Taşıran’ın vefatı, ailesi, öğrencileri ve akademik camiada büyük bir üzüntüyle karşılandı.
ALİ CEVAT TAŞIRAN KİMDİR?
1952 yılında Erzurum’da dünyaya gelen Prof. Dr. Ali Cevat Taşıran, akademik kariyerine ve toplumsal olaylara duyduğu duyarlılıkla tanınan bir isimdi. Hava Harp Okulu’nda subaylık eğitimi aldıktan sonra, 1970’te Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’ne (THKP-C) yakın ‘Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü’ne katıldı ve burada Hava Harp Okulu Öğrenci Örgütü Başkanlığı görevini üstlendi. 1971 yılında mezun olduktan sonra askeri hizmete başlayan Taşıran, önemli devrimci figürlerle yakın ilişkiler kurdu.
13 Şubat 1972’de gözaltına alınan ve 16 Mart’ta tutuklanan Taşıran, bir süre Bayrampaşa Cezaevi’nde kaldı. 1974’teki aftan sonra işçi mücadelesine destek vererek, Yeraltı Maden-İş Sendikası’nda görev aldı. Ancak 12 Eylül 1980 darbesi sonrası yurtdışına çıkarak İsveç’e yerleşti.
AKADEMİK KARİYER VE KATKILARI
İsveç’te akademik yolculuğuna devam eden Taşıran, 1987’de Örebro Üniversitesi’nden MBA derecesini aldı. 1993 yılında Göteborg Üniversitesi’nde Ekonometri alanında doktorasını tamamladı. 1998’de doçentlik unvanını kazandı ve 2004’te profesör oldu. Yükseköğretim Kurumu (YÖK) tarafından profesörlük unvanı 2007 yılında tanındı.
Taşıran, kariyerinde pek çok üniversitede ders verdi. Bunlar arasında Göteborg Üniversitesi, Ann Arbor Sosyal Araştırmalar Enstitüsü, London Metropolitan Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü gibi saygın kurumlar yer alıyordu. Ayrıca Cape Town, Galatasaray, Bilkent ve Pamukkale üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı.
ÇALIŞMA ALANLARI VE ESERLERİ
Akademik çalışmalarında demografi, sosyal politika, çevre ekonomisi, biyoistatistik, veri bilimi ve ekonometri gibi birçok farklı alanda araştırmalar gerçekleştiren Taşıran, iki kitap, 12 kitap bölümü ve 50'den fazla makale kaleme aldı. En bilinen katkılarından biri, Bianet’teki Erkek Şiddeti Çetelesi’ne dair yaptığı derinlemesine istatistiksel analizlerdir.
MİRASI VE ETKİSİ
Prof. Dr. Ali Cevat Taşıran, akademik başarılarıyla olduğu kadar toplumsal sorumluluklarını yerine getirmesiyle de tanındı. Onun bıraktığı miras, sadece akademik camiada değil, toplumsal meseleler üzerine yaptığı analizler ve çalışmalarla da etkisini sürdürecektir. Vefatı, hem ailesi hem de akademik dünyada büyük bir boşluk yaratmıştır.
