CAN gül’le, Beyaz gül.  
Bizleri  nerelere  götürüyorlar  ve  kimlerle…  tanıştırıp  bilinçlendiriyorlar  biliyor musunuz?...  
Kuş  akıllı  işte!… 
Bu  yüzden  hep  demiyor muyuz;   
Çok  gezen mi  bilir?  Yoksa, çok  okuyan mı?... 
Siz  hangisine  katılırsınız?  bilmem  ama, ben  ikisine de  katılıyorum.  
Çünkü…  nefes alıp yaşadıkça   yazılanları  ve yaşananları   okuyarak…  gezip  görmüş  gibi  beyin  jimnastiği  yaparak  yeni  bilgiler  ediniyoruz. 
Belki de  bir  çoğunu  biliyordunuz  ama  buradan da…  yararlandıklarımız  olmuştur.   
Elbette  bilmediğimiz  bir  takım  çok  daha  şeylerde  vardır, onları da  hayırlı  ve  sağlıklı  yaşanan  bir  ömürle  öğrenelim.   
Marangoz  kalfası…  olarak  çalıştığım  iş yerinde  Yugoslavya’dan  göçmen  olarak  gelen  mimar  müdürümüz vardı  Fatih bey…   o  hep  bizlere  şöyle  derdi.
“Çocuklar  her ne  şartlarda  yaşarsanız  yaşayın  en  azından  günlük  bilmediğiniz. 'güzel  bir  şey…  ve  bir  kötü  öğrenin.'  
Kötü  olanları  sağlam  bir  gönül  sandığında…  bekletip ve  saklayın,  ilerde  iyiyi  ve  kötüyü  ayırt  etmek  için  yararlanırsınız.  
İyilere  gelince  onları  bir  gül…  gibi  sevgiyle  besleyin  büyüyüp  gelişmesini  sağlayın”  derdi. 
Bu fakirde…  diyor ki.   
Bildikleri  güzel  bir  şeyleri  yazıp  anlatan  birisi  var  ise  onu  oturun. 
Bir…  dinleyin. 
Ve  bildiği  o  güzellikleri  yaşayıp  anlatan  birisi…  var  ise. 
O zaman  onu  oturun. 
İki…  dinleyin…     
İnsan  oğlu da  bir  kuşa  benzemiyor mu?  
 Bugün  burada  yarın  kim  bilir  nerede?  
Bakın  bu  konuyla  ilgili  size  bir  şey  anlatayım. 
Önce  sizin  bilgilerinize.  
Bir “Sarı çiğdem,” sunalım. 
 ...İnsanoğlunun içinde uyuyan güçler!... vardır.
Kendisi bile şaşırır. Çünkü bu güçlere sahip olduğu aklından bile geçmez.
Bu güçleri uyandırıp eyleme geçebilirse, o kişinin hayatında büyük bir devrim… olurdu.        

                       ***

Oğlunun  başarı  dolu  karnesini  getirince.  
Babası da  oğlunun  bu  başarısından  dolayı  bir  sapan…  yaparak  oğlunun  eline  büyük  bir  gururla  tutuşturdu.  
Oğul  babasından  ödül…  olarak  aldığı  o  ateşsiz  silahla.  Sağa  sola  nişan  alarak  taşlar  atıp  tam  on ikiden  vuruyordu.   
Elindeki  o  sapanın  taşlarından  bir tanesi de.  Olacaklardan  habersiz  derin  bir  sohbet  içinde  olan Beyaz gül’e…  geldi  ve  cansız  bir  şekilde  bulundukları  ağacın  dalından  aşağıya  düştü. 
Çocuk  vurduğu  o  güvercini…eline  alarak  bitaraftan da  attığı  naralarla  seviniyor mu  üzülüyor mu  belli  etmeden, sağa  sola  haykırıyordu : 
-Vurdum  onu, öldürdüm  onu.  Bu  babamın  hediyesi!…  diye  bir  oyana  bir  bu  yana  koşuyordu. 
Bende  haykırıyorum…  cahilliğe, cehalete her  türlü  Silaha  haayırrr!… 
Çocuklar..  siz  siz  olun  babanızdan  ve  annenizden  başarınızdan  dolayı, aldığınız  ödül.   
Silah…  değil  onların  Sevgisi  ve  maddi  olarak ta  bir  Kalem!…  olsun., gerçi  o  kalemde  bir  can…  kurtarıyor  ve  öldürüyor ya  olsun.  Siz  yaşatmayı  deneyin. 
Başlarına  gelen  bu  ani  olayın  şokunu  üzerinden  atamı yan  Can gül…  gök  yüzüne  yükselmiş  ,bulunduğu  yerde  daireler  çizerek  oda  bir  başka  çığlık…  atıp  haykırıyordu.   
“Vurdular  onu…  öldürdüler  Gülüm’ü…  kopardılar  yüreğimi, canımı, Cananımı...”  Diyerek   gök yüzünde birkaç  tur  daha  atıp  yavrularının  yanına  gitmek  için  süzülerek  uçup  gitti. 
Can gül…  yavrularının  yanına  geldiğinde.   
Vurgun…  yemiş bir  denizci  gibi , birde  yuvasında  şok’a  uğradı. 
Mahallenin  sokak  kedileri.   
Can gülle  Beyaz gül’ün  sevgileriyle  dünyaya  getirdikleri  Üç  yavruyu  parçalayarak  yemişler ve  biraz  ilerde  kanlı…  ağızlarını  yalayarak  temizleniyorlardı. 
Can gül…  kanlar  içindeki  yuvasında  fazla  beklemeden: 
-Buralar…  bana  haram…  oldu  diyerek.   
Acısını  yüreğinde  sakladı  ve  göz yaşlarını da  acı  dolu  yüreğine  akıtarak.  
Çok  sevdiği  ve  öve  öve  bitiremediği o  Köy’üne…  gitmek  için  yükseklere  doğru  havalanarak  süzülüp  gitti.  
O…  Köyüne  uçuup  gitti.   
Bizde  peşine  takılıp  gitsek…    Can gül’e  başına  gelen  olaylardan  dolayı  sabır  ve  bir  başsağlığı  dilesek. Onun  bu  zor…  ve  acılı  günlerinde  yanında  bulunsak   olmaz mı?..   
Ama…  bu  yolcuğumuzda  önce  bir  mola  vererek  bizim  oradaki    Bozok  yaylasını  seyrederek  memleket…  kokusunun  tadını  çıkarsak  diyorum.    
Sizlere  tandırda  pişen  Közlemeler  ve  yayık  ayranı  birde  Yozgat’ımızın  çok  meşhur. Parmak çöreğini ve  Testi  kebabını’da  tattırsak.  
Masraflar size ait…! Merak  etmeyin  kilo  almazsınız.  
Selam ve dua’larımla.