BİR bahar sabahında uyanmak var, maviye çalan gözlerinin kıyılarında gezinirken. Yıldızların en parlağını dermek göğün en mavi yerinden. Nisan yağmurlarının altında yalın ayak yürümek su birikintilerine aldırmaksızın. Güzel bir düş kurmak bu şehirde. Azap sız, günahsız, yalın ayak ve yalın bir düş. 
Son kuşları da havalanınca bu şehrin, sessizlik hakim olur her yana. Yürümek gelir insanın içinden, umursamadan, arkaya bakmadan, hiç önemsemeden ne kendini ne geriye döndüğünde seni bekleyenleri. Evlerin ışıkları arasında perdelere vuran gölgeleri sayar, gece yarasaları. 
Köpek ulumaları duyulur her sokak başında. Kum tanelerini andıran sessiz cümleler dökülür paltosuna sıkı sıkıya sarınan bir adamın dudaklarından. Ürkek, kırılgan, birazda ürperten şarkı sözleri…
“Sessizlik hakim bu şehre…”
Uzaktan köpek ulumaları duyulur.
Gece yarasaları kuytu köşelerde gezinir.
Sessizliğin içinden çıkıp gelen sis yığınları kaplıyor şehri. Her sokak başında köpek ulumaları. Evlerin perdelerine yansır kısa, uzun, ağır, hafif, cüce hayaletlerin gölgeleri. Yarasalar gezer kuytu köşelerde. Hiç kimsenin cesaret edipte giremediği izbe kuytularda gezinir, bir cesaret abidesi misali. 
Sokak başlarını tutan haramiler kol gezer bu şehirde. 
Şehir sessizliğe gömülür. 
Haramiler basmıştır şehri. Her bir caddesini, sokağını istila etmişlerdir. Hiç kimseye hayat hakkı tanımayacaklarına dair inandıkları mukaddesat üzerine yemin etmişlerdir. Evlerin pencerelerinin sarkasından perde aralıklarından korku dolu gözlerle bakarlar haramilerin sardı sessiz şehre. 
Şehir kendi sessizliğine gömülmüştür sevgili. Şehir istila edilmiştir. 
Sevmek, hayal kurmak, düş görmek, sevdalının gözlerinin içinde kaybolmak, aşkın en sarhoş halini en umulmadık köşe başlarında fısıldamak yasaklanmıştır. 
Şehir istila edilmiştir sevgili. Şehri haramiler sarmıştır.
Cadde başlarını tutan nereden geldikleri bilinmeyen haramiler, ellerinde keskin aletlerle, uzun kırbaçlarla beklemektedirler. Ağızlarından çıkan küfürler evlerin duvarlarında yankılanırken, ayaklarından çıkan sesler kulakları sağır etmektedir. 
Şehir sessizliğe gömülmüştür sevgili. Şehir istila edilmiştir. 
Otuz gün otuz gece filminde böyle bir şehir vardı. Kasabaya ilk gece başladığında kar fırtınasıyla tuhaf ve bir o kadarda gizemli bir adam gelmişti. Kasabanın istila edileceğini, herkesin öldürüleceğini söylüyordu. Önce adamın gözlerinde gelmişlerdi kasabaya, kim oldukları bilinmeyen canavarlaşmış insan yığınları. Bir gece kasabayı istila etmişler, kasaba derin bir sessizliğe gömülmüştü. 
İnsanlar evlerinin pencerelerinden korku dolu gözlerle sokaklarda öldürülen ve kanları içilen insanların sonlarını izliyorlardı. 
Sevgili kalp şehri istila edildi. Ekilen ve filizlenen bütün aşk tohumlarını tepişerek ezdiler. Ve sen sevgili istila edilen bu aşk şehrinde hayatta kalan tek tomurcuklanan filizsin. 
Kapatma gözlerini sevgili. 
Şehir istila edildi. Haramiler kol geziyor aşk şehrinde. 
Ve sen ayakta kalan son tomurcuklanan filizsin. 
Uzaktan sesler geliyor. Kulakları sağır eden, gözleri korkudan kapatan sesler. 
Ayakta kal sevgili.
Aşk şehri istila edildi…
Sende özgürleşmeden…