“Tefrika”, ‘feraka’ fiilinden türemiştir. Kelimenin   masdarı olan ‘fark’ ise ayrışmayı ifade eder. Bu anlamı ile tefrika, eşyayı birbirinden ayırmak, insanlar arasına düşmanlık sokmak, parçalara, bölüklere ayırmak, parçalamak manalarına gelir. 
    Kur'an, 'fark' masdarı ve  türevlerine çeşitli âyetlerde yer vermiştir. Örneğin iki denizin arasını ayırmak (Bakara, 2/50), birtakım işlerin birbirinden ayrılması (Duhân, 44/4), bir kişi ile toplumun arasının ayrılıp toplumdan uzaklaşması (Tâhâ, 20/94), boşanma (Talâk, 65/2), (Nisâ, 4/130) gibi farklı  anlamlarda kullanılmıştır. Kur'an, peygamber efendimiz ve Müslümanlar dura dura okusun için Allah (cc) tarafından bölüm bölüm olarak  ayrılmıştır (İsrâ, 17/106). Fark kökünden, gelen bir başka kelime de 'furkan'dır.  Bu kelime Hak ile  Bâtıl’ın birbirinden ayrılması manasınadır. “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, O, size bir furkan (hakkı batıldan ayırdedecek bir anlayış) verir ve günahlarınızı örtbas eder, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.” (Enfâl, 8/29) ayetinde olduğu gibi. Aynı kökten gelen 'fâruk' da benzer anlamdadır ve hakla bâtılın, doğru ile yanlışın arasını ayırabilen, ikisinin arasındaki farkı görüp hakkı tercih eden demektir. Hz. Ömer'e (r.a.) lakabı bu anlamda verilmiştir.
    Milletler, kabileler ve fertlerden oluşan İnsanın fıtratı bir çok yönden çeşitliliğe sahiptir. Hatta aynı ana ve babadan doğan öz kardeşler arasında bile birbirine zıt özellikler görülür. Bazıları  fıtraten sert, bazıları yumuşaktır. Bazıları aceleci, bazıları durağan, bir kısmı mutedildir. Çeşit, çeşit karakterler, farklı farklı şahsiyetler vardır. Bir mesele çok değişik açılardan ele alınır ve yorumlanır. Akıl, zeka, feraset, basiret, bilgi, tecrübe ve kültür farklılıkları da düşünüldüğünde bu kadar farklılık ve çeşitlilik gösteren fert ve toplumlar arasında bir kısım ihtilafların olması da çok tabii durumdur. Bu ihtilaflar tefrika ve fitneye dönüşmediği, Hakk’ın ortaya çıkmasını engellemediği,  meselelere çeşitli yönlerden yorumlar getirilerek sır perdelerinin aralanmasına vesile olduğu sürece rahmet ve nimettir. Ancak öyle ihtilaflar vardır ki bunlar; ümmetin birlik ve beraberliğini yok etmekte, kin ve düşmanlık ateşini tutuşturmakta, sonu gelmez fitnelere, tefrikalara sebep olmakta ve hatta bir kısım dini sapmalara kadar varmaktadır. Tarih bu gibi tefrika ve fitnelerin çok acı örnekleri ile doludur.  Kur’an bu tür fitneleri  öldürmekten daha tehlikeli olarak tanımlar:  “...fitne adam öldürmekten daha büyük bir günahtır...” (Bakara, 2/217) İnsanlar bu tür ayrılıklara; dini yorum, etnik grup, mezhep  ve tarikat  taassubu, cemaat bağnazlığı, körü körüne birisine bağlanma, dil, renk,  mevki, makam,  siyâsi görüş ve düşüncede ki   farklılıklar sebebiyle düşmektedir. Bu tür durumlar için Kur’an kerimde  şöyle bir çözüm yolu önerilir: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin; Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve Rasulü’ne döndürün. Şayet Allah’a ve Ahiret gününe iman ediyorsanız…” (Nisâ, 4/59) Anlaşmazlığın Allah’a götürülmesi Kur’an-ı Kerim’e, Peygambere götürülmesi de o, hayatta iken şahsına, vefatından sonrada Kur’anın insan hayatına yansıtılmasının pratiği olması bakımından sünnetine götürülmesidir. Ayetteki ölçü hayata geçirilmediği zaman ortaya çıkacak tehlike ise şudur:  “Allah’a ve O’nun Resulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Sonra korku ile zaafa düşersiniz de kuvvetiniz, devletiniz gider.” (Enfal, 8/46)
   Kur’anı Kerim Müslümanları  kardeş olarak ilan etmiştir. Kardeşliği tesis etmek için merhamet, muhabbet, yardımlaşma, güven ve idare-i maslahat gerekir. Bu çerçeve de kardeşliği ayakta tutmak için şu yöntemler uygulanabilir:
    1- İhtilaf edilen konularda Allah Teala’nın  kitabı ve Peygamber efendimizin sünnetine müracaat etmek
2-- Her türlü aşırılıktan uzak bir şekilde orta yolu takip etmek. 
3- İyilikte ve ittifak edilen konularda yardımlaşmak.
4- İhtilaf edilen konularda ,sabırlı ve toleranslı olmak. 
       5- Ölçüsüz ve gereksiz  tartışmalardan uzak durmak.
       6- Mezhep, cemaat, meşrep başta olmak üzere her türlü taassuptan sakınmak. 
       7- Geçmişte yaşanılan ihtilafları gündeme getirmemek. 
 8- Müslümanların dertleri ile dertlenmek , sevinçlerine ortak olmak.
 9- Aşırı ve fanatik kişilere meydanı boş bırakmamak.