Türkiye’nin ilk millî parkı olan Yozgat Çamlığı Millî Parkı yolu Yozgat şehir merkezinden geçenlerin uğrak yeridir. Öyle sanıyorum ki kış aylarında şehirden geçenler “Bir de yazın geçsek de Çamlığı görsek!” diye aklından geçiriyordur.
Yaz aylarında, özellikle Türkiye’yi sıcakların sardığı zamanlarda, Yozgat Çamlığı’na uğramak tam anlamıyla bir ayrıcalıktır. Farklı bitki türlerinin ve çeşitli hayvan türlerinin yaşam alanı olan, ekolojik dengesiyle uyumlu yapay gölü, rekreasyon ve dinlenme alanları ile topoğrafyasını bozmadan belirlenmiş yürüyüş parkurları sayesinde bu alanda kendinizi gerçek bir doğal çevreye atabiliyorsunuz.
Karaçam, meşe, ardıç, kavak ve söğüt gibi ağaçların yanı sıra değişik çalı türleri bulunan parkın içinde ve çevresinde tilki, sincap, sığırcık, saksağan ve farklı birçok hayvan çeşidinin bulunduğu biliniyor. Her geçen gün daha fazla bilinir hâle gelen Çamlık’ta, farklı türden etkinlik ve toplantılara uygun otel, restoran ve kafe türü mekânlar da var.
Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nın üçüncü günü Yozgat Çamlık Hotelde bir toplantı gerçekleştirildi. Biz de davetliydik. “Gurbetten Sılaya Yozgatlılar Buluşması” adıyla düzenlenen programa yurt içinden ve yurt dışından pek çok sivil toplum kuruluşu mensupları ile geniş yelpazeden katılım vardı.
Buluşmaya öncülük eden İstanbul Yozgatlılar Federasyonu (İYF) Genel Başkanı ve Yozgat Vakfı Genel Başkanı Ahmet Yılmaz, “Bir Yozgat’ımız Var!” mottosu ile paylaştığı davetiyesinde belli ki aslında herkesin Yozgat özelinde memlekete ve daha geniş anlamda da Türkiye sevdasına vurgu yapıyordu. Memleket ve ülke için önce bir araya gelmek, hiç olmaz ise bir iki bardak çay içip bir iki kelam etmek gerektiğine inanlardan biriyim. Bu çok önemlidir.
Sizinle aynı dünya görüşünden olmayan, siyasi tercihleri farklı ve yaşayış biçimleri farklı olan insanlarla da memleketin geleceği için, milletin geleceği için, insanlığın geleceği için bir şeyler yapmak zorunda olduğumuzun bilincinde olmak lazım. O sebeple önce bir diyalog zemini, devamında tartışma ve münakaşa zemini, neticesinde de bir uzlaşı ve ortak akıl ile sonuçlar üretme zemini oluşturmak gerekir. Tartışmaktan korkmamak, yılgınlık göstermemek hepimizin ihtiyacıdır. Bunun profesyonelce yapılabileceği kültür düzeyine ulaşmak zorundayız. Hem de daha fazla gecikmeden.
İşte bu sebeplerle siyasetçileri, iş dünyasından temsilcileri, akademisyenleri ve yurt dışından gelen gurbetçileri memleketlerinde bir araya getiren böylesi buluşmaları değerli buluyorum. Başkan Ahmet Yılmaz, bence önemli bir başlangıç için öncülük yaptı. Programa farklı siyasi partilerden olup Yozgat’ı temsil eden milletvekilleri Yusuf Başer, Ali Keven, İ. Ethem Sedef ve pek çok siyasi partinin il ve ilçe başkanları ile görevde olan ve olmayan önceki dönemlerden belediye başkanları da katılmışlardı.
Toplantıda akademisyenlere ve üniversiteli gençlere de rastladım. İstanbul’dan gelen gençlerin olmasına ayrıca sevindim. Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Karadağ da oradaydı ve üniversiteyi tanıtıcı bilgiler paylaştı. Üniversite, Yozgat’ta toplumun bütünü tarafından umut bağlanmış kurumların başında geliyor. Bu bakımdan Rektör Bey’e de konuşma yapmak üzere söz verilmesi oldukça yerindeydi.
İYF’ye bağlı hem yurt içinden hem de yurt dışından federasyon başkan ve temsilcileri bir araya geldiler ve Yozgat’ta yerleşik sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile bürokrat ve çok sayıda davetli kısa süreliğine de olsa aralarında sohbet ederek tanışma ve yakınlaşma fırsatı buldular. Birlik ve beraberliği pekiştirmek açısından küçük de olsa bir adım atılmış oldu.
