BİR zamanlar televizyonda “Kara Bela” adlı bir film izlemiştim. Kimliği bilinmeyen ve film boyunca görünmeyen bir sürücü; kullandığı siyah renkli tırla, önünde giden bir otomobilin sürücüsüne kafayı takıp onu  ölümüne rahatsız ediyordu. Sonuçta belasını bulan da kendisi oldu.

Şimdi diyeceksiniz ki bu film de nereden çıktı, anlatılmak istenen ne? Açıklayayım: Dünya, giderek kara bir belanın boyunduruğuna giriyor. Nedir bu kara bela? “Kul hakkı yemek”tir.

Kul hakkı yemek, emek sömürüsü yapmaktır. Alın teriyle çalışanların daha alınlarının teri kurumadan hak ettiği ücreti almaları gerekir. Sigortasız ve sağlıksız koşullarda çalıştırılan, emeğinin karşılığı tam olarak verilmeyen, aylığı zamanında ödenmeyen her çalışanın kul hakkı yeniyor demektir.

Kul hakkı yemek, haksız kazanç sağlamaktır. Kazanılan her haksız kuruş bir başkasının hakkının yenilmesidir.

Kul hakkı yemek, vergi kaçırmaktır. Devletten kaçırılan her vergide vatandaşın hakkı vardır.

Kul hakkı yemek; vatandaşların ödediği vergileri çarçur etmek, halkın yararına kullanmamaktır.

Kul hakkı yemek; devletin ve varlıklı kişilerin gereksiz harcamalar yapması, lükse yönelmesi, yoksulu, garibanı görmezden gelmesidir.  

Kul hakkı yemek;  hak, hukuk ve adaletten uzaklaşmaktır.  Çünkü bunlardan uzaklaşılması kimi zaman haklıyı haksız duruma düşürür, dolayısıyla mağdur eder.

Kul hakkı yemek, adam kayırmaktır. Adam kayıranlar, işi ehli olana değil; arkası olana verirler. Bu kul hakkı yemek değil de nedir?

Kul hakkı yemek; yalan söylemek, iftira atmaktır. Yalan söyleyip iftira atarak başkalarına zarar vermekten kötü daha ne olabilir ki?..

Kul hakkı yemek; aldatmak, dolandırmaktır. Aldatanlar, dolandıranlar sahtekârlardır. Bunlar insanların emeğiyle, ekmeğiyle, onuruyla oynayarak onlara zarar verirler.  

Kul hakkı yemek; zalim olmak,  zulmetmektir. Çünkü zalimler yakıp yıkarlar. Başkalarının haklarını gasbederler. Dolayısıyla çevresindekilerin hak kaybına neden olurlar.

Kul hakkı yemek, rüşvet almaktır. Rüşvetçiler; hak etmeden, alın teri dökmeden para kazanarak bazı kişilerin işlerini yapar, dolayısıyla kul hakkı yemiş olurlar.

Kul hakkı yemek, yan gelip yatarak başkalarının sırtından geçinmektir. Bir tür asalaklıktır yani.

Kul hakkı yemek; kısacası insanlıktan çıkmak, toplumun başına bir kara bela olmak demektir. Bize düşen görevse bu kara belaya karşı gücümüz yettiğince karşı koymak, onu işlevsizleştirmektir.