Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) tarafından yapılan açıklamaya göre, bu uygulama restoranlardan kuaförlere, düğün salonlarından mağazalara kadar geniş bir işletme grubunu kapsıyor.
GÜNLÜK TELİF ÜCRETİ 16 TL OLARAK BELİRLENDİ
Yeni düzenlemeyle birlikte, halka açık alanlarda müzik yayını yapan işletmelerin, yerli eser sahiplerinin yanı sıra yabancı eser sahiplerine de telif ödemesi gerekiyor. MESAM Başkanı Recep Ergül, uygulamaya ilişkin yaptığı açıklamada, işletmelerin lisans sözleşmesi yapmalarının zorunlu olduğunu vurgulayarak, sözleşmesiz müzik yayını yapan işletmelerin önce uyarılacağını, ardından ise hukuki sürecin başlatılacağını belirtti.
Günlük telif bedelinin yalnızca 16 TL olduğuna dikkat çeken Ergül, “Bir berber ya da küçük bir işletmenin günlük 16 liralık bir telif bedeli ödemesi büyük bir maliyet oluşturmaz. Buna rağmen gereksiz bir şekilde yaygara koparılıyor. Oysa bu sanatçının emeğinin karşılığıdır,” dedi.
YABANCI ESERLER DE KAPSAMDA
Türkiye’nin 192 ülkeyle karşılıklı temsil anlaşması bulunduğunu hatırlatan Ergül, yabancı müzik eserlerinin kullanımı için de telif ödenmesi gerektiğini ifade etti. Böylece yerli sanatçıların yanı sıra uluslararası eser sahiplerinin hakları da güvence altına alınmış olacak.
YASAL DAYANAK 1951’E DAYANIYOR
Telif uygulamasının temelini, 1951 yılında yürürlüğe giren ve halen geçerliliğini koruyan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu oluşturuyor. MESAM, bu uygulamanın sanatçıların emeğini korumak ve müzik sektörünün sürdürülebilirliğini sağlamak amacı taşıdığını vurguluyor. Sanatçılara hak ettikleri teliflerin ödenmemesinin kültürel üretimi olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.
İŞLETMELERE BİLGİLENDİRME YAPILACAK
MESAM yetkilileri, yeni uygulamayla ilgili olarak ülke genelinde işletmelere bilgilendirme yapılacağını ve lisans süreçlerinin kolaylaştırılacağını da açıkladı. Ayrıca denetimlerin artırılacağı ve gerekli uyarıların ardından mevzuata aykırı davranan işletmelere hukuki yaptırımlar uygulanacağı kaydedildi.
Yeni düzenleme, sanatçıların emeğine saygı duyulmasını sağlamakla birlikte, Türkiye’deki kültürel üretimin desteklenmesi açısından da önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
