AYNI ülkede yaşayan insanların her birine vatandaş (yurttaş); aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğuna da ulus (millet) denildiğini bilmeyen yoktur. Ancak gelin görün ki bildiğimizi sandığımız bu iki kavramı çoğu kez birbirine karıştırmaktayız.
Konuyu “Türk vatandaşı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” söylemleri üzerinden somutlaştırayım. Acaba bu iki kavramdan hangisini kullanmamız daha doğru olur dersiniz?
Bir ülkede farklı etnik kimlikte insanlar yaşayabilir. Örneğin ülkemizde yaşayan ve vatandaş statüsünde bulunan Kürt, Rum, Ermeni, Suriyeli, Iraklı ve benzeri etnik kökenli pek çok insan var. Şimdi bunlar için “Türk vatandaşı” mı dememiz gerekir, yoksa “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” mı? Bu soruya Türk kökenli bir vatandaş olarak “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” dememiz gerektiğini düşünüyorum. Böyle demekle Türklüğümden rahatsız olduğum anlamı çıkarılmasın sakın, bundan gurur duyan biriyim. Ama ben bir Kürt, Rum, Ermeni, Suriyeli, Iraklı ya da başka bir etnik kökenden geliyor da olabilirdim. Böyle bir durumda bana Türk vatandaşı denmesini acaba nasıl karşılardım? Yunanistan’da yaşayan ve oranın vatandaşı olan bir Türk, öz kimliğinden vazgeçer mi? Kendini Yunan vatandaşı olarak mı algılar, yoksa Yunanistan vatandaşı mı?..
Demem o ki, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” kavramı daha kapsayıcıdır. Kürt, Rum, Ermeni, Suriyeli, Iraklı ya da başka bir etnik kökene bağlı olan da rahatlıkla bu kavramı kullanır. Çünkü bu kavram; onun Kürt, Rum, Ermeni, Suriyeli, Iraklı ya da bir başkası oluşunu kapsayan özelliktedir. İnsan bir Rum, ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilir. Buna karşın hem Rum hem Türk olamaz, daha doğrusu özel durumlar dışında  kendini benim kadar Türk hissedemez. Dolayısıyla ona Türk vatandaşı dayatmasında bulunmak yanlış olur.
Belki bazıları bu düşüncemden dolayı bana karşı çıkacak. Ama bir kez daha söylüyorum: Türk olmaktan onur duyuyorum. Böyle bir ulusal kimliğe sahip olmaktan dolayı son derece hoşnudum. Buna karşın ülkenin birlik ve bütünlüğü açısından, “Türk vatandaşı” yerine “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” denilmesinden yanayım. Bu, kendi etnik kimliğim yanında başkalarının da etnik kimliğine saygı demektir. Dolayısıyla bunda çekinilecek, kaygılanacak, korkulacak bir yan yoktur.
Bu ülkede yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes, hangi etnik kökene sahip olursa olsun bizim bir parçamızdır. Bu parçalar, birlikte güçlü Türkiye’nin omurgasını oluşturmaktadır. Kuşkusuz ki Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayanların büyük bir çoğunluğunun Türk olması gayet doğaldır. Ama bu durum, etnik kökenleri farklı olup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliği taşıyanların bu ülkeyi sevmedikleri anlamına gelmez. 
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları; hangi etnik kökenden olurlarsa olsunlar çalışma yaşamında yer alır, çeşitli görevlerde ve makamlarda bulunur, askerliklerini onurla yerine getirirler. 
Kimseyi kendi isteği dışında bir Türk yapamaz, bir Türk’ü de bir başka etnik kimliğe sokamazsınız. Almanya’da yaşayan soydaşlarımızı bir düşünelim. Kimileri Almanya vatandaşı da olmadılar mı? Ama Türklüklerini yitirmediler, Türk olmaktan vazgeçmediler; kendilerini hiçbir zaman bir Alman olarak görmediler. Çünkü Türklük onların asıl kimliğidir. Bir ülkenin vatandaşı olmak; kişinin etnik kimliğinden uzaklaşması, onu reddetmesi anlamına gelmez. Çünkü vatandaşlık ayrı, ulusal kimlik ayrı bir olgudur.
Sonuç şu ki vatandaşlık kavramı etnik kimliklere bağlı değildir. Farklı etnik kimliklere sahip insanlar, aynı ülkenin vatandaşları olabilirler. Bir devlet, elbette çoğunluğun bağlı olduğu kimlikle adlandırılır. Dolayısıyla Türklerin çoğunlukta olduğu ülkemizin adı Türkiye’dir. Ama bu ülkenin vatandaşı olan herkes, hangi etnik kimlikten olursa olsun başımızın tacıdır ve yasalar önünde aynı haklara sahiptir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak herkes için ortak bir onurdur.