BAZEN insan, sadece kendini alıp gitmek ister. Nedensiz, hesapsız, bilinmedik yerlere... Yok, öyle hemen iki hafta yazamadığım için "Nedensiz, hesapsız gittiğimi" düşünmeyin... Ailesine, topluma, ülkeye karşı sorumlulukları olan, egosuna yenik düşmeyen her insan gibi kısa bir mola verdim. Gazetemi, siz okurları; sizlerle günü, günleri, yarınları, karşılıklı görüşlerimizi paylaşmayı özlediğimi de hissederek geldim. İki haftadır mahzun duran köşemdeyim.
Nerede kalmıştık diye düne baktığım zaman; aynı yerde, belki de daha kötü koşullarda olduğumuzu görmenin üzüntüsü ile bir yazıyı daha kaleme alıyorum.
Gerçekçi olmak gerekirse, toplum olarak yaşasın diye ayağa fırlayıp alkışlayacağımız umutlarımızdan ve mübarek Ramazan ayının güzellikleri dışında bir şey yok.
Ramazan yardımlaşma ayı. İlimizde ve ilçelerimizde, Ramazan ayının önemine yakışır davranışlar hep yaşanır. Yakın zamana bakacak olursak; Yozgat valiliği hayırsever vatandaşların katkıları ile “Zimem Defteri” uygulaması kapsamında, bakkalların veresiye defterinde vatandaşların borçlarını sildi. Bu uygulamalar Ankara, İstanbul gibi Büyük şehir belediyeleri tarafından da örnek proje olarak uygulanmıştı. Sorgun ilçesi Yenimahalle muhtarlığı 200 aileye 200, 50 kişiye yüzer lira, birçok aileye pide ve gıda kolisi dağıtımı yaptı. Yenifakılı’da Diyanet Vakfı, çocukları bayram için giydirdi. Bahadın Belediyesi aş evi açılmasını sağladı. Ak Parti Gençlik Kolları, Yozgat merkezde iftara yetişemeyen vatandaşlara iftarlık dağıttı... Bunlar Ramazan Ayı içinde yapılan yardımlaşma örneklerinden sadece birkaçı.
İstanbul’un nüfusu Yozgat nüfusunu kaça katlar hiç düşündünüz mü? İstanbul Belediyesi de yine aynı uygulama ile evine yetişemeyen vatandaşlara mobil büfelerde iftar yemeği dağıtıyor. Ve son günlerde halk ucuz ekmek alabilsin diye halk ekmek, büfe sayılarını artırma yoluna gitti. Son bir hafta içinde Üsküdar ve Ümraniye’nin Ak partili belediyeleri bu hizmete zabıta ve çevik kuvvet ekipleriyle engel oldu.  Bu mübarek ayda aç susuz insan kalmasın diye uğraşırken hiçbir inanca ve vicdana sığamayan bu engellemeleri anlamak mümkün değil.
31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul seçim sonuçları, iptali, seçim tekrarı ilimizde çok konuşulmuştu, yazılmıştı. İstanbul seçimleri hepimize tasa olmuştu. Kahvehanede Bekir emmim de Ekrem İmamoğlu’nu konuşuyordu, köy meydanında siyasetçilere taş çıkartacak üslubuyla Dürdane Teyzem de “Seçimler hileli.” diyordu. Yazarlar yazıyor, yazıyordu. Hani bu ucuz ekmek büfeleri engellemeleri de konuşuluyor mu merak ettim doğrusu.
İlimizde iktidar yaparsa, iktidar lideri söylerse doğru bulunan her şey muhalefet tarafından söylenir, uygulanırsa yanlış kabul edilmekte. Bazı kesimlerin bu bakış açısı bir türlü değişmiyor.
Yaklaşık yirmi günlük ayrılıktan sonra bana “Nerede kaldın?” diye soracak olursanız, bir çocuğun hüzünlü gözlerinde kaldım derim.
“Emeklilerimiz, Avrupa ülkelerindeki emekliler arasında refah düzeyi en iyi olandır.” diyen Aile Bakanı'nın yerine atanan ekranların değişmez yüzü Derya Yanık, 23 Nisan'da koruma evinde yaşayan çocuğu kameralar önünde ifşa etti. 10 yaşındaki çocuğa "Ramazandayız, sana sonra çikolata vereceğim." dedi. Ailesi olmayan her çocuğa  anne şefkati ile bakmasını bilmeyen bir kadın, bence aileden sorumlu bakan olmamalı. Sevginin, merhametin, vicdanın, naif yüreğin eşlik etmediği her makam eksik doldurulmuş demektir.
Ramazan ayı; bir çocuğun gözlerinde hüzün yaratmak değildir. Ramazan ayı; çocukların çocukluklarını unutturan bir ay da değildir.
İşgal ettiğiniz o makam koltuklarını, o çocuklar bugün 23 Nisan vesilesiyle ama bir gün mutlaka layıkıyla dolduracaktır.
Nerede kaldık diyeceğim ama tam kapanma hikayesinde kimse yerinde kalmadı. Bavulunu alan tatil merkezlerinin yolunu tuttu. Tabii, bazıları için tatil yeri köylerimiz. Gidenler, dağda bayırda boy boy resimler çekip paylaşmaya başladılar bile.
Tam kapanmada büyük işletmeler açık, kamu kurumları kapalı. Memurlar bayram yapıyor. Kapanma kebap onlara. Al maaşını ye keyifle. Bakkal, berber, kasap, manav, zücaciye vs. tam kapalı. Peki, hükümetten destek var mı? Hayır.
Birileri tam kapanma mı, dedi.
Mersin’in Mut ilçesinde bir esnaf: “Kaç gündür siftah etmeden dükkân kapatıyorum.” Dedi ve intihar etti.
Bir hayat tam kapandı.
O artık kimseye, kimse de ona “Nerede kaldın?” diye sormayacak…