2021/2022 eğitim-öğretim yılında öğrenciler öğretmenlerinin yüzünü görecekler mi, sesini hemen yanı başında duyacaklar mı? Öğretmenler; kendisini dinleyen öğrencisiyle göz göze gelecek, aşkla günün konusunu anlatacak, dinlemeyen haylazları uyaracaklar mı? Zil çalar çalmaz koridora fırlayanlar, tüm uyarılara rağmen nöbetçi öğretmenin arkasını dönmesiyle kaçamak yaramazlık yapacaklar mı? Öğretmen bahçede koşarken düşen öğrenciyi yerden kaldıracak, gözlerindeki yaşı silecek, saçını okşayacak, ufak yarasına pansuman yapacak, acısını gülümseyen yüzü ve sevgisiyle dindirebilecek mi? sorularıyla yazı geçirdik.
Sonra “Evet, evet…” sesi duyduk.
“Okullar açılacak!” dedi Yeni Bakan Mahmut Özer.
Bakanlıklarda bakanın isminden başka bir şeyin değişmediği ülkemizde, pandemi koşullarında bu yıl için okul öncesi ve 1. Sınıf öğrencilerinin uyum eğitimleri 1 ile 3 Eylül arasında gerçekleşecek. Birinci dönem 6 Eylül’de başlayacak. Sayın Bakan alınacak önemleri açıkladı. Sınıflar gerekli önlemler alınarak doğal havalandırma yöntemiyle havalandırılacak, havalandırma sistemlerinin bakımı yapılacak fakat yine de doğal şekilde sınıf havalandırılacak, okul bahçesi ve etrafında kalabalık grupların oluşması engellenecek… Bunlar alınacak tedbirden birkaçı.
Pandemi nedeniyle bir önceki yıl yarım ve 2020-2021 eğitim yılının tamamında uzaktan eğitim uygulanmıştı. Pandemi koşullarında okullar açılsa mı açılmasa mı, nedenleri, sonuçları ile ilgili tartışmalar ülke gündeminden hiç düşmemişti. Alınan kararlar neticesinde, salgının düşük seyrettiği illerde okullar bir açılmış bir kapanmıştı. Sınıf düzeylerine göre seyreltilmiş yüz yüze eğitimin denenmesi de bir ay sürmüş, çocuklar tekrar uzaktan eğitime dönmüştü. 10. Sınıfların okul yüzü görmediğini de kendi kızımdan dolayı çok net söyleyebilirim. Yani uzaktan eğitime hazırlığı ve aşinalığı olmayan ülkemizde koskoca bir buçuk dönemlik eğitim yılı bana göre heba edilmiş, alınan kararlar ve bakanlığın gelgitleri; öğretmeni, öğrenciyi, aileleri memnun etmemişti.
Bütün bu olumsuzlukların sonucu olarak, 2019 yılının LGS Sınavında 565 öğrenci 500 tam puan alırken; pandemi dönemine denk gelen 2020 yılında 181 öğrenci , 2021 yılında pandemi sürecinde sınava hazırlanan öğrencilerden Türkiye genelinde 97‘si tam puan almıştır. Başarı yüzdesi son üç yıl içinde giderek azalmıştır.
Son üç yılın YKS sınav sonucuna baktığımızda da başarı durumunun düştüğü görülüyor.
Anne olarak ben de kaygılıyım. 9. Sınıfın ikinci yarıyılını, 10. Sınıfın tamamını uzaktan eğitimle geçirmiş kızım, YKS sınavlarına nasıl hazırlanacak, eksiklerini nasıl tamamlayacak?  Kaygımı ona hissettirmesem de biliyorum ki hem kızım hem bizim için önümüzdeki 11. ve 12. sınıf çok zor olacak, çok yoğun geçecek. Bunlardan daha önemlisi de asosyal kalıp evde geçirdiği süre, duygusal ve bedensel gelişimine olumsuz yansıdı mı? Bu yaz çeşitli aktivitelerle sosyal hayatın içine karıştı. Bunun için anne ve babası olarak elimizden geldiğince imkanlar sunarken bu imkanları sağlayamayan aileleri ve çocuklarını düşündüm.
Sizleri ve çocuklarınızı da yoğun bir yıl bekliyor, biliyorum.
Uzaktan eğitimin dezavantajları ve avantajları uzmanlar tarafından dile getirilmiş olsa da özellikle küçük yaş gruplarında ve özel öğrencilerin eğitiminde, uzaktan formüllerin avantaj sağlamadığı kanısındayım. Çünkü okul, çocuğun uyum sorununu ortadan kaldıran, sosyal ortamın içinde iletişim kurma becerisini geliştiren yerdir. Öğretmeninden, arkadaşından hatta okula giderken yolda gördüğü insandan, olaydan, doğadan öğrendikleriyle çocuğun gelişimi çok yönlü tamamlanıyor. Okulu bilgi yükleyen mekân, yüz yüze eğitim veren öğretmeni de bilgi veren insan olmanın ötesinde görmek gerekir. Çocuklar ve ergenler; duygusal ve sosyal gelişimlerini ailesi dışında çevre, okul, öğretmen, arkadaş, akraba ile iletişim kurarak tamamladığına göre yasakların getirdiği ev hayatı ve yakınlaştırıldıkça uzaklaşan eğitim sebebiyle oluşan olumsuzlukların giderilmesi zaman alacaktır.
Her şeye rağmen olumsuz ne varsa unutalım. Kaybolan zamanın telafisi için topyekûn – İktidar, muhalefet, siyasi partiler, yerel yönetimler, vekiller, bakanlar, il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, okul idareleri, öğretmenler, veliler yani tüm insanlık- üzerimize düşeni yapalım. Çocuklarımızın ve gençlerimizin sağlıklı olmaları, eğitimlerine okullarında devam edebilmeleri yetkililerin yetkilerini doğru kullanmalarına, insanımızın da duyarlı davranmasına bağlıdır.
Öğrencilere;
Sanma kapanmaz eksik
Okuluna koş minik minik
Oku sayfaları didik didik
Biraz sabır, biraz gayret
Başarını keyifle seyret…