TÜRK Dünyası ve Anadolu’muzun bütün bölgelerinde olduğu Orta Anadolu bölgemizde bulunan yüksek dağlar üzerinde şehit, gazi, ziyaret, dede, baba gibi adlarla anılan mezarlara sık sık rastlar ve mezarlarda yatan zati muhteremlerin haklarında anlatıla gelen kahramanlık dolu menkıbeleri dinleriz.
'Baba-î, Kalender-î, Haydar-î, Mevlevi, Bektaş-î, Gülşen-î' gibi tarihi tarikatlarımız içerisinde isim yapmış ve Anadolu’nun Türk-İslam yurdu yapılmasında büyük çabalar sarf etmiş “Otman Baba, Hırka Baba, Koyun Baba, Ali Baba, Kara Baba, Geyikli Baba, Hasan Baba (Şeyh Hasan), Abdal Dede, Kuşçu Baba, Işıklı Dede, Çelebi Dede, Gül Baba, Güllüce (Gülce) Baba, Karadonlu Can Baba, Arap Baba, Topuz Baba, Kırklar Baba” gibi Anadolu’da izler bırakmış tarikat adamları ile Danişmentli, Saltuklu, Selçuklu, Karamanoğlu, Osmanoğlu, Dulkadiroğlu gibi beylik (devlet) lerimizin hükümdarlık ya da komutanlık makamında bulunmuş “Battal Gazi, Hüseyin Gazi, Sarı Saltuk, Baba Şemmas, Halil Baba, Tur Hasan Dede, Sarı Baba,  Sarı Kız” gibi bazı devlet adamları ve Yunus Emre, Nasrettin Hoca gibi bazı halk adamlarımıza ait olduğunu kabul ettiğimiz mezarlara farklı bölgelerde karşılaşır, bu zati muhteremlere ait olduğu kabul edilen mezar/türbelerin bir den fazla yerde olduğunu görürüz.
Aynı kişiye ait olduğu kabul edilen mezarın birden fazla bölgede bulunması konusunu anlamada zorlanırız.
Örneğin;
Tarihte Haydar-î Tarikatı kurucusu Kudbeddin Haydar’ın ikinci nesil halifelerinden olan ve Konya’da yaşadığı bilinen Hacı Mübarek-i Haydar-î kullanmıştır.
-Baba-i Tarikatı kurucusu Baba İlyas Horasan-i’nin torunlarından Aşık Paşa’nın ismini, torunu olan, tarihte Amasya sancağı, günümüzde Çorum İli Mecitözü Kaza¬sına bağlı Elvançelebi köyünde doğmuş, II. Murat ve Fatih döneminin ünlü tarihçisi olan Aşık Paşazade kullanmıştır.
-Kalender-î Tarikatı tasarrufunda olan Ankara’da bir zaviyenin vakıf mütevellisi görevinde bulunmuş Şeyh Derviş Mahmud Kalender-î ve İsmail oğlu Kalender Derviş Ali adında kişiler kullanmışlardır.
Ayrıca Karamanoğlu Mehmet Bey, Dulkadiroğlu Ali Bey gibi hanedanlık üyeleri hanedanlarının isimlerini unvan olarak kullanılmışlardır.  
Yine, eski Türk geleneği ve Anadolu Alp-ereni Taptuk Erme’nin Dokuz mezar vasiyeti bu geleneğin sürdürülmesinde etkili olduğu söylenebilir. 
İkincisi:
Tabduk Emre Vasiyetine Göre; 
Yesevî gönül dostlarından “Tabduk Emre”nin de içersinde bulunduğu Türk Ordusu Anadolu seferinde karşılaştıkları düşmanı etkisiz hale getirerek ilerlemekte ve Anadolu topraklarını Türk yurdu haline getirmektedir.
Gençler önden savaşıp ilerlerken, yaşlılar ve aileleri de geriden gelmektedir. Tapduk Emre, oğullarını yanına çağırarak; oğul, ben şehit düşünce Dokuz tane tabut yaptırın, bu tabutların her birini fetih ettiğiniz bölgelerin en yüksek tepelerine defnedin, cenazemin hangisinde olduğunu da kimseye söylemeyin diyerek vasiyette bulunmuş.
Tapduk Emre’nin oğulları, babalarının bu sözünden bir şey anlayamamışlar; acaba Derviş Babamız ne demek istedi diye kendi aralarında bu tembihi yorumlamaya çalışmışlar. Ancak kafalarında, babalarının neden böyle bir şey istediği yorumunu yapamamışlar.
Babalarının en yakın dostu ve sırdaşı durumunda bulunan bir arkadaşına giderek; babalarının kendilerine “Ben şehit olursam, Dokuz tane tabut hazırlayın, her birini fetih ettiğiniz yerin yüksek bir tepesine defnedin, cenazemin hangisinde olduğu da kimseye söylemeyin” diye bir vasiyette bulundu. Ancak, biz bu vasiyetin ne anlama geldiğini anlayamadık, Derviş Babamıza da sorup mahiyetini öğrenemedik…
Ne anlama geliyor.? Dokuz tabut, Dokuz ayrı yüksek tepeye gömülmesi… demişler ve babalarından bunun mahiyetini sorup, öğrenmelerini istemişler.
-Arkadaşı; sorayım, öğreneyim oğul, demiş.?
Tabduk’un yanına gitmiş. Derviş, sen uşaklarına böyle bir vasiyette bulunmuşsun, ama ve lakin onlar, bu vasiyetin ne anlamına geldiğini bilemiyor ve merak ediyorlar. Dokuz tabut’un anlamı ne? diye sormuş… 
-Tapduk Emre; Derviş, biz faniyiz, önümüzde de,  zorlu harpler kurulmakta ölmemiz, şehit olmamız an meselesi... 
- Biz ölür, şehit olursak, hiç olmazsa bu topraklarda mezarlarımız kalsın, gelecek yüzyıllarda insanlar, Türk-İslam ordusunun bu toprakları feth eylediğini, izler bıraktığını görsün diye Dokuz tabut, Dokuz mezar kazın vasiyetinde bulundum
demiş…
Bu nedenle, Anadolu’da izler bırakmış Alp’lerin-erenlerin mezarı (türbe) bu geleneğe göre yapılmıştır. 
***
Ayrıntılı ve Kaynak Bilgi:
Oğuz Boyları, Aşiret, Oymak, Cemaatler adlı Kitabımızın SECERE YAPMA baskısında verilmiştir.