ASKERİ  jip  arabasına  benzeyen  bir  araba  geldi, içinden  heybetli  ve  bir  o kadarda  insanın  içine  sıcaklık  veren  güzel  yüzlü     birisi!...  indi, elinde  bir  not  kağıdı  okuyarak  ve  bizleri de  şöyle  bir  süzerek  baktı  insanın  içine  umut  ve  güven  veren  bir  sesle  beni  tanıyormuş  gibi  ismimle  çağırdı, derhal  koşarak  yanına  gittim  çünkü…. Burada!  çok  bunalmış  bir an  evvel  bu  korkunç  sıkıntılı  yerden  kaçıp  kurtulmak  istiyordum.   
Beni  o  sıkıntı  ortamından  kurtarmak  için  gelen  kişiyle  birlikte  arabaya  bindim.  Gül  yüzlü  kişi!..  arada  bana  bakıyor  ve  hafif  gülümseyerek  onca  zamandır  çektiğim  acıları  tüm  bedenimden  silip  atıyordu.  Hoş  bir  sesle  bir  ara  bana  seslendi: 
-Beni  tanımak    ve  nereye  gittiğimizi  merak  ediyor musun?... dedi. 
Nasıl  merak  etmem.  O  kaldığımız  ve  yaşadığımız  yerlerde  çıt  çıkaramıyor  korku  ve  acılardan da  konuşmayı  unutmuş  adeta  dilimiz  bağlanmıştı.
Belki  beni  götüren  kişi  güzel  ve  hoş  göründüğü  için  herhalde  iyi  bir yere  götürüyordur  diye  düşünüyordum ki , bana  bu  soruyu  sordu  bende  yorgun  ve  bitkin  bir  sesle: 
-Evet  çok  çook  merak  ediyorum, diye  cevap  verdim. 
Tekrar  yüzüme  baktı  ve  gülümseyerek, başladı  kendini  ve  gittiğimiz  yeri  anlatmaya:
-Ben  senin  acısız  ve  korkusuz  güzel  olan  her  şeye  kavuşman  için  görevlendirilmiş. “Tövbenim…”gittiğimiz o yer’ise  Dünya!... dedi.
Her  insanın  dünyada  yaşayacağı  belirli  bir  süre vardır. Bu  süre  bitince  insan  ölür. İnsan,  beden  ve  ruhun birleşmesin den  meydana  gelen  bir  varlıktır. Bedenimize  canlılık  ve  hareket  veren  ruhtur. Allah’ın  taktir  ettiği zaman  gelince   ruh  bedenden  ayrılır. Ruhun  bedenden  ayrılması  olayına “ölüm” denir.  Ölüm, her insan  için  takdir edilmiştir, bundan kurtuluş yoktur.
Bu gerçek. Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildiriliyor:
“Her canlı ölümü tadacaktır.” (Al-i imran suresi,185 )
“Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir.” ( Nisa suresi, 78 )
Ölüm yok olmak değildir. Geçici olan  Dünya hayatından sonsuz olan  Ahiret hayatına geçiştir. Allah’a karşı görevini yapanlar için ölüm, daha yüksek hayata kavuşmak için açılan bir kapıdır. 
İnsanın  ölümünden, kıyamet  günü  yeniden  dirilmesine kadar geçecek olan zaman’a  “kabir hayatı”; bu zaman içinde  bulunacağı yere de “kabir” denir. İnsan  ölünce bedeni  çürür, toprağa  karışır, fakat  bedenden ayrılan ruhu ölmez. İnsan  kabire  konulunca Münker ve Nekir adındaki melekler  tara rafından  sorguya  çekilir. Sorulara doğru cevap verenler  için  kabir, bir istirahat yeri; cevap veremeyenler  için ise  azap yeri olacaktır.
Peygamberimiz (s.a.s ) Efendimiz kabrin durumunu şöyle açıklıyor:
“Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur.”
Kabir, Allah’a karşı  görevlerini  yapan, insanlara iyilikte  bulunan  kimselerin  istirahat  edeceği bir Cennet bahçesi; görev ünü  yapamayanların   azap  göreceği  bir Cehennem  çukuru olacaktır.
Eğer tevbe  eder, namazı  kılarlar, zekatı  verirlerse  dinde  kardeşleriniz  olurlar.  Biz  ayetleri, bilen kavme açıklarız.  (Tevbe süresi /11 inci /ayet )    
Bu  okuduklarınızdan sonra uyumanın!... artık  bir  anlamı  yoktu.  Ben  zaten  uyuyamazdım  çünkü  rüyam  bitmişti  yani  buraya  kadar.   
Kısada  olsa  kayısı  ağacının  gölgesinde  uyumam  bana  çok  iyi  geldi.   
Günlük  yorgunluğum  gitmiş  ve  dinlenmiş  bir  şekilde  uyanmam  gerekirdi. Ama  kendimi  çok  yorgun  hissediyordum  çünkü  gördüğüm  o  rüya  beni  çok  hırpalamış  ve  yormuştu  bir  taraf tanda  çok  mutluydum  çünkü…  gerçekte  ölmemiştim  bu  yüzden  kendime  bu  gördüğüm  rüyadan  dolayı  yeniden  daha  bilinçli  ve  Hak’a  teslimiyetli  yeni  bir  hayat  çizme  imkanı  doğmuştu.  Ama  önce  “şükürle  tövbeye”  oturmalıydım. 
Kayısı  ağacından  Üç tane  sarı  sarı  olgunlaşmış  kayısı  düştü.  Birisi  sabırla  bu  eserimi  okuyanlara… İkincisi de  yaptığı  yanlışları  bırakıp  Tövbeyle   Hak’a  dönenlere.  Sonuncusu ise, hıııımmm…. Oda  bana. 
Selam ve duayla kalın.