İNSAN nedendir bilmem kaçmak ister. Kendinden, kendi benliğinden, duygularından, düşüncesinden ve hatta kendine ait olduğunu düşündüğü fikirlerinden kaçmak… Kendi kabına, kendi benliğine çekilerek kaçmak ve bu kaçmanın neticesinde kendini bulmak ister. 
İnsanın kendinden, iç alemindeki birikmişliklerinden kaçması belki de yeniden kendi aslolanını bulmak içindir. 
Bir bilgenin inzivaya çekilmesi, insanlardan uzaklaşması kendini, kendine ait özü bulmak istemesi değil midir? Kendi düşünce ikliminde, duygu yoğunluğunda kaybolup, kendiyle hesaplaşması, içinde var olduğunu düşündüğü hazinesini bulmak istemesi değil de nedir? 
İnsanın kendi iç alemine yolculuk yapması bir nevi kendinden kaçmak değil midir? Kendinden, içerisine hapsolan belki de bilmeden kendi irade dışı hapsettiği duygu ve düşünceleri olan kendini bulmak için kaçar insan. Kendinde sevmediği bazı yönleriyle, düşünce dünyasıyla, hiç uyuşmadığı fikirleriyle savaşmak için kendinden kaçar insan. 
Bir bedenin içerisine hapsolmuş kendi kendini kemiren düşünceleriyle, yosunlaşmış fikirleriyle kıran kırana savaşmak için kaçar insan…
Kaçmayı biz genelde alıp başını gitmek olarak algılarız. Ve bu yönde düşünürüz. Kaçmanın birçok şekli vardır. Belki de insanın öz iradesini bulması için ait olduğunu hissettiği kendinden kaçmasıdır. 
Oysa kaçmak, insana bazen kendini bulmayı, kendi özünü keşfetmeyi sağlar. 
Ve sevgili seni kendi benliğimde bulmak için kendimden kaçıyorum. 
Ve kaçmak sende…
Seni bulmak için….
İnsan sevdiğini anlamak, sevdiğine sevdiğini hissettirmek için kaçar sevgiliden. 
Bir yağmur sonrası, bir ilkbahar ortasından toprağın buğusunun yeniden taze bir yağmur tanesi olabilmek için topraktan kaçması gibi senden kaçıyorum sevgili… 
Bir gülümseyişle kaçmak…
Göz kirpiklerine değmemek için sancılı bir damla olarak yüreğe düşmemek için kaçmak…
Bazen kaçmalarımız ilk olmayabilir. Defalarca deneriz bunu. Bir, iki, üç ve hatta daha fazlası olur. Sürekli kendi kabuğuna çekilen bir kaplumbağa misali… Bir salyangozu andırarak kaçmak… Kendimizden, duygu dünyamızdan, fikir alemimizden yeniden filizlenmek için kaçmalar yaşarız. 
Belki de bizi biz yapan, biz yaptığına inandığımız benliğimizden alabildiğine kaçıyoruz, gerçek benliğimizi, bize ait olanı bulmak için yani biz olmak için bizden…
Bu kaçışlar hayatın karşımıza neler çıkarabileceğini bilmeden kaçarız. Bile bile kaçmaların üzerine gideriz. Kendimizden, benliğimizden, düşüncemizden, fikirlerimizden ödün vere vere kaçarız. 
Kaçmak ve bulmak kendimizi. 
Kendi özümüzü, bize ait olanı…
İçimize sakladığımız veya kendi irademiz dışında saklanan bize ait olan duygularımızdan, hislerimizden, düşüncelerimizden kaçarız, gerçek olanı bulmak adına… 
Sevgili sende benden 
kaçıyorum…
Seni bulabilmek için 
sende…
Bir bahar sabahında toprak
yağmur sonrası 
buğulanırken…
Erik ağaçları ilk 
tomurcuklarıyla hayata
yeniden merhaba derken…
Sende sen olmak için 
senden kaçabilmek…
Erik ağacında gizlenen
tomurcuğun, kış ayazından 
kaçması misali…