sessizliği dinlemeyi özlemişim meğer. 
İlklerimin şehri, ilk gözyaşımı akıttığım, ilk sevincimi yașadığım, ilk göz ağrım Çekerek'im; bir ilke daha imza attın, sessizliğin içinde yağmurun dingin sesine ve o sese tempo tutan birkaç kușun ötüşüne așık ettin beni.
Çocukluğumu, gençliğimi geçmişten alıp bir dünya huzurla geleceğim  ey İstanbul!