Ekim ayının Meme Kanseri Farkındalık ayı olduğuna dikkat çeken İl Müdürü Dr. Şahin, Türkiye’de ve dünyada kadınlarda en sık görülen ve aynı zamanda en sık ölüme neden olan meme kanseri, meme dokusunda yer alan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile ortaya çıkmakta olduğunu vurguladı.
4 Şubat 2021’de Dünya Sağlık Teşkilatı, artık meme kanserinin tüm yeni tanı konulan kanserlerin yüzde 11.7’si olarak ilk sıraya yükseldiğini duyurduğunu ifade eden Şahin, “Her yıl ekim ayında düzenlenen ‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ dünya çapında 2,3 milyon kadını etkileyen hastalığın taranmasını ve önlenmesini teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Ekim ayında tüm dünyada yürütülen farkındalık ve bilinçlendirme etkinliklerinde ‘Pembe Kurdele’ teması kullanılmaktadır” dedi.
Yapılan çalışmaların hedefleri hakkında bilgi veren Şahin şu ifadeleri kullandı; “Metastatik meme kanseri de dahil olmak üzere meme kanseri teşhisi konan kişileri desteklenmesi, insanların meme kanseri risk faktörleri konusunda eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi, kişisel meme kanseri risklerinin bilinmesi ve uygun yaştan başlayarak düzenli taramanın öneminin vurgulanmasıdır. Hastalık hakkında daha fazla desteğe ve araştırmaya duyulan ihtiyaç konusunda farkındalığın artırılmasıdır.”
“ÖLÜM HIZINI DÜŞÜRÜYOR”
Erken evrelerde tespit edilen meme kanserlerinin hem tedavilerinin daha başarılı olduğunu hem de yaşam kalitesinin önemli ölçüde artmakta olduğunu ifade eden Şahin, “Bu sebeple, yürütülen toplum tabanlı taramalar yolu ile kadınlarımızın olası bir kanser gelişimi durumunda, kanser gelişim sürecini erken evrede, henüz klinik bulgular ortaya çıkmadan önce tespit etmek ve kadınlarda meme kanserine bağlı ölüm hızını düşürmek mümkün olabilmektedir. Ülkemizde toplum tabanlı kanser taramaları tüm illerimizde Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve Sağlıklı Hayat Merkezlerimizde (SHM) Avrupa Birliği Kalite Standartlarına uygun tarama programları ile son teknoloji dijital mamografi cihazlarımız yoluyla halkımıza ücretsiz olarak yapılmaktadır. Yine bu merkezlerimizde halk eğitimleri, KKMM (Kendi Kendine Meme Muayenesi ) eğitimi verilmekte ve broşür dağıtımı da yapılmaktadır” şeklinde konuştu.
KORUNMANIN YOLLARI
Şahin, “Tüm kanserlerde olduğu gibi; sebze ve meyveden zengin, uygun koşullarda hazırlanmış gıdaların tüketimi ile sağlıklı beslenme alışkanlıklarının yerleştirilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, sağlıklı kiloda olma, sigara ve alkol kullanımından uzak durma ile meme kanseri riski azaltılabilmektedir. Aile hekimine danışılarak sağlıklı kiloda olunup olunmadığı öğrenilebilir. Emzirmenin meme kanserinden koruduğuna dair çok sayıda çalışma bulunduğu için tüm annelerin bebeklerini en az 2 yıl süreyle emzirmeleri önerilmektedir” ifadelerini kullandı.
RİSK FAKTÖRLERİ
Şahin, meme kanserinde yaşam şekliyle ilişkili, değiştirilebilir risk faktörlerini sıraladı. Şahin, “Sedanter veya hareketsiz bir yaşam sürmek, fazla kilolu ya da şişman (obez) olmak (özellikle menapozdan sonra 5 kilogramdan fazla kilo almak), sigara içmek, hiç doğum yapmamış olmak, otuz beş yaşından sonra anne olmak, hiç bebek emzirmemiş olmak, menopoz sonrası iki yıldan uzun süreyle, hormon ilacı kullanmak (HRT), alkol kullanmak.
Meme kanserinde değiştirilemeyecek risk faktörleri ise şunlardır: Kadın olmak: Kadınlarda erkeklerden 100 kat daha fazla meme kanseri görülmektedir. Yaş almak: Yaş arttıkça meme kanseri riski artmaktadır (40 yaş ve üzerinde). Belirli genlere sahip olmak (BRCA1, BRCA2). Ailede meme kanseri öyküsünün olması: Birinci derece akrabalarda (anne, kız kardeş, kız çocuk) meme kanseri görülmesi riski iki kat arttırmaktadır. Ancak, meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 85'inin ailesinde meme kanseri öyküsü olmayan kadınlarda görüldüğünü belirtmek önemlidir. Bu durum, kalıtsal mutasyonlardan ziyade, yaşlanma süreci ve genel olarak yaşamın bir sonucu olarak meydana gelen genetik mutasyonlar nedeniyle ortaya çıkar. Kişinin bir memesinde kanser olması: Bu durum diğer memede ve aynı memenin diğer bölgelerinde kanser görülme riskini arttırmaktadır. Yoğun meme dokusuna sahip olmak. Memede bazı iyi huylu oluşumların (fibroadenom gibi) olması. Erken adet (menarş) görmeye başlamak (12 yaşından önce). Geç menapoza girmek (55 yaşından sonra). Göğüs kafesi bölgesine radyoterapi almış olmak.