Etkinlik kapsamında planlanan çerçevede konuşma yapmak üzere söz verilen herkes, Yozgat ve Yozgatlılar adına yapılacak ve yapılması planlanan bütün çalışmalara destek olma noktasında benzer vurguları yaptı.
Böylesi vurgular değerli ancak bazen bir kuruluşun, bir sivil oluşumun veya bir bireyin yapmak istediği somut bir çalışmada yanında bir başka paydaşla yol gitmesi durumunda daha nitelikli iş çıkartabileceğini göz ardı edebiliyor. Belki de bunun farkında bile olamıyor. Bunun üstesinden gelmek lazım. Bunun ilk adımı da bu tür buluşmalarda bir araya gelmek ve fikir alışverişinde bulunmaktır aslında.
Toplantıda Başkan Ahmet Yılmaz, bir yenisini kurdukları Yozgat Vakfı ile hizmetlerini sürdüreceklerine değindi. Konuşmasında Yozgat’ın gelişmesi adına yapılacak bütün çalışmalarda el birliği içinde, aktif bir katılımla başarılı sonuçlara ulaşılabileceği yönünde değerlendirmelerde bulunarak, bu buluşmayı gelecek senelerde devam ettirip geleneksel hâle getirmekten bahsetti.
Her ne kadar konuşmalarda değinilen konular bilinen ve genel geçer mevzular gibi gözükse dahi; aslında bu durum, vakıf tanıtımı niteliğindeki bir toplantı için doğaldır. Toplantıya katılanların farklı beklentiler ile gelmesi de doğaldır.
Bulunduğunuz şehrin ve bir araya geldiğiniz hedef kitlenin mevcut durumuna uygun beklentiler ile yol gitmek gerekiyor. Her bir eylemde az ya da çok bir adım atılması gerekiyor. Bu da öncülük edenler ile iştirak edenlerin öncelikli ödevi ve yükümlülüğüdür.
İstanbul’daki Yozgatlıların platformu olan İYF’nin güzel çalışmaları olduğunu biliyorum. Bir tanesi üzerinde durmak isterim: öğrenci yurdu.
İstanbul Fatih’te şehrin neredeyse en kolay ulaşımına sahip bir yerdeki Özel Yozgat Erkek Öğrenci Yurdu, Haliç metro durağına ortalama 15 dakika yürüme mesafesinde olup Fatih Bölgesi’ndeki bütün üniversitelere de yakın bir noktadadır. Burası, Federasyonun öncülüğünde bir araya gelen hayırseverlerin destekleriyle nezih bir yer hâline getirilmiş. Gördüğümde, böyle bir hizmetin çok faydalı faaliyetlere vesile olacağına kanaat getirdim.
Burada kalan öğrenciler, İstanbul’un eşsiz güzelliğine, tarihî mekânlarına ve zengin kültürel atmosferine kendilerini, günlük hayatın seyri içinde rahatlıkla katabileceklerdir. Oldukça ferah ve öğrencilerin zamanlarını verimli geçirebilecekleri ders çalışma ortamlarına sahip temiz bir yurt. Etüt alanlarının yanı sıra kütüphane de oluşturulmuş. Yaklaşık beş yıldır faal tutulan yurtta, öğrencilere burs imkânı da sağlanmaya çalışılıyor olması çok isabetli bir husustur.
Böyle bir yurt ortamı, İYF için başlı başına bir dayanışma ve başarı öyküsüdür. Bugüne değil geleceğe hizmettir. Daha verimli değerlendirilme potansiyeli olan bir yerdir. “Alternatif okul” gibi faaliyetleri planlı yapılarak gençlere öğrencilikleri süresince “ikinci bir üniversite” eğitimi verilebilir. Ayrıca gençler, iş hayatına daha nitelikli hazırlanabilecek biçimde desteklenebilir. Bu mümkündür. Bu bakımdan akademik çevrelerin de inisiyatif alarak rol üstlenmeleri yerinde olacaktır. 
Öyle ümit ediyorum ki bu sene kurulduğu bilgisi paylaşılan Yozgat Vakfı ve tanıtımının da amaçlandığı Yozgat’taki buluşma; İstanbul’daki Yozgatlıların toprağına, doğup büyüdükleri yurtlarına ve yörelerine, buralardan da İstanbul’a köprü olacak yeni, güzel ve faydalı işler için tetikleyici bir başlangıç olur. Bu yönde çok fazlaca potansiyel var. Bunu görüp değerlendirebilecek olanları şimdiden tebrik ederiz.