Merhaba kıymetli okuyucularımız. Bu yazımda sizlere dinimizin kadına vermiş olduğu değerden ve başımızın tacı annelerimizin bahsetmek istiyorum.
Cenabı Hak erkek kadın ayırt etmeksizin bütün insanları yaratılmışların en hayırlısı olarak var etmiştir. Kadın,  suçlanarak toplumdan dışlanan, eksik, kusurlu ve insanlığı tartışılır bir “mahluk” sayılırken Kur’an-ı Kerim, kadını insan olması bakımından erkek ile eşit kabul etmiş; farklı fizyolojik ve psikolojik yapıya sahip olan kadın ve erkekten birini diğerinden daha üstün tutmak yerine birbirinin tamamlayıcısı kabul etmiştir. (Bakara, 2/187) İnsanların en değerlisi “takvada en üstün olanıdır.” (Hucurat, 49/13) buyurmuştur.
Kadın, Allah’ın kulu olması bakımından temel haklar ve sorumluluklar açısından erkekle eşit seviyededir. İslam hukukuna göre hayat hakkı, kanun önünde eşitlik ve adaletle muamele görme hakkı, mesken dokunulmazlığı, şeref ve onurunun korunması, inanç ve düşünce hürriyeti, evlenme ve aile kurma hakkı, özel hayatın gizliliği ve dokunulmazlığı, geçim teminatı gibi temel haklar bakımından kadınla erkek arasında hiçbir fark bulunmamaktadır.
Kur’an’ın tebliğcisi olan Hz. Peygamber ‘Saliha kadını’ dünyanın en değerli varlıklarından sayarak, kadın ve erkeği tarağın dişleri gibi birbirine eşit kabul etmiştir. Kadınlara asrı saadette her şeyden önce insan olduğu ve başta yaşama hakkı olmak üzere birçok temel hakkının bulunduğu bizzat Rasulüllah tarafından ifade edildi. Hz. Peygamber: “Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı en hayırlı olanlarınızdır.” (İbn Mace, Nikâh, 50.) buyurmuştur. Kendisi de hanımlarına son derece nazik davranmış ve nazik insanların kadınlara nazik davranacağını; kadınlara katı davrananların kaba insanlar olduklarını belirtmiştir. (İbn Asakir, Kitabû’l-Erbain, c. 1, s.190.) Hz. Peygamber, kadın ve kızların istemediği bir erkekle evlendirilmesini yasaklamıştır. (Buhari, Nikâh, 41.) Onların eğitim ve öğretimleri başta olmak üzere hayatlarının her safhası ile bizzat ilgilenmiştir. Kadın-erkek ayrımı yapmadan bütün Müslümanları ilme teşvik etmiştir. Rasulüllah bir hadisinde “Kadınları Allah’ın mescitlerinden men etmeyiniz. Sizden mescide gitmek için izin istedikleri zaman izin veriniz.” (Müslim, Salât, 134, 135, 137.) buyurmuştur. O dönemde  kadınlar, cuma ve bayram namazları da dâhil olmak üzere bütün namazlara katılmışlardır. Cahiliye döneminde hiçbir itibarı bulunmayan kız çocukları ve kadınlar, Peygamberimiz tarafından layık oldukları mertebeye yükseltilerek bu konudaki bütün olumsuz anlayış ve davranışlar ortadan kaldırılmıştır.
Hz. Peygamber’in kadına bakış tarzını en güzel şekilde ifade eden o dönemin kadınları: “Rasulüllah bize bizden daha hoşgörülü ve merhametliydi.” diyerek ona karşı şükran duygularını da arz etmişlerdir. Hz. Peygamber, hayatı boyunca kadınların problemleri ile ilgilenmiş, onların eşleri ile olan anlaşmazlıklarında arabulucu olmuş, haklarını korumuş ve erkeklere eşlerine güzel davranmalarını öğütlemiştir. “Kadınlarla iyi geçinin.” (Nisa, 4/19.) mealindeki ayet, Hz. Peygamber’in hem aile hayatındaki yerini almış hem de ashaba verdiği tavsiyelerde önemli bir yer tutmuş; kadınlara iyilik yapmanın, onlara şefkatli davranmanın imanın bir alameti olduğunu beyan etmiştir. (Tirmizi, Rada, 11.) Ayrıca Hz. Peygamber Veda Haccı’nda insanlara vaaz ve nasihatte bulunup kadınlar hakkında erkeklere hayrı tavsiye etmiş ve onlara karşı iyi davranılmasını hep öğütlemiştir. Kız çocuklarından utanıldığı, hatta bazı kabilelerde kız çocuklarının diri diri gömülerek öldürüldüğü bir devirde İslam peygamberi, kime iyilik etmesi gerektiğini soran bir sahabeye, üç kez “Annene, annene, annene!” emrini vurgulayarak “Cennet annelerin ayakları altındadır.” (Müslim, Birr, 8.) meşhur sözüyle de kadını saygının zirvesine oturtmuştur.
İslam'ın anneye verdiği değer hiçbir şey ile kıyaslanmayacak derecede yücedir. Annelik, duygu dünyasına sahip bütün canlılar için şefkat, merhamet, fedakârlık, karşılıksız verme ve esirgemenin en somut en yüce bir ifadesidir.
Hiçbir zaman anne ve babanın hakkının ödeyemeyiz. Sahabe-i Kiram, çok yaşlı olan annesini Beytullah’ın etrafında dolaştırıyor. Bu esnada Hazreti Peygamber Efendimizi (Sallallahu Aleyhi Vesselem) görüyor. ‘Ya Resulullah! Nasıl ben annemin hakkını ödeyebildim mi? Beytullah’ın etrafında hac farizasını ona yaptırıyorum?' diyor. Hazreti Peygamber, ‘Annenin karnında olduğun zaman, bir anlık o zamanın hakkını bile ödeyemedin.’ buyuruyor. Anne hakkı bu kadar önemlidir." dedi.
İslam'da her gün anneler günü, her gün babalar günüdür. Her gün onların kalbini, gönlünü alıp, ihtiyaçlarını gidermemiz gerekir. Ne mutlu o insana ki anne babanın hayır duasını alır. Onun için Peygamber Efendimiz bir hadisinde, ‘Üç kişinin duası kabul olacağına dair sizin şüpheniz olmasın. Bunlardan biri zulme uğrayan mazlumun duası, ikincisi misafirin duası, üçüncüsü ise anne babanın evladına yapmış olduğu duadır.’ buyuruyor. İnşallah biz anne babanın duasını alıp, onların elini öpelim. Bizleri önce bir müddet karnında, sonra kollarında ve ölünceye kadar da kalplerinde taşıyan annelerimize sevgi ve saygımızı göstermeyi ihmal etmeyelim.
Çevremizde annesini kaybetmiş, ondan ayrılmış, hasret çekenler olduğunu da unutmayarak kendi annemize evladımıza gösterdiğimiz sevginin başkalarını üzmesine de izin vermeyelim. Annelerimizin, anne şefkati, sevgisi, merhametini gösteren tüm yakınlarımızın, abla , teyze, hala, babaanne, anneanne, baba, öğretmen her kimden annelik gördüysek ellerinden öpelim. Rabbimizden ahirete göç etmişlerimize rahmet dileyelim. Hanımlarımızın annelerimizin kadrini kıymetini bilelim. Allah’a emanet olunuz.