MİLLETÇE, dünyayı etkisi altına alan koronavirüs belası ile uğraşıyoruz. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, ülkemizdeki ilk koronavirüs vakasını açıkladığı 11 Mart’tan beri vaka sayısı hızla artıyor.
11 Mart’ta 1 olan vaka sayısı 22 Mart’ta 1.236’yı buldu. Can kaybı sayısı yine aynı tarih itibarıyla 30’a yükseldi.
Bu virüs tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla yayılıyor.
Devlet bir dizi önlemler aldı, almaya da devam ediyor.
Mesela; 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı olan vatandaşlara ikametlerinden ayrılmalarına kısıtlama getirildi fakat bu kısıtlamayı uygulamakta güçlük çekiyoruz.
Resmi makamların defalarca ikazda bulunmasına rağmen, Yozgat merkezde hafta sonu güneşi gören bazı amcalar Cumhuriyet meydanına çıktılar.
Koronavirüs bağışıklık sitemi zayıf olan insanlara daha fazla hasar verdiğinden dolayı, özellikle kronik hastalığı yani tansiyon, şeker, kalp-damar vb. rahatsızlığı bulunanlar ile 65 yaş üzerindeki vatandaşların daha dikkatli olmaları gerekiyor.
Tabi bu durumun güzel bir dille anlatılması gerek.
Sosyal medyada görüyorum, yaşlı vatandaşlarımıza ağıza alınmayacak ifadeler yazanlar, hakaret içerikli paylaşımlarda bulunan densizler var.
Sanki bizler hiç yaşlanmayacakmışız gibi, onları kırıp dökerek bir şeyleri zorla yaptıramayız.
En azından yaşlılarımıza telefonla güzel bir dille durumun ciddiyetini aktarabiliriz.
Ben öyle yaptım. Büyüklerimi aradım, durumun ciddiyetini tane tane anlattım.
Aksi halde alınganlık gösterebilirler.
Mesela yakın bir arkadaşım anlattı.
Dedesine “dışarı çıkma, evde kal” uyarısı yapmış. Amca bu durma içerlemiş. Bir süre sonra da telefonlarına çıkmamış benim arkadaşın. “Ben vebalı mıyım? Benden size hastalık bulaşmaz. Neden beni ziyarete gelmiyorsunuz?” diye de küsmüş amcamız.
İşte bundan dolayı diyorum. Yaşlılarımıza durumun ciddiyetini güzel bir dille, tane tane anlatmak lazım.
Maksadımızın onları bu virüs belasından korumak olduğunu bilmeliler.
Önceki gün okuduğum bir haber canımı sıkmaya yetti…
Haberin başlığı şu şekildeydi; “Hastaneden kaçan koronavirüs şüphelisi evinden alındı!”
Evet, ne yazık ki tedavi olmak istemeyen, karantinadan kaçan ve kendilerine yardımcı olmaya çalışan kolluk güçlerine, sağlık çalışanlarına zorluk çıkaran insanların haberleri geliyor.
Bu düpedüz saçmalık! Başka bir izahı yok.
Birileri sizin canınızı kurtarmak için uğraşacak, siz de “yok, beni bırakın öleyim” der gibi kaçacaksınız.
Kaçtığınız yetmezmiş gibi onlarca, belki yüzlerce insana da bu virüsün bulaşmasına sebep olup, durumdan bihaber insanların canını yakacaksınız.
Bunun vebali çok ağır olur…
Yetkililer “tedbir alın” diyorlar.
Sırf kendiniz için değil, çevrenizdeki insanlar için. Çocuğunuz, anne, babanız için tedbir alın.
“Bana bir şey olmaz” demeyin.
Evet, belki size bir şey olmaz ama rahatsızlığı bulunan bir başkasının yaşamının sonlanmasına sebep olabilirsiniz.
Lütfen daha dikkatli olalım.
Zorunlu olmadıkça evden çıkmayalım. Ekmek parası için evinden çıkmak zorundaysak, insanlarla sosyal mesafemizi koruyalım.
Belki bugün yeterince farkında değiliz ama durum çok ciddi.
Biz tedbirimizi alalım, takdir Allah’tan.
Sağlıcakla…