OLDUM olası kütüphane ve sahafları çok severim.
Her fırsatta ya kütüphaneye veya sahaflara uğrar, ilgilendiğim konularda kitap bakarım. Özellikle tarih ve kültür alanındaki kaynak eserler beni cezp eder. Aynı şekilde gazete arşivleri de.
Geçtiğimiz günlerde yine sahafa uğradım, daha önce defalarca rastladığım kütüphanelerden çıkma kitapların kimler tarafından hangi amaçla sahaflara satıldığı oldukça düşündürücü. Yozgat Lisesi Kütüphanesi de bunlardan biri. Buram buram tarih kokan ve binlerce kitaptan oluşan o kütüphane geçmiş dönem müdürleri tarafından yok edildi. Geride kalan Osmanlıca eserlerin bir kısmı Üniversiteye, bir kısmının da Sivas’a gönderildiğini öğrendim ve çok üzüldüm. Şu an Yozgat Lisesinde az miktarda Osmanlıca kitap mevcut. Bakalım onlara ne kadar sahip çıkacağız.
Bir diğer dikkatimi çeken hadise ise, Gaziantep plakalı bir aracın mahalle sokaklarını dolaşarak anons aracılığıyla “eski kitaplarınız kilo hesabı satın alınır” nidalarıyla kitap hurdacılığı yapmasıydı. 
Cumhuriyet dönemine ait kaleme alınan ve tarihi yaşayarak kaleme alan yazarların eserlerinin yeni baskılarının raflarda olmaması tuhaf geliyor. Bırakın yeni kurulan kütüphanelerde bu eserleri görmeyi, Yozgat ile ilgili kitaplar, dergiler ve benzeri materyalleri şehir kütüphanesinde dahi bulamıyoruz.
Birileri bizim hafızamızı mı yok etme gayretinde?
2017 yılında ısrarla aradığım 1972 yılına ait il yıllığını kendi memleketimde bulamadım ve bir dostum aracılığıyla Ankara Milli Kütüphaneden temin ettim.
Asıl amaç tarihi yaşayarak yazanların eserlerini tamamen ortadan kaldırıp, öncesinde  “Yunan Mezalimi” adıyla kitap yazan, Türk Milletinin başucu kitabı haline dönüştürerek milyonlarca satan, daha sonra da “Keşke Yunan Galip Gelseydi” diyecek kadar aklını kaybeden zevatların bunaklığı döneminde kaleme aldığı safsata dolu zihin bulandıran kağıt yığınlarıyla rafları süslemek, Türk milletin tarihi ve kültürünü sulandırarak, Türkiye Cumhuriyetinin kurtuluş ve kuruluş değerlerini unutturup kendi inancınız doğrultusunda sipariş usulü hazırlanan “keşke Yunan Galip Gelseydi” diyecek kadar alçalan şahısların özürlü zihniyetini genç kuşaklara aşılama gayreti mi?
Geçtiğimiz günlerde Antalya’dan bir dostumuz aradı, Yozgatlı Tarih Bölümü Hocasında üç oda dolusu akademik kitap olduğunu ve bu kitapları Yozgat’a vermek istediğini söyledi. Hocamızın telefonunu alarak bizzat görüştüm, hasbıhal ettim.
Söylenenler doğruydu, Hocam emekli olmuş, bu kitapları sağlığında memleketi Yozgat’a vermek istemiş, hatta Bozok Üniversitesinden bazı kişilerle görüşmüş, “araç gönderip aldıracağız” dedikleri halde bir daha kimse aramamış!
Muğla Üniversitesi Öğretim görevlileri bu kitapların peşine düşmüş, kendi üniversitesine kazandırmak için bazı tekliflerde bulunsalar da, Hocamızın Yozgat sevgisi ağır bastığı için vermemiş.
Bu konuyla ilgili on beş gün öncesi Sayın Valimizden randevu talep ettik. Hazır Hocamda Yozgat’tayken birlikte durumu Vali Beye arz ederiz ve bir hal çaresine bakarız demiştik. Sayın Valimiz oldukça yoğun olsa gerek. Köy kasaba demeksizin köşe-bucak dolaşıyor olmalı ki henüz kabul görmedik. İnşallah bir gününü de Vilayet merkezine ayırır ise halimizi arz etme fırsatımız olur. Her birisi kaynak eser olan, Türk Tarih Kurumu gibi güzide kurumlar tarafından basılan bu eserleri tarih ve kültür hazinesini olarak şehrimize kazandırırız.