MEME KANSERİNİN BELİRTİLERİ
Memelerin normalde nasıl göründüğünü bilmek, meme sağlığının önemli bir parçası olduğunun altını çizen Şahin, “Kadınlar yirmi yaşından başlayarak, her ay düzenli olarak kendi memelerini muayene ettiklerinde, memelerinde oluşabilecek en ufak değişikliği erkenden fark edebileceklerdir. Meme kanserini olabildiğince erken yakalamak, başarılı bir tedavi şansı sunar. Ancak neyin aranacağını bilmek, düzenli mamografilerin ve diğer tarama testlerinin yapılmasının yerini tutamaz. Tarama testleri, herhangi bir belirti ortaya çıkmadan çok önce, meme kanserinin erken evrelerde bulunmasını sağlar. Bu nedenle, ülkemizde 40-69 yaş arasındaki kadınlara, herhangi bir yakınmaları olmadan önce, her iki yılda bir kez ve ücretsiz olarak mamografi ile tarama yapılmaktadır. Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi; memede ağrısız, zamanla büyüyen bir yumrunun (kitlenin) ele gelmesi, hissedilmesidir. Ayrıca ele gelen yumru (kitle) olsa da olmasa da aşağıdaki belirtiler de meme kanserinde görülebilmektedir: Bir memenin tamamının veya bir kısmının şişmesi (belirgin bir yumru hissedilmese bile). Memede ya da meme ucunda ağrı. Meme derisinde kaşıntı ve yanmayla belirgin yangısal durum (ekzema, mayasıl). Meme ucunda çekilmeler. Memede portakal kabuğu görünümü. Meme derisinde tahriş. Tek taraflı meme ucunda akıntı (özellikle kanlı akıntı). Memenin bir kısmında veya tümünde şişlik, memede şekil değişikliği. Meme ya da meme ucu derisinde kızarıklık, kabuklaşma, kalınlaşma. Koltuk altında yumru (kitle), bazen memede yumru hissedilmeden önce, kanser koltuk altında veya köprücük kemiğinin etrafında şişme veya yumruya neden olabilir. Bu belirtiler meme kanseri dışındaki durumlardan da kaynaklanabilmekle birlikte, yukarda sayılan belirtilerden her hangi biri görüldüğünde, nedeninin bulunabilmesi için bir genel cerrahi uzmanına muayene olunmalıdır” dedi.
MEME KANSERİNDE TANI
“Meme kanseri ileri dönemlere gelene kadar belirti vermeyebilir” diyen Şahin, “Bu nedenle yukarıdaki belirtiler tanı koymak için yeterli olmadığından en yakın sağlık merkezlerine başvurulması gerekmektedir. Meme kanserine erken dönemde tanı konması, tedavide başarıya ulaşma ve sağ kalım süresini artırmaktadır. Bu nedenle 40-69 yaş aralığında tüm kadınlara 2 yılda bir mamografi çektirmesi önerilmektedir. Erken teşhiste en önemli faktör, kadınların bu konuda bilinçlenmesi ve 40 yaşından itibaren düzenli olarak mamografi yaptırmalarıdır. Kadınlara tarama merkezlerimizde özellikle erken tanı için aşağıdaki yöntemler öğretilmekte ve uygulanmaktadır” şeklinde konuştu.
TEDAVİ YOLLARI
Meme kanseri tek bir hastalık olmakla birlikte, her bir hastanın kanseri pek çok farklı özellikler gösterebilmekte ve tedaviler de her bir kadının kendi meme kanserinin özelliklerine göre, yani kişiye özel belirlenmekte olduğuna değinen Şahin “Tedavi kararında hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve diğer sağlık sorunlarının var olup olmaması gibi birden fazla faktör etkilidir. Meme kanseri tedavisi, özellikle hastalık erken teşhis edildiğinde, yüzde 90 veya daha yüksek hayatta kalma olasılıklarına ulaşarak oldukça etkili olabilir. Meme kanserinde cerrahi, ışın tedavisi (radyoterapi) ve ilaç tedavisi (kemoterapi) gibi farklı tedavi seçenekleri uygulanmaktadır. T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kanser Dairesi Başkanlığı internet sitesinden ‘Hangi Tarama Bana Uygun’ linkini kullanarak size en yakın tarama merkezine yönlendirilebilirsiniz” ifadelerini kullandı. Haber Merkezi