ELİME bağlamayı alıp tellerinden yüreklere dokunmayı çok istemişimdir. Bu isteğim, -şimdi hayal olduğunu görüyorum- ilkokul yıllarımda başladı. Fakat sanata dair hayalleri gerçekleştirmek, Yozgat’ta pek mümkün değil. Kültür ve sanat merkezlerinin olmadığı, enstrüman satışının dahi yapılmadığı bir ilçede bağlamayı, nerede, nasıl öğrenebilirdik? Bu nedenle birçok genç müzik, resim, dans, folklor… yeteneği olmasına rağmen, farklı meslek dallarında mutsuz oldu; olmaya da devam ediyor.

Aradan yıllar geçmesine rağmen, kültür ve sanata gereken önem hala verilmiyor, her sorun gibi bu da çözülmeyi bekliyor. 

Yozgat’ta yaşamıyor olmamız, Yozgat'ın sorunlarına uzak olmamızı gerektirmiyor. Aksine ata toprağımızın, ekonomik, sosyal, siyasal ve tabii ki kültürel alanlarda hep ileri gitmesini, gelişmesini istiyoruz. Özellikle yerel yönetim, STK’ların, kentin akil adamlarının, her kesimden toplum önderlerinin ve tabii ki medyanın bu gelişimde başrol oynaması gerekiyor. Bu nedenle bu yazıları kaleme alıyor; kiminin canını sıkıyor, kimine gerçekleri hatırlatıyor, kimini harekete geçiriyor, kimine teşekkür ediyoruz…

Yapılan kaymak gibi yollara, devasa aydınlatmalara, ısınan siyasete, değişen kılık kıyafete bakarak bu il çok gelişmiştir diyemiyoruz maalesef. Gelişmişliği; tarım, hayvancılık, sanayi, kültür ve sanatta, aklımıza gelebilecek her alanda ve hatta yıllara göre nüfus oranından hissedebildiğimiz sürece, söz konusu il için çok gelişmiş bir il kanaatine varabiliyoruz.

81 il içinde, 81 bin 900 kişi ile ülkemizin en az nüfuslu ili Bayburt’ta, daha birkaç gün önce BAYBURT KÜLTÜR SANAT VAKFI, Bayburt Halk Müziği Projesini hayata geçirdi. Bayburt’un kaybolmakta olan müzik kültürünü gelecek kuşaklara, ülkemize, dünyaya tanıtmak ve yaşatmak için uygulanan bu proje; hem kitap, hem de CD olarak sunuluyor.

Şimdi, eğri oturup doğru konuşmanın-yazmanın zamanı değil mi? 

Halk Türküleri, gelenekleri ile geçmişi Selçuklulara kadar uzayan Yozgat'ta, kültürel değerlerimize sahip çıkabildik mi? Bu soru; hem yetkililere, hem de “Yozgatlıyım.” diyen herkese sorulmalı. Özellikle ülke yönetiminde söz sahibi siyasetçilere, bürokratlara, kentin aydın kesimine sorulmalı. Bir şehir, tarihi, kültürü ve gelenekleri yaşatılarak geliştirilir. Sosyal yaşamdan turizme kadar uzayan çok geniş bir alanda, tarihi ve kültürü, gelenekleri, sınır dışımızdaki ülkelerde dahil yapılacak çalışmalar, kentin ekonomik yaşamına da canlılık katacaktır. Birkaç yıl öncesine kadar Gümüşhane'nin bir ilçesi olan Bayburt'un örnek çalışmasının bizi harekete geçirmesi gerekmiyor mu?

Dost meclislerinde, kahvehanelerde,

"Türkü Yozgat'ta doğar, Kırşehir'de oyun havası olur, Keskin'de durulur, lirizme bürünür." sözü ile övünmek, yıllar ötesinden gelen türkü sözlerini mırıldanmak, Yozgat sınırları içine hapsetmek; Yozgat’a, kültür ve sanata haksızlık değil mi? 

Yozgat'ta, 19'uncu yüzyılın sonuna kadar halk şiiri geleneğinin canlı olduğunu, halk ozanlarının köy köy dolaşıp birbirleri ile yarışıp atışmalar düzenlediklerini belli bir yaşın üstündekileri ve birkaç araştırmacıyı saymazsak; Yozgat’ta, Türkiye’de ve dünyada kaç kişi biliyor? 

Yozgat’ın; Erzurumlu Emrah, Tokatlı Nuri, Pesendî, Ceyhunî gibi ünlü halk ozanlarının uğrak yeri olduğunu kaç insan biliyor? Bu konuyla ilgili kayıtların kaybolması da tarihimize, kültür ve sanata sahip çıkmadığımızı göstermiyor mu?

Özellikle, Yozgat'ın toprağında büyümüş, suyunu içmiş; bu topraklarda saza ses, insana söz olmuş Âşık Necip, Yozgatlı Himmeti, Yozgatlı Karacaoğlan, Âşık Kerem, Âşık Nâzî, Âşık Zeminî, Yozgatlı Seyri, Âşık Gülşanî, Âşık Gamlî, Hüznî, Zari, Sorgunlu Âşık Demlî, Âşık Niyazî' yi... bu değerli ozanlardan kaçını taşıyabildik bugünlere?

Kış gidiyor bahar gelecek, toprak gibi her canlı kendini yenileyecek. Peki Nevruz'da, Hıdırellez'de sürmeli atışmaları yapılacak mı? Zodik Ağzı, Habibe Ağzı, Sorgun Ağzı, Akdağ Ağzı, Yozgat Sürmelisi nameleri, Yozgat' ta kulaktan kulağa, gönülden gönüle yayılacak mı?

Yozgat’ta ve bazı ilçelerimizde tamamen siyasi çalışma olarak karşımıza çıkan festivallerin, kültür ve sanatı yaşatmada yeterli olmadığını, il sınırlarını aşmadığı için ne Yozgat'ı, ne de Yozgat’ın değerlerinin tanıtımına fayda sağlamadığını hala anlayamadık mı? 

90 bin nüfusu olan Bayburt ile aramızda kültürel ve turizm alanında bir fark varsa, Bayburtluların tarihine, kültürüne, geleneklerine sahip çıkmalarındandır. Nicelik değil nitelik, evim-sokağım-mahallem değil şehrim, tarihim, kültürüm, geleneklerim diyen il ve ilçelerin; eğitim, sosyal ve ekonomik alanda farklılığının temelinde de bu vardır. Şehrimize her anlamda ve alanda sahip çıkacak yerel yöneticiler, bürokratlar, kentin akil insanları, kanaat önderleri daha fazla geç kalmadan bu konuyu masaya yatırmalı. Yerköy mü Çiçekdağı’na bağlansın, Çiçekdağı mı Yerköy’e gibi seçimden seçime, vatandaşı suni gündemle meşgul etmek yerine, Yozgat’ın geçmişine sahip çıkıp geleneklerini, kültürünü yaşatmak öncelikli olmalıdır...