1937 yılında Adana'nın Yenice köyünde dünyaya gelen Güney, yoksul bir Kürt ailesinin çocuğuydu. Çocukluk yıllarında hayata tutunma mücadelesi veren sanatçı, üniversite eğitimi için İstanbul'a giderek sinemaya olan ilgisini burada geliştirdi.
1950’li yılların sonlarında Yeşilçam'da figüranlık ve senaryo yazarlığı yaparak sinema dünyasına adım atan Güney, kısa sürede oyunculuğu ve "Çirkin Kral" lakabını aldığı aksiyon filmleriyle dikkat çekti. Ancak kariyerinin ilerleyen dönemlerinde, toplumsal eşitsizlik, köylülerin sorunları ve sınıf çatışmaları gibi temaları işlediği politik içerikli filmlerle sinema anlayışını dönüştürdü.
"UMUT"TAN "YOL"A: SİNEMADA DÖNÜM NOKTASI
Güney’in kariyerindeki en önemli dönüm noktası 1970’lerde çektiği filmler oldu. 1970 yapımı "Umut", 1978’de "Sürü" ve 1982’de Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan "Yol" filmleri, onun toplumsal sorunlara duyarlılığını yansıtan başyapıtları arasında yer aldı. "Yol" filmi, Altın Palmiye ödülünü kazanan ilk Türk yapımı olarak sinema tarihine geçti.
HAPİSHANE YILLARI VE SİYASİ MÜCADELE
Yılmaz Güney’in hayatı, sinema kadar siyasi mücadeleleriyle de öne çıktı. 1960’lı yıllardan itibaren Türkiye devrimci hareketine yakın durdu. 1972 yılında, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi militanlarını sakladığı gerekçesiyle 10 yıl hapse mahkûm edildi. 1974’te genel afla serbest bırakılmasına rağmen, aynı yıl Adana’nın Yumurtalık ilçesinde bir hâkimi öldürdüğü gerekçesiyle 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Hapisteyken yazdığı senaryolar ve yönlendirmeleriyle "Sürü" ve "Yol" gibi filmler ortaya çıktı. 1981 yılında izinli olarak cezaevinden çıkan Güney, yurda geri dönmeyerek Fransa’ya kaçtı ve 1983’te Türk vatandaşlığından çıkarıldı.
PARİS KÜRT ENSTİTÜSÜ VE SÜRGÜN YILLARI
Fransa’ya yerleşen Yılmaz Güney, 1983 yılında Paris Kürt Enstitüsü’nün kurucuları arasında yer aldı. Açılış konuşmasında Türk, Kürt, Arap ve Acem halklarının dayanışmasını savundu.
ÖLÜMÜ VE BIRAKTIĞI MİRAS
Güney, 9 Eylül 1984’te Paris’te mide kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Ölümünden sonra da sanatsal ve toplumsal mirası yaşamaya devam etti. Özellikle Kürt sineması üzerinde derin etkiler bırakan Güney, günümüzde hâlâ filmleri, kitapları ve hakkında yapılan araştırmalarla anılmaktadır.
Her yıl düzenlenen Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali kapsamında 2008 yılından bu yana adına özel bir ödül verilmektedir. Ayrıca, kurucusu olduğu Güney Kültür Sanat Edebiyat Dergisi, doğum ve ölüm yıldönümlerinde çeşitli etkinliklerle sanatçıyı anmaya devam etmektedir.