TEMA Vakfı Yozgat İl Temsilcisi Abdullah Abdulkadir Karaduman, yasayla birlikte önceliğin toplum ve doğa değil, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) olduğuna dikkat çekti.
Türkiye’nin ilk “İklim Kanunu” olma niteliğini taşıyan düzenleme, şubat ayında komisyondan geçerek Meclis gündemine taşınmış, nisan ayında ise geri çekilerek daha katılımcı bir süreç vaadiyle yeniden düzenleneceği duyurulmuştu. Ancak bu vaade rağmen, sivil toplum kuruluşları, uzmanlar ve yerel yönetimlerin sürece katılımı sağlanmadan yasa, haziran ayında TBMM Genel Kurulu’na sunuldu.
2-3 Temmuz 2025 tarihlerinde Genel Kurul’da görüşülerek kabul edilen kanun, iklim krizine karşı sera gazı azaltımı ve uyum politikalarını güçlendirmekten ziyade, Emisyon Ticaret Sistemi’ni yasal zemine oturtmayı önceliklendirdi. Sistemle şirketlere yeni kazanç alanları açılırken, toplumsal adalet hedefi arka planda kaldı.
“BU BİR İKLİM KANUNU DEĞİL, EMİSYON TİCARET SİSTEMİ KANUNUDUR”
Konuya ilişkin açıklama yapan TEMA Vakfı Yozgat İl Temsilcisi Abdullah Abdulkadir Karaduman, kanunun hazırlık sürecinin şeffaf ve katılımcı bir şekilde yürütülmediğini ifade ederek, “İklim krizinin etkilerini azaltmaya yönelik bütüncül ve bilim temelli bir çözüm yerine, ekonomik kaygıları önceleyen dar bir çerçeve sunulmuştur. Bu haliyle yasa, toplumun ve doğanın ihtiyaçlarını değil, emisyon ticaretini önceliklendirmektedir” dedi.
Kanunun, Paris İklim Anlaşması’nın hedefleriyle çeliştiğine de dikkat çeken Karaduman, 2053 yılı net sıfır emisyon hedefinin dahi bağlayıcı bir hüküm olarak düzenlemediğini vurguladı.
“FOSİL YAKITTAN ÇIKIŞ VE KIRILGAN GRUPLARIN KORUNMASINA YÖNELİK ADIMLAR EKSİK”
Karaduman, birçok ülkenin iklim yasalarının fosil yakıtlardan çıkış ve adil geçiş gibi konularda net hedefler içerdiğini belirterek, Türkiye’de kabul edilen yasanın bu yönleriyle eksik kaldığını kaydetti.
“Kadınlar, çocuklar, çiftçiler ve yoksullar gibi kırılgan gruplara yönelik somut güvence bulunmuyor” diyen Karaduman, ETS gelirlerinin yalnızca yüzde 10’unun adil geçiş uygulamalarına ayrılmasının da yurttaşlardan ziyade sermayenin önceliklendirildiğini gösterdiğini söyledi.
“İKLİM KANUNU, TOPLUM VE DOĞANIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMIYOR”
Yasanın iklim krizine karşı etkili mücadele için gerekli olan bilimsel, katılımcı ve adil çerçeveden uzak olduğuna dikkat çeken Karaduman, “İklim Kanunu ile kaybeden doğa ve insan oldu. TEMA Vakfı olarak bu yasanın, doğayı ve toplumu koruyacak adımlar içermediğini, bilimsel temele dayanmayan, katılımcı olmayan ve toplumsal adaleti göz ardı eden bir düzenleme olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Karaduman, söz konusu yasanın Türkiye’nin iklim krizine karşı etkin mücadele yürütmesini engelleme riski taşıdığına işaret ederek, yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti.