İlk beyin ameliyatına aitti: Ürkütücü kafatası bulundu! İlk beyin ameliyatına aitti: Ürkütücü kafatası bulundu!

Urartular, M.Ö. XIII. yüzyılda tarih sahnesine adım atmış, ancak asıl teşkilatlı devlet yapısını M.Ö. IX. yüzyılda kazanmışlardır. Muş Ovası, bu krallığın tarihinde önemli bir role sahip olmuştur. Zira başkent Tuşpa'dan batıya uzanan yol, bu ovadan geçerdi ve Urartular için ticari ve askeri açıdan stratejik bir öneme sahipti.

II. Sarduri'nin dönemine ait bir Urartu kalesinin Muş Varto'nun Kayalıdere mevkiinde 1965'te keşfedilmesi, bölgenin Urartular için ne kadar kritik olduğunu göstermektedir.

Ancak tarih, hiçbir medeniyetin sonsuz olmadığını göstermiştir. Urartu Krallığı, M.Ö. 585'te İskit akınları sonucunda yıkılmıştır. Ardından Muş ve çevresi, Medlerin, Perslerin, Romalıların ve Sasani İmparatorluğu'nun hakimiyet mücadelelerine sahne olmuştur. Özellikle Yunanlı komutan Ksenofon'un "Onbinler" ordusuyla gerçekleştirdiği Anabasis yürüyüşü sırasında Muş ve çevre yaylalarından geçişi, bu bölgenin tarih boyunca ne kadar canlı ve hareketli olduğunu göstermektedir.

Muş, tarihin derinliklerinden bugüne kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve zengin bir kültürel mirasa sahip olmuştur. Ancak bu tarih boyunca şehir, sık sık el değiştirmiş ve farklı hükümdarların yönetimine girmiştir.

muş (1)-1

Urartu Devleti'nin yıkılmasının ardından, Muş ve çevresi Medler, Persler, Romalılar, Partlar ve daha birçok topluluk arasında el değiştirdi. Her biri, bölgeye kendi kültürlerini ve yaşam tarzlarını getirdi. Ancak bölge, en büyük değişimi Malazgirt Meydan Muharebesi sonrasında yaşadı. Bu savaş, Anadolu'nun Türkleşmesinin başlangıcını işaret ediyor. Selçukluların ardından Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safeviler gibi Türkmen beylikleri, bölgede hükümran oldu.

Akkoyunlular döneminde, Uzun Hasan'ın liderliğinde, Muş ve çevresi büyük bir gelişme gösterdi. Ancak Uzun Hasan'ın Fatih Sultan Mehmet'e karşı Otlukbeli Savaşı'nda yenilmesi, Akkoyunlular'ın çöküşünü hızlandırdı. Safevilerin yükselişi, bölgenin demografik yapısını ve kültürünü değiştirdi. Şii inancının benimsenmesiyle, Sünni ve Şii arasında gerilimler yaşandı.

Muş, tarih boyunca birçok savaşa, isyana ve ayaklanmaya tanıklık etti. Bu savaşlar, şehrin ekonomik ve sosyal yapısını etkiledi. Ancak Muş, tüm bu zorluklara rağmen zengin kültürel mirasını korumayı başardı. Osmanlı İmparatorluğu'nun uzun tarihine damgasını vuran birçok dönem, Muş'ta da etkilerini derinden hissettirdi. Bu dönemlerde bölge, hem yerel paşalıkların, hem de dış güçlerin müdahalesine maruz kaldı. 1794 yılında İran Şahı'nın Doğu Anadolu'ya yaptığı akın, Muş ve Hınıs'ı derinden etkiledi. Bu yağma ve tahribat, bölgenin uzun yıllar toparlanmasına neden oldu. Ancak daha büyük bir değişim, II. Mahmut döneminde Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasıyla başladı. Bu, Doğu Anadolu'daki yerel paşalıkların ayaklanmasına ve merkezi otoritenin zayıflamasına neden oldu. 19. yüzyılın sonlarına doğru, bölge Osmanlı İmparatorluğu'nun uluslararası politikalarının etkisi altına girdi. Özellikle Hamidiye Alayları'nın kurulması, Ermeni sorununun alevlenmesine neden oldu. Ermeni çetelerinin artan faaliyetleri, bölgenin güvenliğini ciddi anlamda tehdit etti. Özellikle 1901 ve 1905'te gerçekleşen Ermeni baskınları, Muş ve çevresindeki köylere büyük zararlar verdi. Ermeni meselesi, uluslararası bir boyut kazanarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun dış politikasını da etkiledi. Muş, Osmanlı döneminde birçok savaşa, isyana ve ayaklanmaya tanıklık etti. Bu dönemler, şehrin sosyal ve ekonomik yapısını değiştirdi. Ancak tüm bu zorluklara rağmen, Muş halkı dirençli bir şekilde ayakta kalmayı başardı ve bölgenin tarihi ve kültürel mirasını korudu.

Kaynak: İleri Gazetesi